Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile program yapmak üzere Ankara’daydım.

        Yayın öncesi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ettim. Kısa bir görüşmeydi, son dakika aramıştım, kendisinin deyimiyle basın danışmanı Ömer Topsakal “Korsan bir randevu” ayarlamıştı.

        Konuştuklarımızın “off the record” kalacağına söz verdiğim için anlattıklarını yazmayacağım.

        Fakat bir gözlemimi paylaşmak isterim. Biz buluşmadan birkaç saat önce İYİ Parti lideri Meral Akşener Fox TV yayınına katılmış, oldukça sert açıklamalar yapmıştı.

        Sayın Kılıçdaroğlu’nu aradım. Telefonu kapalıydı. İzin almak için aramadım yanlış anlaşılmasın. Kimseden izin alma mecburiyetim yok, söyleyeni de fena çarparım. Kendi seçtirdiğimiz belediye başkanlarını aramak için kimden izin alacağım? Bu belediye başkanları iki partinin ittifakıyla seçilmiş başkanlar. İyi yaptığı işlerden de kötü yaptığı işlerden de biz mesulüz” demişti.

        Masada süregelen bu karşılıklı gerilime rağmen Kemal Bey son derece rahat görünüyordu. Hatta neşesi oldukça yerindeydi.

        Yanından ayrılırken asansöre benimle birlikte CHP’nin meşhur kedisi Şero da bindi. Asıl kulisleri ondan dinledim. “Kemal Bey adaylıkta kararlı, kazanacağından da şüphe duymuyor. Sadece anketleri değil, saha araştırmalarını ve bilimsel çalışmaları da takip ediyor” dedi.

        Ben de “İki liderin birbirine medya üzerinden cevap vermesi muhalefeti yıpratıyor. Meral Hanım ile Kemal Bey’i bir araya getirsen de baş başa konuşsalar. Gelinen noktada bunu ancak bir kedi başarabilir çünkü diğer herkesin kendince hesapları var” dedim.

        Miyavlayarak kuyruğunu salladı, “Belki yakında o da olur” diyerek yanımdan uzaklaştı.

        Siyasi rekabet keşke hep böyle sonuç verse

        Siyasi rekabet keşke hep böyle sonuç verse
        0:00 / 0:00

        Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okul öncesi eğitimdeki tüm okullarda ücretsiz yemek verileceğini açıkladı.

        Yanlış bilmiyorsam özel kreşler bunu zaten yapıyordu.

        Şimdi tüm Türkiye’ye yayılması güzel.

        Fakat Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim; bu adımı attıran muhalefet oldu.

        İYİ Parti geçen sene tüm okullarda iki öğün ücretsiz yemek dağıtacaklarını, tedarik zinciri için yerel üreticileri de destekleyeceklerini vadetmişti.

        Hatta Demre belediyesinde uygulamaya başlamışlardı fakat valilik izin almadıkları gerekçesiyle yasak getirmişti.

        Geçen ay CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da aynı teklifi bir öğün olarak gündeme getirmişti.

        Muhalefetin konu ile baskıları sonuç verdi ve Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitimi kapsayacak şekilde adım attı.

        Siyasetteki rekabetten çocuklarımız ve bu hayat pahalılığında beslenme çantasına ne koyacağını bilemeyen ebeveynler kazanmış oldu.

        Dilerim uygulama tüm ilköğretim sınıflarına yayılır.

        Fakat bir kaygım da var. Gelişim çağındaki çocuklara karbonhidrat ağırlıklı, beyaz ekmek arası ucuz peynir ve sakaroz dolu ucuz meyve suları gibi sağlıklarını bozacak, obeziteye neden olacak öğünler vermezler umarım.

        Sağlık Bakanlığı bu projede Milli Eğitim ile işbirliği yaparak yumurta, kaliteli peynir ve süt içeren protein ağırlıklı öğünler verilmesini şart koşmalı.

        Her gün aynı içeriğin verilmesi de çocukları bıktırabilir.

        Bu konuda ciddi bir şartname hazırlanmazsa ihaleye giren firmalar kâr edebilmek için şişirme öğünler hazırlamaya meyledebilirler.

        Diğer Yazılar