Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

HER sandık dönemi siyasi partilerin birinci öncelikleri arasında yer alır, Doğu-Güneydoğu’daki oyların önemli aktörü olurdu.

Son olarak 7 Haziran, 1 Kasım 2015 seçimlerinde faktör oldu, referandum sandığından bu yana da hem sahada hem de siyasetin retoriğinde yeri yok.

Uluslararası arenada da adı sanı anılmıyor.

Oysa geçmişte her sandıkta tartışma konusu olur, uluslararası bazı TV kanallarının tartışma programlarında da konu haline gelirdi.

Bugün ise bırakın Türkiye’yi, uluslararası arenada da adı sanı yok.

Hükümetin “Kandil’e operasyon” girişimi de olmasa belki ismi bu sandıkta da hatırlanmayacaktı.

Doğu-Güneydoğu’da halkın nabzını tutarken de gördüm ki halkta da bir karşılığı yok.

Sorulursa ortadan birkaç kelime söylenip susuluyor.

HDP’nin gündeminde ise hiç yer bulmuyor.

Bütün bunlar da gösteriyor ki PKK bir süredir konu olmaktan çıkmış, sadece Tahran, Bağdat, Erbil, Şam ve Ankara’nın meselesi haline dönüşmüş.

ABD, Britanya ve Rusya gibi bölgede varlığını sürdüren ülkeler açısından ise tali mesele haline gelmiş.

ABD’NİN KARA GÜCÜ

Onun yerini ise Suriye içinde PYD/YPG/PKK desteğinde oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) almış.

Zaten SDG de bölgede ABD’nin kara gücü haline dönüşmüş.

Ankara’nın Washington ile yaptığı son Münbiç mutabakatı da bunun en açık göstergesi.

Detayı açıklanmayan, 6 aylık süre biçilen yeni yol haritasında uzlaşı sağlandığı açıklamasının hemen ardından Münbiç Askeri Konseyi’nden gelen açıklama da bunu açıkça ortaya koyuyor.

YPG, Fırat’ın güneydoğusundaki Deyrizor bölgesinden DEAŞ’ı tamamen temizlemek için ABD ile yeniden mücadeleye başlama kararı alırken, Şam yönetimine de göz kırptı.

Esad da görmezlikten gelmedi ve işbirliği kapısını araladı. Suriye’de DEAŞ sonrası yeni dönemin tarafları saflarını belirledi, ikinci raundunun tüm hazırlıkları tamamlandı.

İÇERİDE YAPILAN

Denklemden tamamen atılan PKK’nın örgütsel yapısı ve adı üzerinde zaten örgüt içinde de değişim arzusu vardı.

İçerideki güçlü operasyonlar ve bölgedeki gelişmeler bunu da hızlandırdı.

PKK’nın hem örgüt hem de isim olarak tarihe doğru yol almaktan başka çaresi kalmadı.

Ancak farklılaşan örgütsel yapının yaratabileceği risklerin de temizlenmesi gerekiyor.

Bunun için de bölge halkını kucaklayan yeni sosyal projelere yönelmek şart...

Kayyum atanan belediyelerin girişini çelikten kaleye, en güvenlikli binalarda dahi uygulanmayan arama taramaya tabi tutan katı güvenlikçi uygulamalarla da bunu başarmak zor.

Bu satırların yazarının da bizzat tanıklık ettiği gibi bir bürokratın yanına giderken neredeyse anneannesinin annesinin soyadının ne olduğunu üst perdeden soran güvenlikçi yaklaşımlarla da bu sorun çözülmez.

Tam tersine tepki üretir, yurttaşı uzaklaştırır, bugüne kadar yapılanları bir çırpıda heba eder...

Zaten Arapça’nın “beled”, “kente ait, kentsel” anlamına gelen kelimesinden üretilen belediye toplumun bir arada yaşadığı yerdir.

O yaşamın da koşullarının oluşturulması gerekir...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar