Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP’nin açıkladığı yeni ekonomi vizyonunu cumartesiden beri konuşuyoruz.

        Kimileri eleştiriyor, kimileri övüyor ama sonuçta bu kadar konuşulması bile tek başına başarıdır.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu durumun farkında olmalı ki Meclis’teki bütçe konuşmasında yeni ekonomi ekibini şampiyonlar ligi takımına benzetti. “Ronaldo ve Messi Türkiye için oynayacaklar” dedi.

        “Orada Daron Acemoğlu da var, Prof. Dr. Hakan Kara da var, Prof. Dr. Jeremy Rifkin de var, Refet Gürkaynak da var. Bu işin uzmanları ve bilim insanları var” dedi.

        Peki Kemal yeni ekonomi ekibi olarak sıraladığı bu bilim insanlarını gerçekten kendi takımına transfer etti mi?

        Eğer ettiyse bu isimler durumdan haberdar mı?

        Meseleyi daha iyi anlatmak için filmi biraz geriye saralım.

        2022’nin ilk aylarında İYİ Parti 3 serilik kalkınma konferansları düzenlemiş, partisinin ekonomik vizyonunu panellerle anlatırken bazı uzman isimleri de konuşmacı olarak davet etmişti.

        Hacer Foggo, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Prof. Dr. Hakan Kara da konuşmacılar arasındaydı. İYİ Parti bu konferans dizisinin dördüncüsünü de yaptıktan sonra iktidara gelmeleri durumunda uygulayacakları ekonomi ve kalkınma programını kamuoyu ile paylaşacağını duyurmuştu.

        O paneller kamuoyunda çok fark edilmedi ama Bilge Yılmaz, Ümit Özlale ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın partideki varlığı nedeniyle İYİ Parti’nin çok iyi bir ekonomi kadrosuna sahip olduğu dilden dile yayılmaya başladı.

        Bu arada 6’lı masada ekonomi denilince ilk akla gelen isim olan Ali Babacan da boş durmuyordu. O da 2003-2014 yılları arasında Hazine Müsteşarı olarak görev yapan İbrahim Çanakçı’yı kadrosuna katmıştı ve bir dizi eylem planları hazırlamışlardı.

        Yani hem İYİ Parti hem de DEVA ekonomide iddialıydı. İki parti arasında -seçim kazanılırsa-ekonomiyi kimin yöneteceğine dair rekabet oluştuğu iddia ediliyordu.

        Mart 2022’de Ali Babacan 6’lı masa toplantısına bir teklif ile gitti. Kendi hazırladıkları eylem planlarını ortaya koydu ve muhalefetin ortak bir hükümet programı yazması gerektiğini söyledi. Eğer bu yapılmazsa seçimde sonra kurulacak koalisyonda sorunlar çıkabileceğini anlattı. Bu şart yerine getirilmezse kendilerinin ortak cumhurbaşkanı adayını desteklemeyeceğini de belirtti.

        Masadan gelen ilk tepkiler olumlu değildi. “Biz ayrı partileriz. Ayrı ekonomik programlar ve vaatlerle halkın karşısına çıkmalıyız” görüşü ağırlıktaydı. Aradan geçen aylarda ikna oldular ve nihayet ekim ayında ekonomi kurmaylarından oluşan bir ortak çalışma grubu kuruldu.

        Bu arada 6’lı masanın ekonomi yönetimini İYİ Parti ve DEVA’nın üstleneceğine dair oluşan algı CHP’de rahatsızlık yaratmaya başladı.

        Adaylığı bir türlü kabullenilmeyen ve ABD gezisi tartışmalara neden olan Kılıçdaroğlu bir çıkış yapma ihtiyacı hissetti.

        “CHP’nin ekonomi vizyonu yok” eleştirileri karşısında Kasım ayında bir program açıklayacağını duyurdu.

        Selin Sayek Böke’nin üzerinde çalıştığı teknolojik dönüşüm programını genişletip bir lansman yapmaya karar verdiler.

        Jeremy Riffkin ile endüstriyel dönüşümden sorumlu baş danışman olması için el sıkıştılar.

        Aslında uzun süredir Şişli Belediye Meclis Üyesi olan, Derin Yoksulluk Ağı’ndaki çalışmalarıyla son dönemde popüler bir figüre dönüşen Hacer Foggo sosyal politikalar alanında ekibe dahil edildi.

        Vizyon toplantısını güçlendirmek için dört yıldız ekonomisti de konuşma yapmaları için davet ettiler.

        Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Prof. Dr. Hakan Kara ve Prof. Dr. Ufuk Akçiğit bilimsel çalışmalarından hareketle birer sunum yapacaktı.

        Tıpkı davet edildikleri diğer konferanslarda olduğu gibi…

        Fakat CHP lideri bu isimlerin tamamını kendi kadrosu olarak lanse edince birden kim danışman kim dışarıdan davetli karıştı…

        Acemoğlu, Gürkaynak, Kara ve Akçiğit CHP’ye transfer edilmişler ve Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kurmayı olmuşlar gibi bir hava oluştu.

        Dün bu isimleri yakından tanıyan önemli bir ekonomistle konuştum. “Refet Bey, Ufuk Bey ve Hakan Bey bu durumdan rahatsızlar. Kendilerinin CHP kadrosuna geçmişler gibi gösterilmelerini beklemiyorlardı. Kibar insanlar oldukları için ses çıkarmadılar” dedi.

        Daron Acemoğlu ise sadece bundan değil, Jeremy Rifkin’in organizasyonun merkezine oturtulmasından da rahatsızlık duymuş.

        “Rifkin’in de katılacağından Daron Bey’in çok geç haberi olmuş. Sonuçta Acemoğlu Rifkin’den çok daha saygın ve önemli bir isim. Zaten Rifkin eğitim itibarıyla da ekonomist değildir, uluslararası ilişkiler kökenlidir” diye ekledi.

        Günün sonunda CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun saygın ekonomistler ile Türkiye’nin geleceği için yeni bir vizyon ortaya koyması çok kıymetli bir çaba.

        Fakat keşke adaylık yolunda kendisini daha güçlü göstermek adına tarafsız bilim insanlarını açıkça rızalarını almadan vitrinde kullanmasaydı.

        Tüm bu isimler Kılıçdaroğlu’na resmen danışmanlık yapıyorlarmış ve hatta CHP’ye geçmişler gibi bir hava yaratılması etik açıdan da siyasi açıdan da pek doğru olmadı.

        Muhalefet enflasyon söylemini revize etmeli

        Muhalefet enflasyon söylemini revize etmeli
        0:00 / 0:00

        İktidar geçtiğimiz bir yıl içinde birkaç kez enflasyonun düşeceği tarihi açıkladı ama o tahminler tutmadı.

        Hâl böyle olunca muhalefete mensup siyasetçiler ve onlara yakın yorumcular “Düşecek demelerine bakmayın bu politikayla daha da yükselecek. Hayat pahalılığı her geçen gün artacak” demeye başladılar.

        Derken aralık ayı geldi çattı ve enflasyon düşmeye başladı.

        Ekonomist Mahfi Eğilmez dünkü yazısında “Önümüzdeki aylarda enflasyon hızla düşecek” dedi. Bunun iktidarın yeni ekonomi programının başarısıyla bir ilgisi olmadığını, baz etkisi adı verilen teknik bir nedene dayandığını izah etti ve ekledi:

        “Mayıs 2023’te yani seçimden bir ay önce yıllık enflasyon oranı kabaca yüzde 50’ler düzeyine gerilemiş olacaktır. Böylece iktidar, seçime girerken enflasyonu 35 – 40 puan düşürme başarısını ve faizi düşürerek enflasyonun nasıl düşürüldüğünün öyküsünü anlatma aşamasına gelecektir. Geçmiş deneyimlerimizden hareketle çoğunluğun bu geçmişi unutacağını, enflasyonu yüzde 19’dan yüzde 85’e kimin, hangi yanlış politikayla çıkardığını sormak yerine enflasyondaki düşüşe odaklanacağını söyleyebiliriz.”

        Gerçekten de tam seçim öncesinde enflasyonun 35-40 puan birden gerilemesi ile AK Parti seçmenine dönüp “Bakın maaş zamları ile durumunuzu düzelttik. Şimdi söz verdiğimiz gibi enflasyonu da düşürüyoruz, görüyorsunuz” diyecek.

        Bu tablonun hayat pahalılığı nedeniyle AK Parti’den uzaklaşan seçmeni partisine geri döndürme olasılığı oldukça güçlü.

        Peki 6'lı masa şimdiden yaşanacağı belli bu senaryoya karşı hazırlıklı mı?

        Şu sıralar ekonomide ortak bir hükümet programı hazırlamakla uğraşıyorlar. Kadrolarına bakınca güçlü bir çalışma çıkarmaları ihtimali çok yüksek. Elle tutulur, milyonları heyecanlandıracak popüler vaatler ortaya koymaları ve bunu çok etkili biçimde anlatabilmeleri gerekiyor.

        Fakat iktidarın "Enflasyonu düşürüyoruz" açıklamaları karşısında halka ne anlatacakları da önemli. Bugüne kadar sürdürdükleri söylemi revize etmeleri şart.

        Meclis çatısı altında bulunmayı hak ediyorlar mı?

        Meclis çatısı altında bulunmayı hak ediyorlar mı?
        0:00 / 0:00

        Hani diyorlar ya “Meclis’in itibarı kalmadı” diye…

        O itibarı yerle bir eden maalesef sistem falan değil bizzat milletvekillerinin kendisi.

        Bakın dün yine bütçe görüşmelerinde kavga çıkmış. Bütün dünyaya rezil olmuşuz.

        AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık ile İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs birbirini yumruklamış. İYİ Partili Örs hastanede yoğun bakıma alınmış!

        Kendini zapt etmekten aciz öfkesini kontrol edemeyen bu adamların yaptığı yasalar mı ülkeyi ileri götürecek?

        Söze gelince, “Şiddete sıfır tolerans” diyorsunuz. Madem öyle Meclis’te kavgaya karışanın milletvekilliğini düşürün.

        Siyasi partiler arasında elbette sözlü tartışma olur. İngiliz Parlamentosu’nda yaşanan kıyasıya mücadele bunun en tipik örneğidir.

        Fakat fikri düzeyde sataşma başkadır fiziki şiddet bambaşka.

        Aradaki farkı idrak edemeyenler TBMM çatısı altında bulunmayı da hak etmiyorlar.

        Diğer Yazılar