Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İRAN’daki eylemler; başlangıç yerleri, tarafları ve karşı eylemcileri açısından tam çelişkiler yumağı...

Aykırılıkların içeriğine girmeden belirteyim, Ankara gelişmeleri “kaygı ve dikkatle” izliyor.

PKK’nın İran’daki kolu PEJAK’ın ve Suudi Arabistan desteğindeki grupların katkı vermesi, ABD ve İsrail’in destek mesajları izleniyor.

Ankara, İran yönetiminin eylemleri bastırma gücüne dikkat çekmekle birlikte, toplumsal hareketten çıkıp kitle eylemine dönüşmesinden kaygı duyuyor.

Tahran yönetiminin daha ileri gitmeden eylemleri bastırma gücü olduğuna vurgu yapılıyor.

Bu ihtimal yüksek olsa da 2009’daki eylemlerden sonraki en geniş protesto hareketine tanıklık ediliyor.

Ayrıca muhafazakâr ağırlığıyla bilinen Meşhed’de başlayıp aynı nitelikteki Kum gibi taşra illerinde yayılan gösterilerin omurgasını da yakın zamana kadar rejime destek verenler oluşturuyor.

Orta gelirli kentli kesimin politik dürtmesini de içermiyor.

Ancak, “yumurta fiyatlarının iki katına çıkması”, “işsizliğin artması” ve bunların “Suriye, Irak, Lübnan’daki askeri giderlere bağlanması”nı içeren ekonomik taleplerin ötesine geçip, politik kitle hareketine dönüşmesi ihtimalini içinde barındırıyor.

KİTLE HAREKETİ Mİ?

Eylem kırdan kente doğru yayıldığı için gücünü daha da artırıyor

Çünkü daha önceki kentsel protestolara duyarsız kalan kesim bu hareketi başlatanlar.

Daha önemlisi, hükümetin ekonomik uygulaması için Cumhurbaşkanı Ruhani protesto edilirken, dini lider Hamaney de aynı oranda nasibini aldı; Şah Pehlevi’ye övgüler düzüldü.

Bu da İran devletini, eylemleri farklı yöntemle bastırma yoluna itti.

Motosikletleri ve çivili sopalarıyla tanınan paramiliter grup Besiclerin saldırıp ölümüne neden oldukları kişiler aslında yakın geçmişe kadar onlara destek olanlar.

Eyleme yardımcı olanlar ise onların bugüne kadar kendilerinden saymadığı, ülkesi açısından “şeytan” gördüğü ABD, İsrail, Suudi Arabistan...

Bu çelişkili durumdan nasıl sonuç çıkar bilinmez, ancak kırsalda başlayan toplumsal hareketlerin hükümetler açısından en tehlikeli yönü kitle hareketine dönmesidir; çünkü kitlenin aklı yoktur, yıkıcıdır.

İRAN’I FRENLER

Prof. Dr. Mitat Çelikpala ile dün sohbet ederken Suriye’de DAEŞ’ın temizlenmesiyle birlikte bölgede ikinci raunda geçildiğinin belirtti, “Amaç İran’ı içişleriyle meşgul edip dıştaki yayılmasını kırmak” dedi.

Prof. Dr. M. Akif Okur çelişkili yapısının eylemlerin yayılmasının önündeki engel olduğunu vurguladı.

“PEJAK, ABD, İsrail gibi ekonomik argümandan çıkıp rejime karşı muhalif ittifakın girişimi diye bakılırsa ayaklanan kitlede düşme olur...”

İran üzerine çalışmalarıyla tanınan TOBB ETÜ’den Dr. Gülriz Şen ise eylemlerde Şah dönemine atıf yapılmasına dikkat çekip ekledi:

“Kum’daki İslam’a aykırı sloganlar önemli. Orta sınıf Ruhani ile rahatlamıştı, yoksul muhafazakâr kesim ekonomik nedenle ayaklandı. Askeri harcamaların eleştirilmesi de önemli. Nereye varacağını kestirmek zor.”

İran’da başlayan eylemlerin nasıl sonuç doğuracağı, iktidarın tutumuyla da paralellik gösterir.

Ancak İran yönetimini bölgedeki rahatlığından alıkoyar, içe kapar...

Batı ve İran muhalifi bölge ülkeleri açısından da beklenen sonucu doğurur...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar