Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün Ankara’dayım. DEVA Partisi Lideri Ali Babacan’ı da ziyaret ettim.

        “Seçime 6 ay kaldı ama siz Mart’ta erken seçim olabileceğini söylediniz. Peki hazır mısınız?” diye sordum.

        Kendisinden çok emin konuştu. Özellikle yurt çapında çok geniş bir teşkilat ağı kurduklarını, 15 farklı alanda detaylı eylem planları hazırladıklarını anlattı. 6’lı masayla da şu an Cumhuriyet tarihinin en güçlü hükümet programını yazdıklarını söyledi.

        Ali Babacan’da tam manasıyla sınıfın en çalışkan çocuğu hali var.

        Her şeyi kitabına uygun yapma konusunda takıntılı derecede titiz.

        Kendi eylem planlarını da 6’lı masanın ortak programlarını da sayfa, madde ve punto sayısını baştan belirleyecek kadar disiplinle hazırlatıyor.

        Bütün bunları “Temeli çok sağlam kuruyoruz” diye özetliyor.

        “Temel sağlam ama evi kime nasıl satacaksınız? Hazırladığınız eylem planlarını halka basitçe anlatamıyorsunuz ki” dedim. Hak verdi. Bundan sonra kampanyaya yoğunlaşacaklarını söyledi.

        Sohbet bitmeden sözü aday konusuna getirdim. “İYİ Parti tarafı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına mesafeli yaklaşıyor. Siz de riskli buluyor musunuz?” diye sordum.

        “Kübra Hanım ben bugüne kadar parti toplantılarımızda veya yakın çalışma arkadaşlarımızla yaptığımız konuşmalarda bu konuyu kesinlikle açmadım. Açılmasına da izin vermedim. Daha adayı tartışma aşamasına gelmedik. Size şöyle söyleyeyim, bu sabah eşim bile kahvaltı masasında bu bahsi açtı. ‘Seni bir vatandaş olarak dinliyorum’ dedim ama cevap vermedim” deyince epeyce güldük.

        Yani anlayacağınız diğer partilerde kazan kaynasa bile Ali Babacan önce programın belirlenmesi ilkesine yürekten inanıyor, adeta "Yerin kulağı vardır" diyerek aday konusundaki fikirlerini eşinden bile saklıyormuş!

        Akşener'in 8'e 2 benzetmesinin anlamı

        Akşener'in 8'e 2 benzetmesinin anlamı
        0:00 / 0:00

        İYİ Parti Lideri Meral Akşener dün akşam Habertürk TV’de Kürşad Oğuz ve Serap Belet’in sorularını yanıtlarken dikkat çeken bir sosyolojik analiz yaptı.

        “Bu ülke seçmeninin 8’i Türk 2’si Kürt” dedi.

        Peki bunu ne bağlamda söyledi?

        “HDP oyları Cumhurbaşkanı seçiminde belirleyici olacak yorumuna katılıyor musunuz?” diye sordu Kürşad Oğuz.

        Meral Hanım söze “Bizim HDP ile ilgili tutumumuz belli” diyerek başladı.

        “HDP’li yöneticilerin tutumunu eleştirdiğimizde 6 buçuk milyon seçmenin incitildiği iddiasını absürt buluyorum. Diğer partileri eleştirdiğimizde onların seçmeni incinmiş olmuyor da neden HDP’yi eleştirdiğimizde büyük bir gürültü çıkıyor? Kürtlerin tamamı HDP oy vermiyor. Seçmen kimsenin marabası değil” diye devam etti ve ekledi:

        “Siyasi partiler olarak 84 milyon seçmenin oyunu alma görevimiz var bizim fakat bu ilke unutuluyor. 10 seçmen var 8’i Türk, ikisi Kürt. Sürekli bütün Kürtlerin HDP’ye oy verdiği varsayımıyla hareket ediliyor. Oysa bu arada geride kalan 8 Türk kime oy verecek o belli değil. Bu analizleri (HDP’nin gelecek seçimin kaderini belirleyecek olduğu iddiasını) son derece yanlış buluyorum. 6’lı masanın adayının hem HDP tabanının hem de diğer tüm siyasi partilerin oyunu alabilmek için çalışması gerekiyor” dedi.

        Akşener’in bu 8’e 2 çıkışının ve “Diğer tüm siyasi partilerin oyu” vurgusunun nedeni Cumhur İttifakı seçmeninin ıskalandığını görmesi.

        Muhalefetin adayı konuşulurken sürekli muhalefet partilerinin oyları alta alta toplanarak hesap yapılıyor. Oysa diğer tarafta geçmişte AK Parti ve MHP’ye oy vermiş yüzde 52’lik bir seçmen bloğu var.

        Türkiye’de Kürt seçmenin önemli bir bölümü AK Parti’ye oy veriyor. Geride kalan toplam seçmenin önemli bir bölümü de HDP’nin bugünkü politikalarına cepheden karşı çıkıyor.

        Bakın bir kamuoyu araştırmasını hatırlatayım. Şubat 2022’de Türkiye Raporu “Kamuoyunda HDP algısı” diye bir araştırma yayınlamıştı.

        Katılımcıların %58’i HDP’yi meşru bir siyasi parti olarak görmüyordu. Ayrıca %59’u destekledikleri cumhurbaşkanı adayının HDP’li seçmenin oyunu kazanması için çaba göstermesine karşıydı.

        20 Ekim 2022’de yapılan bir başka araştırmada HDP’ye bakanlık verilmesi olasılığına yine yüzde 58’lik bir blok son derece olumsuz bakıyordu.

        HDP destek vermeyeceğini açıkça söylemesine rağmen Mansur Yavaş’ın anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önünde çıkmasının sebebi tam da bu sosyolojik tablodan kaynaklanıyor. Yavaş, Kürt seçmenin tamamının oyunu alamıyor belki ama Cumhur İttifakı seçmeninden aldığı oyla avantaj elde ediyor.

        Buna karşılık HDP’nin oyunu alan ama Cumhur İttifakı seçmeninin kendisine yakın görmediği bir ismin kazanması en iyi ihtimalle riskli görünüyor.

        Bütün bu sosyolojik tablo ortadayken HDP’yi kilit parti pozisyonuna oturtmanın yanlışlığına işaret ediyor sanırım Akşener.

        “2 Kürt seçmenin oyuna odaklanırken 8 Türk’ün ne yapacağına kimse bakmıyor” demesi bu yüzden…

        Diğer Yazılar