Romantik bir sosyal medya masalı
‘Evlen Benimle’nin (Marry Me) hikâyesi, sosyal medya çağında ünlü olmak üzerine kurulu ve bugünün dünyasının, yani 2020’lerin tanıdık meseleleri var karşımızda. Buna karşılık, duygu olarak 1990’lı yılların romantik komedilerini akla getiren bir film seyrediyoruz.
‘Evlen Benimle’ Bobby Crosby’nin aynı adlı resimli romanından yapılan bir uyarlama. John Rogers, Tami Sagher ve Harper Dill’in imzasını taşıyan senaryo, bizi 1990’ların romantik komedi ruhuna geri götürüyor. Nedir o ruh? Birincisi, starlar vardır. İkincisi, hafiflikten ve klişelerden asla vazgeçilmez. Senaryo, seyircinin daha bilet alırken katı gerçekçilik ve karamsarlıkla vedalaşmak istediği fikrinden yola çıkar. Kaldı ki, klasik romantik komedide olduğu gibi seyirci afişi görür görmez finali tahmin eder. Önemli olan, seyirciyi finale götüren süreçtir; çünkü her şey hikâyenin nasıl geliştiği ve karakterlerle ilgilidir.
Yönetmen Kat Coiro, ‘Evlen Benimle’de bu formülü nerdeyse birebir uyguluyor. Hikâyenin kırılma noktalarını ve nereye doğru gideceğini tahmin etmek çok kolay. Tıpkı 1990’lar komedisinin öncülerinden ‘Özel Bir Kadın’ (Pretty Woman) gibi çağımızda geçen bir peri masalı seyrediyoruz. Ama en çok benzediği, hatta bana sorarsanız, model aldığı film hiç kuşkusuz 1999 yapımı ‘Aşk Engel Tanımaz’ (Notting Hill)…
‘Notting Hill’ ile en önemli ortak noktası, her iki filmin de ‘beyaz atlı prens’ klişesini tersine çevirmesi. Kadın, başarılı, güçlü, zengin, ünlü ve güzel. Erkek ise orta halli, mütevazı ve sıradan biri. Sağlam karakteri ve kendine ait değerleriyle kadının gücü karşısında ezilmiyor ama yine de ‘seçilen kişi’ olduğunun farkında. Dolayısıyla her iki filmde de ‘erkek kıza rastlar’ (boy meets girl) klişesi, ‘kız erkeğe rastlar’ şeklinde değişiyor.
‘Evlen Benimle’deki karşılaşma dünyaca ünlü Latin pop yıldızı Kat Valdez’in (Jennifer Lopez) düğününde, bir konser salonunda gerçekleşiyor. Canlı yayında milyonlarca kişinin önünde ‘evet’ demeye hazırlandığı sevgilisi ve müzikal anlamda iş birliği yaptığı Bastian’ın (Maluma) kendisini asistanıyla aldattığını öğreniyor Kat. Sadece o değil, salondaki herkes sosyal medya üzerinden öğreniyor aldatıldığını. Kat neler hissettiğini anlattıktan sonra, kalabalığın arasında ellerinde ‘Evlen Benimle’ yazılı kartıyla ona bakan Charlie Gilbert’ı (Owen Wilson) kendisiyle evlenmek üzere sahneye çağırıyor. Acilen intikam almak isteyen öfkeli birinden ziyade ne yapacağını bilemeyen kırgın, şaşkın ve üzgün biri olarak duruyor sahnede. Sezgileriyle anlık bir karar veriyor ama düşününce çok anlamlı geliyor. Sadece Bastian’dan intikam almıyor, düğünü tamamlayarak ve hiç tanımadığı biriyle evlenerek canlı yayında ihaneti bile gölgede bırakan yeni bir hikâye yazmayı başarıyor. Sahneye çağırdığı Charlie de rolünü iyi oynuyor. Düğününde şok yaşayan, ihanete uğrayan ve kendini çok kötü hisseden Kat Valdez’i sessizce destekliyor. Daha ilk andan, insan olarak Kat’in kalbini kazanıyor.
Ertesi gün, Kat düzmece evliliklerini bir ‘sosyal medya projesi’ haline getirmeye karar veriyor. Charlie gönülsüz de olsa verdiği moral desteği sürdürmek zorunda olduğunu anlıyor. Charlie’nin basın toplantısında feodal dönemde nerdeyse sözleşme değeri taşıyan anlaşmalı evliliklerden söz etmesi boşuna değil. Sonuçta, sosyal medya kraliçesinin yeni projesine dahil olarak o da bir anlaşma yapıyor.
Biraz düşündüğümüzde, Kat Valdez’in Charlie’yi seçmesinin peri masallarından farksız olduğunu görüyoruz. Filmlere tesadüfen bilet alıp gidenlerden değilseniz, ‘Evlen Benimle’nin zaten masallardaki gibi bir öyküsü olduğunu, yani inanılması çok güç bir olayı anlattığını biliyorsunuz. Tam da bu nedenle, ‘Evlen Benimle’nin seyirciye en baştan dürüst davranan bir sosyal medya masalı olduğunu düşünüyorum.
Milyonlarca takipçisi olan Kat Valdez, özel hayatı dahil her şeyini sosyal medya üzerinden yaşayan bir yıldız. Sürekli onu takip eden tam zamanlı bir kameramanı var. Gündelik hayatı sponsorluklar ve reklamlarla dolu. Sosyal medya onun için her an para kazandığı profesyonel bir alan. Düğünü dahi baştan sona bir proje olarak pazarlanmış durumda. Bastian ile birlikte evlilik töreni için ‘Evlen Benimle’ diye bir düet bile yazıyorlar. ‘Hayatta tek eksiği Grammy ödülü’ olan Kat, birçok gencin hayallerini süsleyen bir hayata sahip sonuçta. Ama her şeye dışarıdan bakan Charlie gibi biri için yaptığı her şey bir tür ‘teşhircilik’ aslında… Hayatını başkalarının önünde sürdürmeye, tam zamanlı kameraman dahil sürekli gözlenmeye ve kaydedilmeye öylesine alışmış ki başka türlü bir yaşam pek aklına gelmiyor. Kaldı ki, Charlie ile olan ilişkisi, kameramanın ve sosyal medyanın devreden çıktığı anlarda derinleşebiliyor. Bastian’la olan ilişkisi ise belli ki hep başkalarının önünde yaşanmış. Öyle de devam ediyor…
‘Evlen Benimle’de teşhircilik üzerinden belirli bir sosyal medya eleştirisi var. Öte yandan, sosyal medya ve şöhretin Charlie’nin hayatı üzerindeki olumlu etkilerini unutmamak gerek. Hatta düzmece evliliğin ikisini makul bir orta noktada buluşturduğu dahi söylenebilir. Kat, hayatına yine bir projenin parçası olarak giren Charlie sayesinde sosyal medya dışındaki dünyayı keşfediyor. Charlie de onunla birlikte yıllardır uzak durduğu sosyal medyanın tutkuyla bağlı olduğu mesleğine yapabileceği katkıları… Çünkü matematik öğretmeni Charlie’nin sosyal medyadan uzak durması, henüz akıllı telefona dahi geçmemiş olması ve sadece derslerine odaklanması, onu sadece yalnızlaştırmıyor; çağın dışına da itiyor. Kendi dünyası ve düzenine olan bağlılığı, onu tutucu ve çağ dışı hale getiriyor. Bir baba olarak kızı Lou’nun (Chloe Coleman) ilgisini işte tam da bu noktada kaybettiği belli. Ne zaman ki çağına ayak uyduruyor, kızının dikkatini çekmeye de başlıyor.
Charlie’in sıradan biri olarak Kat’in hayatında gözlemlediği başka bir konu, yardımcıları ve ekibi olmadan gündelik hayatını tek başına sürdüremeyeceği gerçeği… Kat bunun farkında bile değil. Ekibinden hiç kimse olmadan kendi başına idare etmeye çalıştığı ilk gün, evine ancak bir hırsız gibi girebilmesi kuşkusuz kayda değer. Kat, Charlie ile olan ilişkisi sırasında sadece tüm hayatını kameraların önünde yaşamadığını, aynı zamanda kendi başına var olamadığını da fark ediyor. Filmin galiba en komik sahnesi, Kat’in biletini dahi kendi almak istediği bir uçak yolculuğu yapmaya karar vermesinden sonra başına gelenler…
Hikâyenin klasik romantik komediden ayrılan farklı yanlarından biri, Kat ile Charlie arasında öyle çok kayda değer bir duygusal çatışma olmaması. İki karakter de film boyunca olgunluklarını, kibarlıklarını ve birbirlerine olan saygılarını hiç kaybetmiyor; yani, hiç didişmiyorlar. Hatta asıl çatışmanın, Bastian ile Kat arasında gerçekleştiği dahi söylenebilir. Bastian – Kat ve Charlie arasındaki aşk üçgeninden ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ı akla getiren bir senaryo dahi çıkabilirmiş aslında ama senaryo yazarları oradan ilerlememişler.
‘Evlen Benimle’, sosyal medyaya ve şöhrete bakışı itibarıyla kayda değer yanları olan bir film ama romantik komedi olarak bence pek iyi çalışmıyor. Özellikle komedisi tatmin edici değil. Jennifer Lopez ve Owen Wilson’ın mükemmel bir beyazperde çifti gibi durmamasının nedeni galiba senaryodaki romantik boyutun iyi yazılmamış olması. Çünkü ikisinin de romantik komediye yatkın oyuncular olduğunu biliyoruz.
Öte yandan, önemli bir fırsat kaçtığına da pek inanmıyorum. Masalları andıran böyle bir çıkış noktasıyla ancak bu kadarı olurdu gibi geliyor bana… Kaldı ki, 1990’lar usulü hafif bir romantik komedi olduğunu unutmamak gerekiyor. Yani, öykünün çok derinleşmesini beklemek çok da anlamlı değil.
Yer yer kadrajı sosyal medya ve akıllı telefon görüntüleriyle farklı parçalara böldüğünü görsek de yönetmen Kat Coiro anlatımı öyle çok zorlamıyor. Genel olarak 90’lar usulü romantik komedi estetiğinin hafifliğine bağlı kalıyor.
Romantik komediler yan karakterleriyle de öne çıkan filmlerdir. ‘Evlen Benimle’de Charlie’nin okuldaki iki meslektaşı, Parker (Sarah Silverman) ve Kat Valdez hayranı Jonathan Pitts (Stephen Wallem) tam da böyle eğlenceli ve komik karakterler. Kat’in çevresinde de menajeri (John Bradley) öne çıkıyor. Ama yan karakterlerin komedi dozunu artırdığı pek söylenemez.
Özetle, ‘Evlen Benimle’ çok beğendiğim bir film olmadı ama akılda kalacak bir sosyal medya masalı olması itibarıyla sıkılmadan izlediğimi söyleyebilirim. Jennifer Lopez ve Owen Wilson da ellerinden geleni yapıyorlar. Başta 1990’lar usulü romantik komediyi özleyenler olmak üzere, türü sevenlerin ilgisini çekebilir. 14 Şubat için bence kötü bir seçenek değil. Filme özel yazılan şarkıları da unutmamak gerek. Sonuçta, belki bir müzikal değil ama şarkılar hikâyede önemli bir yer tutuyor.
6/10