Güç oyunu
DEAŞ’ın kaybetmesi sonrası Suriye sahasında bugün ortaya çıkan, güç boşluğunu doldurma oyunundan öte değil.
Sahada olan güçlerin hemen hepsi pozisyon kaybetmek istemiyor, fırsatı gördüğü her boşluğa yerleşmeye çalışıyor.
Sahadaki ABD, Rusya ve İran, hatta Hizbullah, topraklarına ve askerine doğrudan zarar gelmemesinin rahatlığı içinde stratejisini vekâlet verdiği taşeronları aracılığıyla oynuyor.
Bu nedenle Türkiye ve Şam dışında bu gelişmelerden doğrudan etkilenen başka ülke yok...
Belki bundan, iç savaş başladığı günden beri tarafların “yeni dünya sistemi”ne uygun ilişkilerinin etkisi de her adımda Ankara ve Şam’a yansıdı.
Hele ki sahadaki güçlerin bir alanda savaştığıyla diğer cephede ittifak yapmaktan çekinmiyor olması da süreci içinden çıkılmaz bir hale getirdi.
Buna taraflardan birinin, bir sahada elde ettiği kazanımla öteki bölgeyi tehdit etmesi eklendi.
Tahterevallinin çalışma dinamiğine benzer şekilde al-ver yöntemiyle de her şeyin dengelendiği yerde çözüm yaratıldı.
AFRİN’E GİRENLER
Bunun en iyi örneği, son günlerde Afrin kent merkezi çevresinde yaşananlar.
İran, Zahraa bölgesindeki hâkimiyetini korumak için, daha 2 hafta önce Deyrizor bölgesinde çatışıp çok sayıda kaybına neden olan PYD/YPG ile işbirliği yapmaktan kaçınmadı.
Daha ilerisi Irak’taki Haşdi Şabi benzeri Suriyelilerden oluşturduğu Liva El-Bekir bünyesindeki paramiliter milisleri, PKK desteğindeki PYD/YPG’yi korumaya yolladı.
Afrin kent merkezinde oluşan boşluğu kontrolündeki güçlerin doldurmasının yöntemini aradı.
Bölgedeki her adımı bilen Rusya ise akil adam kimliği içinde Şam’ı teskin etti; Afrin’e ordu birliklerinin girmediği haberini Ankara’ya ulaştırdı; İran’ı açığa düşürdü.
Çünkü Rusya bölgede elde ettiği kazanımların bir anda uçup gitmesini istemiyor; Türkiye tehdidini gösterip bir yandan PYD’yi Şam’ın kucağına iterek Fırat’ın doğusunda ABD’nin kontrolünü sarsıyor.
Diğer yandan da Türkiye ile Şam’ın yakınlaşması için taşları temizliyor.
ANKARA’NIN KOZLARI
Ankara da bu aşamada boş durmadı; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemen her konuşmasında altını çizdiği İdlib kozunu masaya sürdü.
Bunu da uzun uğraşlar sonucu İdlib’de muhalif grupları bir araya getirerek gerçekleştirdi.
Bölgede güçlü olan Nurettin Zengi ile Ahrar-uş Şam ve Türkiye’nin yanında yer alan muhalif grupları birleştirdi.
Güç birliği aslında El Nusra bağlantılı Hayat Tahrir Şam (HTŞ) ile Nurettin Zengi arasındaki çatışmanın ateşini yükseltirken, Şam ve Rusya açısından yeni durum yarattı.
Çünkü Rusya’nın aracılığı ve Türkiye’nin telkiniyle muhaliflerin anlaşmalı şekilde Şam yönetimine terk ettiği Halep sorununu canlandırır.
Yani, ortaya konulan PYD/PKK güçlerinin silahlarını teslim edip terk etme planı dışında Afrin’e yapılacak korumaya dayalı müdahale Halep’teki sorunu hortlatır.
Böyle bir durum İdlib’deki çatışmasızlık sürecinin bozulması, daha önemlisi Afrin’de iki savaşın başlaması anlamına gelir.
Hem PYD hem de Şam yönetimiyle Afrin’de yaşanacak çatışma da farklı kanallarda denklemi yeniden kurdurur.
Bu da şu an oluşmuş bütün dengeleri ve hesapları altüst eder.
Son günlerde Ankara ile Şam arasında istihbarat birimlerinin doğrudan ilişkisinin gerisinde de ortaya çıkabilecek zorluğu gidermek yatıyor.
- Uzun menzilli füzeler yakındakileri etkiledi...25 saniye önce
- İktidar kapışması…1 gün önce
- Gülmek ve ağlamak…4 gün önce
- Kitlelerin hayal gücü…1 hafta önce
- Olayın Olacağı Oda...1 hafta önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı2 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?2 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce