Kışkırtmak yerine cesaretlendirsek mi?
Ben dahil pek çok gazeteci ve yorumcu bir haftadır AK Parti’nin HDP heyetine yaptığı ziyareti tutarsızlık olarak görüyor ve eleştiriyoruz.
“Madem terörle iltisaklı olduklarını söylüyor, madem muhalefeti HDP ile ilişkili olmak üzerinden şeytanlaştırıyordunuz, şimdi siz neden görüşüyorsunuz?” diye sorguluyoruz.
Tamam bu eleştirimizin haklılık payı var, fakat iktidarı eleştirmenin şehvetine kapılıp aslında Türkiye siyaseti açısından son derece yapıcı bir adımı görmezden mi geliyoruz?
Dün siyasi görüşlerine önem verdiğim saygıdeğer bir ismin gönderdiği mesajı okuyunca kendime bu soruyu sordum ve aslında perspektifimizi değiştirmemiz gerektiğini anladım.
“Devlet Bahçeli’nin açıklamasını olumlu ve yapıcı değerlendiriyorum. Tıpkı AK Parti’nin açılımını olumlu değerlendirdiğim gibi... Çatışmalı siyaseti sürdürmektense, cepheleşmektense karşılıklı diyaloğa yönelik adımlar önemlidir. Umarım bu yeni durum HDP’nin de kendini meşru siyaset zeminine çekerek normalleşmesine ve siyasi ortamın demokratikleşmesine zemin hazırlar” diyordu.
Sahiden de önce AK Parti'nin -usul gereği veya siyasi hesapla- HDP’nin kapısını çalması, ardından da MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin -sebebi ne olursa olsun- bu görüşmeyi olgun bir tavırla karşılaması siyasi ortamın sakinleşmesi, karşılıklı diyalog zemininin oluşması adına önemli bir fırsat yaratıyor.
Eğer ki HDP bunu terörün gölgesinden çıkmak ve halkın yüzde 80’ininin kendilerinden beklediği gibi demokratik siyaset çerçevesinde hareket etmek için bir imkan olarak değerlendirebilirse, AK Parti muhalefeti HDP üzerinden kriminalize etmeyi bırakırsa, muhalefet de HDP ile ilişki kurmak istediğinde bunu şeffaf bir biçimde yürütmekten endişe duymazsa Türkiye için önemli bir kazanım olur.
Nitekim PKK’nın Mersin'deki polisevine düzenlediği terör saldırısını kınadığı için Kandil ile arasının açıldığı iddia edilen Selahattin Demirtaş da dün benzer bir noktaya değindi.
Görüşme nedeniyle AK Parti’ye yüklenen muhalefeti eleştirdi. “Muhalefetin gönlü hoş olsun diye HDP’liler siyasetin kapılarına kilit mi vursaydılar? Muhalefet, bu görüşmeden kendine pay çıkarıp meşru siyasetin temsilcisi HDP ile hızlı bir görüşme trafiği başlatacağına, bunu AKP’yi yıpratma ve üstü kapalı şekilde yine HDP’yi kriminalize etme furyasına dönüştürmeyi tercih etti. Gerçekten akıl alır gibi değil” dedi.
Cumhur İttifakı’nda kriz çıkar umuduyla Bahçeli’nin o görüşmeye tepki göstermesini arzu edenler, aslında siyasi kamplaşmanın daha da alevlenmesi için benzin taşıdıklarının farkındalar mı?
Türkiye’de demokrasinin gelişmesini samimiyetle istiyorsak, medya olarak biz de kutuplaşmayı körükleyen kışkırtıcı yorumlar yapmak yerine normalleşmeyi cesaretlendirmeliyiz.
Partiler arasında siyasi ve ideolojik rekabet her zaman olacaktır ama toksik siyaset dilinden kurtulabilirsek bu hepimize iyi gelir.