Başlangıç
Temmuz ayının sonlarına doğru vizyona giren, orjinal adı ‘inseption’ olan film bu. Bilim kurgu türünde tanımlanmış. Filmin konusu şöyle veriliyor; Başroldeki oyuncu, kişilerin bilinçaltına inerek oradaki bilgileri çalma yeteneğindeki bir hırsız. Bu yeteneğini kurumsal casuslukta kullanıyor. Son görevi, büyük bir ticari imparatorluğun varisinin bilinçaltına bir fikir yerleştirmek. Bu imparatorluğun rakibi olan şirket görevi veriyor. Yerleştirilecek fikrin görevi, varisin, sahip olduğu imparatorluğu küçük parçalara ayırmanın doğru olacağına ikna etmek. Film bu konunun üzerine kurgulanmış.
*
Bilgi kaynakları, yakın ya da uzak gelecek ile ilgili hikayelerin bugün mümkün olmayan bilim ve teknoloji unsurlarını kullanarak oluşturulmasına bilim kurgu diyor. Bilim kurgu tanımı üzerine kısa bir araştırma yaparsanız çok ilginç yorumlarla karşılaşacaksınız. Bu araştırmanızda karşınıza bir de çok şaşıracağınız bir meslek sahipleri gelecek, pazarlamacılar. Elbette ülkemizdeki anlamıyla olanları değil, gerçek pazarlama tanımındakilerden.
Bilinç altına inmek, oraya bir fikir yerleştirmek size bugün mümkün olmayan bir şey, yani bilim kurgu olarak geliyorsa, fena halde yanılıyorsunuz. Pazarlama iletişimcilerinin sınırlarını yasal olarak belirleyen ve tüm dünyada çok ağır yaptırımları olan yasa var. Bu yasa ile hedef kitlenizin bilinçaltına mesaj vermeniz engelleniyor. Kişi hür iradesiyle satın alma kararını verecek. Pazarlama iletişimcilerin bu yöntemi bilmesi, bu yasayı gerekli kılmış.
Size çarpıcı bir bilimsel veri. Göz yirmi dört kareyi tek bir hareket olarak algılar. Tüm filmler bu sayı üzerine çekilir. Eğer her harekette bu sayıdan fazla kare varsa siz onu ağır çekim olarak izlersiniz, daha azsa hızlı olarak. Ancak bilinçaltı her kareyi kaydeder. Yıllar önce tespit edilmiş. Şimdi, herhangi bir filmin içine on iki karede bir emir cümlesi yazılsa siz göremezsiniz ancak bilinçaltı okur. Bir süre sonra da şartlanır.
Ürkütücü değil mi?
Biraz daha ilerleyelim. Hangi renklerin insanlar üzerinde hangi duyguları tetiklediği de bilimsel bir gerçek. Hatta yayınlanmış kitapları var. Sağa yatık veya sola yatık çizgilerden, nasıl etkileniyoruz, o da çözülmüş.
Daha neler neler.
Küresel güçler bu işlerle uğraşılan alana ‘pazarlama’ diyorlar, bu alanda çalışanlara da ‘pazarlamacı’. İşin içine iletişim de girince ‘bütünleşik pazarlama iletişimi’ oluyor.
Bir filmden nerelere geldik. Üstelik bilim kurgu denilen türden.
Zaten biz de pazarlama denince aynen böyle algılıyoruz!
Hadi bize kolay gelsin.