CHP’ye daha önce seçim kampanyaları yapan reklamcı, iletişimci Ateş İlyas Başsoy dün Birgün gazetesindeki köşe yazısında ve sonrasında katıldığı Cüneyt Özdemir’in programında Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemde izlediği sert üslubun yanlışlığı üzerine son derece doğru tespitler yaptı.
Peki ne diyor Başsoy?
“Kürsüden çıkıp asarım keserim demek CHP’nin hiç işine yaramıyor. Aksine Erdoğan’ı biraz görmezden gelmesi lazım çünkü seçmeni Erdoğan’ı popstar gibi seviyor. 20 yıldır oy veriyor. Sen çıkıp ona ‘Hırsız’ dediğinde adama da küfretmiş gibi oluyorsun. Hiç gerek yok bunlara…
Ayrıca o seçmen şunları da soruyor: Sen iktidara geldiğinde Putin’e ne diyeceğini biliyor musun? Bu konularda iktidarın bir tecrübesi var. Bunları Erdoğan ile hiç konuşmayacak mısın? CHP iktidara gelirse 20 yıllık iktidarın birikimini silip atacak mı? Birkaç puan oyla seçilip bütün bürokrasiyi değiştirecek mi? Bu ülke işi gücü bırakıp Erdoğan’ın mahkemeye vermekle mi uğraşacak?
Bir milyon hafriyat kamyonu var bu ülkede. Beşli çeteyi yargılarken o kamyonlar ve kamyoncular ne yapacak? İstanbul Ankara arası ikinci bir otoban gerekli, on yıl içinde İstanbul’dan Diyarbakır’a, İzmir’den Erzurum’a Ankara merkezli süper tren hatları inşa edilmeli. Binlerce kreş, okul, yurt gerekli. Bu inşaatları nasıl yapacağız? Bunları neden hiç konuşmuyoruz?
Bu dil CHP’ye çok büyük zarar veriyor. ‘Bu sefer de CHP’yi deneyelim’ diyecek insanların son anda yine AKP’ye dönmesine yol açıyor…”
Başsoy’un bu tespitlerinin her cümlesine katılıyorum. Fakat Kılıçdaroğlu’nu bu rövanşist dile sürükleyen bizatihi CHP tabanı ve muhalif kanaat önderleri değil mi?
Başsoy onlarla ilgili de şahane bir sosyolojik analiz yapmış.
“Türkiye’de muhalif seçmenin genel ruh hali, pasif agresyon. Olumsuzluktan beslenmek, iyiliği ve sevgiyi küçümsemek, düşmanca hisleri dengesiz biçimde açığa vurmak, hiçbir çözüm önerisi getirmemek, sürekli şikayet etmek ve durmaksızın birilerini suçlamak…” diyor.
Ne kadar da haklı…
Kılıçdaroğlu seçmenini kendi adaylığına ikna edebilmek için en az Erdoğan kadar dişli bir siyasetçi olduğunu kanıtlama ihtiyacı hissediyor.
Konuşmalarında eleştirinin dozunu yükselttikçe yükseltiyor.
Bu sayede kemik tabanını koruyor belki ama yüzde 25 bandını asla aşamıyor.
Bu çizgiyi sürdürdüğü müddetçe aday olmayı başarsa bile yüzde 50+1’i yakalaması çok zor.
Üstelik Erdoğan’ı eleştireyim derken AK Parti’ye oy veren milyonlarca seçmeni kendisinden uzaklaştıran sadece CHP değil. 6’lı masada Saadet Partisi hariç hepsi aynı tuzağa düşüyor. AK Parti tabanından rahatlıkla oy alabilecek DEVA ve Gelecek bile “Erdoğan’ı ve iktidarı ne kadar çok eleştirirsem siyaseten kendimi o kadar ispat etmiş olacağım” zannediyor. Sonuç ortada…