Taziye yılı
“Son ana kadar durmadı, yok etti, tüketti, bitirdi... Neyse ki kendi de bitti...”
Döndüm baktım 2015’i bu cümlelerle noktalamışım...
Bir önceki yıl böyleyse, geçen yılın tarifi çok zor; geleceği öngörmek ise olanaksız.
Çünkü geçen yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin belki de en öngörülmez, en yıkıcı yılı yaşandı.
Sadece Türkiye’de değil, dünya için de öyle oldu...
ABD’de Trump’ın gelebileceği acaba 2 yıl önce söylenseydi kim inanırdı?
Veya İngiltere’nin Brexit ile AB’den kopuşunu kim tahmin ederdi?
Ya da Türkiye’de dini motifli bir örgütün, askeri ve idari bürokratik yapıyı ele geçirip darbe girişiminde bulunabileceğine kim ihtimal verirdi?
Biri çıkıp 2015’in sonunda bunların olabileceğini söyleseydi herhalde psikolojik tedavi alması önerilirdi...
Ama oldu...
Hem de gerisinde ağır üzüntü, hüzün ve acılar bırakarak gitti...
TOPLUMSALIN TÜKENİŞİ
Bütün bunlara bakarak gelecek yılın nasıl olacağını öngörmek zor değil...
Sadece geçmişte yaptıklarıyla kalsa bile taziye yılı olacak...
Yarattığı erozyonun hasarını gidermek, tükettiklerini doldurmak bile zaman alacak.
Çünkü toplumsallaşmanın yaratacağı uzlaşıdan çok, kitle davranışını coşturan çatışmacı özelliklerle yüklü...
Örnek mi, Anayasa değişiklik süreci...
Anayasa Komisyonu aşamasında yaşananların çok daha ağırına TBMM Genel Kurulu’nda tanıklık edilecek.
Muhtemel ki Meclis’ten 330’un üzerindeki bir rakamla da geçecek.
Ardından referandum süreci gelecek.
OHAL İLE Mİ?
Toplumsal tabanlarında farklı hareket edenlerin bulunma olasılığı yüksek, ancak yönetimsel açıdan bakıldığında iki kutuplu bir referandum sürecinin işaretleri bugünden veriliyor.
Bir yanda AK Parti ve MHP’nin sağ koalisyonu, diğer tarafta ise CHP ve diğerleri...
HDP’nin ise yönetim kadrosunun neredeyse yarısından çoğu hapiste olduğu için komisyon sürecindeki pozisyonsuz durumunun genel kurul ve referandumda da sürmesi muhtemel...
Bir de AK Parti yönetimlerinden gelen açıklamalar da gösterdi ki referandum süreci OHAL kapsamında gerçekleşecek.
Bu da yeni sorunların kapısını aralayacak, düşünsel karşıtlığın özgürce ifadesinde sorunlara yol açacak; arzu edilmeyecek tartışmaların kapısını aralayacak.
Daha önemlisi Anayasa değişikliklerini sürekli tartışmalı zeminde tutacak.
Referandumdan geçmesi veya reddedilmesi de yeni sorunlara neden olacak, yapısal tartışmaları beraberinde getirecek...
Hatta yeni oluşumların kapısını aralayacak...
Bu da 2017’yi bugünden yoğun tartışmanın içinde tüketecek.
Sadece bununla kalsa iyi...
Ortaya çıkan yeni durumların uluslararası ittifakları nasıl şekillendireceği de 2017 açısından önem kazanıyor.
Noel dolayısıyla tatilde bulunan AB’nin ve topal ördek sürecini yaşayan ABD’nin yılbaşı sonrası önünde, Türkiye’yle ilişkilerini bundan sonraki süreçte nasıl yürüteceğine ilişkin yeni politikasını belirleme zorunluluğu duruyor.
Ankara, Brüksel ve Washington ilişkileri açısından nasıl bir sonuç doğuracağını ise düne bakarak görmek olası...
Bütün bunların zaten doğrudan ekonomiyi etkileyeceği gerçeği de önümüzde duruyor.
Her şeye karşın iyilikler, mutluluklar getirmesi dileğiyle nice yıllara...
- İktidar kapışması…3 dakika önce
- Gülmek ve ağlamak…2 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…5 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce