Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Partili Mücahit Birinci sosyal medyada yine tepki çeken bir paylaşım yapmış.

        HDP’nin 6’lı Masa'dan 3 bakanlık istediğini iddia etmiş.

        Bir de seçtiği bakanlıklara bakar mısınız; “Milli Savunma, İçişleri ve Milli Eğitim!”

        Bu kadar olasılıktan uzak, akla mantığa sığmayan bir komployu bilgi diye ciddi ciddi paylaşması amacının AK Parti’yi savunmak ya da muhalefete zarar vermekten öte dikkat çekme çabası olduğunu gösteriyor.

        Ancak bot hesaplardan ateş eden trollerin yapacağı bir manipülasyonun “AK Parti MKYK Üyesi” şapkası taşıyan birinin ağzından çıkması partisi adına gerçekten üzüntü verici.

        6’lı Masa, bırakın bakanlık vermeyi, İYİ Parti’nin net duruşu nedeniyle HDP’ye selam bile veremiyor.

        HDP’nin de 6’lı Masa'nın bu tavrından son derece rahatsız olduğu ortada.

        Daha dün eski HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Millet İttifakı'nın 30 Ocak’ta açıkladığı mutabakat metnini sert sözlerle eleştirdi.

        “240 sayfa yazacaksın, içinde Kürt meselesi olmayacak. İçinde Kürt sözcüğü bile geçmeyecek. Sonra bu ülkeyi demokratikleştireceksin. Hayır, demokratikleştiremezsin" dedi.

        Seçmen bu durumu görmeyecek kadar idrakten yoksun mu?

        AK Parti oyları yükseliş eğiliminde. Gerçekten kazanmak istiyorlarsa bu tür ciddiyetten uzak açıklamalara ihtiyaçları var mı hakikaten?

        Rövanşizm tatlı geliyor ama seçim kazandırmaz

        Rövanşizm tatlı geliyor ama seçim kazandırmaz
        0:00 / 0:00

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ne zaman ki AK Parti iktidarından, Erdoğan’dan ve yakın çevresinden hesap soracağını söylese muhalif kesim alkışladıkça alkışlıyor.

        “Asacağız, keseceğiz, hepsini hapse atacağız” dese içleri soğuyacak.

        20 yıllık iktidara duydukları öfke ile intikam almak istiyorlar.

        Oysa bu müzmin muhalifler dışındaki makul kesimler bu dilden rahatsız oluyor.

        Gerçi Kemal Bey pek oralı değil. Dün yine grup konuşmasında “Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz açıktır; vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geri. Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak, açtıkları telefonun ucunda bir ses duyacaklar; 'Ben Kemal, geliyorum'"

        Diyeceksiniz ki “Ne var bunda canım, Kemal Bey arsız ve hırsızdan hesap sormasın mı?”…

        Oysa meselenin iki problemli yanı var.

        Bir, Hazine'den, proje kisvesi altında 418 milyar dolar çalındığını iddia ediyor ama ortaya bir kanıt koyamıyor. Varsayımlar ve zanlar üzerinden hareket ediyor.

        İki, “Alo ben Kemal, geliyorum” sloganı sosyal medyada viral olan bir paylaşıma dayanıyor.

        Bundan bir süre önce, Cüneyt Arkın’ın oynadığı eski bir Türk filminin repliklerinden esinlenen bir hesap Kılıçdaroğlu’nun animasyonunu yapmıştı. Peki o videoda Kılıçdaroğlu kime “Geliyorum” demişti?

        Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli, Bekir Bozdağ ve Tayyip Erdoğan…

        Yani Kılıçdaroğlu bu isimlerden hesap soracağını ima ediyor.

        Bu rövanşist dil CHP kitlesini ve sosyal medya mutsuzlarını tatmin ediyor belki ama bugün oyları yüzde 40’ı aşan Cumhur İttifakı kitlesini ve yüzde 10’u aşkın kararsız seçmeni muhalefetten uzaklaştırıyor.

        Bu asıp kesen dili sürdürürlerse seçim kazanamazlar.

        İnanmıyorlarsa dönüp geçmiş seçim dönemlerine özellikle de 17-25 Aralık sonrası yapılan yerel seçim sonuçlarına bir baksınlar.

        Aslında bu gerçeği en güzel CHP’ye daha önce seçim kampanyaları yapan reklamcı, iletişimci Ateş İlyas Başsoy anlatmıştı.

        “Kürsüden çıkıp asarım keserim demek CHP’nin hiç işine yaramıyor. Aksine Erdoğan’ı biraz görmezden gelmesi lazım çünkü seçmeni Erdoğan’ı popstar gibi seviyor. 20 yıldır oy veriyor. Sen çıkıp ona ‘Hırsız’ dediğinde adama da küfretmiş gibi oluyorsun. Bu dil CHP’ye çok büyük zarar veriyor. ‘Bu sefer de CHP’yi deneyelim’ diyecek insanların son anda yine AKP’ye dönmesine yol açıyor” demişti.

        Maalesef duyan, dinleyen olmadı.

        Aslına bakarsanız Kılıçdaroğlu’nun anketlerde bir türlü öne geçemeyişinin, buna karşılık sakin ve kucaklayıcı bir dil kullanan Mansur Yavaş’ın sürekli yükselmesinin nedeni biraz da burada yatıyor.

        Diğer Yazılar