Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Önce YPG kontrolündeki Tel Rifat’tan Afrin’e taciz ateşi yapıldı.

Bunu Menbiç’teki ABD devriyesine canlı bomba saldırısı takip etti.

Afrin’in ele geçirilmesinin birinci yıl dönümünde, sivil insan taşıyan yolcu otobüsüne PKK bomba yerleştirmekten çekinmedi.

Son olarak dün Haseki’deki ABD ve PYD/YPG’nin bulunduğu kontrol noktasına bombalı saldırı gerçekleştirildi.

DAEŞ sonrası çatışma ile karşılaşılmayan bölgelerde bunların bir anda gerçekleşiyor olmasının nedenini anlamak zor değil…

ABD’nin çekilme kararıyla ortaya çıkacak boşluğu doldurmak için kollar sıvanırken, birileri de “Aman gitmesin, boşaltmasın” diye kanlı yöntem üretiyor.

Eylemlerin ters tepip ABD’nin çekilme sürecini hızlandırmasına etki yapabileceğini ise düşünmüyor…

PAZARLIK KOZU MU?

Bütün bunlar da zaten çok katılımlı, çok denklemli sahada tek formülün üretilmesini güç kılıyor.

Çünkü sahadaki her güç kendine en uygun modelinin hayata geçmesini istiyor.

Örneğin ABD ve Rusya’nın Fırat’ın doğusundaki PYD/YPG yapılanmasına ilişkin görüşleri yakın olsa da, çözüm modelleri uyuşmuyor.

Rusya, ABD’nin önerdiği 20 millik tampon bölgeyi desteklerken, kontrolünün Şam askeri güçlerinde olmasını istiyor.

Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da bunu açıkça dile getirdi.

Daha ilerisi Şam ile YPG arasındaki müzakereyi desteklediklerini açıklayarak, özerk yapıya gönderme yaptı.

Görüşmeler ülke sınırı ve devlet dairelerinin Şam’ın elinde, yerel yönetimin ise YPG’nin kontrolünde bulunduğu modeli öngörüyor.

Aslında önerdikleri, ABD’nin “Kamışlı Modeli” olarak adlandırdığı yönetim yapısı…

Moskova bu önerisini El Kaide bağlantılı Hayat Tahrir Şam (HTŞ) örgütüne yönelik operasyonu başlatarak İdlib’e hakim olmanın pazarlık kozu olarak mı söylüyor?

Yoksa samimi düşüncesini mi dile getiriyor; Erdoğan- Putin’in yarınki Moskova buluşması sonrası anlaşılır.

WASHİNGTON’DA PİŞİRİLEN

Washington’da pişirilen “tampon bölge” ve YPG sahasındaki yerleşimlere ilişkin model ise Ruslardan farklı…

Aktarıldığına göre Washington’da, İngiliz ve Fransız yetkililerin de katılımıyla bir plan üzerinde çalışılıyor.

Nitekim iddiayı ilk olarak MEE’deki (Middle East Eye) yazısında gazeteci olarak yıllarca görev yaptığı Washington’da iyi kaynakları olan, bölgeyi de iyi bilen Ragıp Soylu da dile getirdi.

ABD’li kaynağının, “güvenli bölgeyi kimin yaratacağını, koruyacağını ve yöneteceğini müzakere etmeleri gerektiğini” söylediğini bildirdi.

“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kent merkezlerine girmeyip, İngiliz ve Fransız askerlerle birlikte kırsal kesimdeki yerleşim olmayan bölgelerde devriye görevini yürüttüğü” model üzerinde çalıştıklarını söylediğini açıkladığını yazdı.

MENBİÇ’TEN TAMPON BÖLGEYE

Aslında sözü edilen Menbiç kırsalında Türk ve ABD askerlerinin bugün birlikte gerçekleştirdiği devriye görevinden farklı değil...

Kent merkezine girilmeden yapılan devriye görevi Menbiç’in boşaltılmasına katkı sağlamayı ve çatışmasızlığı amaçlamıştı.

Bunun Menbiç’ten Fırat’ın doğusunda oluşacak tampon bölgeye uzatılması mümkün olabilir mi?

Sorunun yanıtı için geçen hafta Ankara’da temaslarda bulunan ABD’li Senatör Graham’ın sözlerinde bulmak olası.

Graham basın toplantısında “Bizimle DEAŞ'a karşı savaşanlara (PYD/YPG) bir şey borçluyuz” dedikten sonra şöyle devam etmişti:

“General Dunford'un YPG'nin Türkiye'den uzaklaştırılması, ağır silahların alınması konusunda Türk askerleriyle çalıştığı bir plan var. Menbiç yol haritası uygulanırsa, Fırat’ın doğusunda tampon bölge olur…”

O gün bu cümlesine anlam vermekte zorlanmıştım; Soylu’nun ABD’li kaynağının söylediğiyle birlikte okunduğunda anlam kazandı.

KENT MERKEZLERİ

Peki, kent merkezlerinin güvenliğini kim sağlayacak?

Washington’un planının bir süre önce sınırdan geçişine izin verdiği Barzani’ye bağlı Rojova Peşmergeleri, YPG yönetimine karşı duran Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Suriye Demokratik Güçleri içindeki Arap unsurların oluşturacağı yapıdan söz ediliyor.

Böyle bir modeli Ankara kabul eder mi?

Şam ve ittifak yaptığı Rusya ve İran ne der?

ABD’nin YPG ve Arap güçlerinin de katılımı ile oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin tümü buna yaklaşır mı?

Yanıtlarını Erdoğan’ın Moskova, Türk heyetinin de Washington temasları sonrasındaki gelişmelerden anlayacağız…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar