Özhaseki cephesinde durum
Propaganda araçlarının veya stratejilerinin herhangi bir parçası olmayan kesimlerin desteği yormuş.
Yapacaklarını anlatmak yerine, yapanların kapılarının önüne bıraktığıyla uğraşmaktan psikolojik olarak da bitap düşmüşler.
Kendilerinden kaynaklı olmamakla birlikte, kendilerine soru yöneltilmesine neden olanlara yönelik açıklama yapmaktan, yapacağını açıklayamaz hale gelmenin bıkkınlığını yaşıyorlar.
Bu süreci bu şekilde daha fazla devam ettirmeme konusunda da kararlılar.
Parti içinden gelen bu yaklaşımlara yönelik önlerinde iki tercih var; ya hiç muhatap almamak veya çok sert karşılık verilen muhatap durumuna sokmak.
Örneğin, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ankara ilçelerini kendilerine destek için dolaşıyor olmasının, parti içinden birileri tarafından farklı bir şekilde değerlendiriliyor olmasından da üzgünler…
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün de benzer şekilde Başkent’te dolaşıp seçim propagandası yapmasından ne denli memnunlarsa, Soylu’nun geziyor olmasından da o oranda mutlular.
Bu yaklaşımın, Belediye Başkan adaylığını düşünmeyen, istese aday olmasının önünde engel bulunmayan, “Bakanlıkta yapacak daha çok işimiz var” diye tercihini net ortaya koyan Soylu’ya da haksızlık olduğu kanaatindeler.
BİR ERMENİ İSMİ BULSALARDI
Öteki adayı eleştiriyor gibi görünmekle birlikte, doğrudan kendilerini etkileyen iddialaşmaların yarattığı algı kırılmalarından da rahatsızlar.
Hatta o noktaya gelmişler ki herhangi bir akrabasının arasında Agop, Artin, Arman, Garo, Krikor, Vartan, Zohrab veya benzeri Ermeniler arasında kullanılan isimlerden herhangi birine sahip olan var mı diye bütün soy kütüğünü taranmışlar.
Eğer bir tane bulunursa bunun kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilmiş; bulamadıklarını söylediler…
“HENÜZ BAŞLAMADIK”
Denildi ki…
“Türkiye’de belediyeciliği bilen 3 kişiden biridir… Bakanlık döneminde bir tek şaibeden söz edilemez… Dünyada değişen yeni kent kavramının ne anlama geldiğini bilen ve uygulayan isimdir…”
AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki cephesine bunların dinledikten sonra şu soruyu yönelttim:
“Önemsemediğinizi söylediklerinizden niçin bu denli etkilenebiliyorsunuz?”
Dediler ki:
“Henüz başlamadık…”
***
“Bir bölen olmam…”
Geçen seçim milletvekilliği adaylığında da gündeme gelmişti…
Ancak o sırada da bir dönem HDP’den Gaziantep milletvekilliği yapmış olması, bu seçimde İstanbul tercihinin öne çıkması engel oluşturmuştu.
Aslında kendisi de o dönem milletvekili olup olmamayı o denli aldırmadığı için bütün yaşananları umursamamıştı.
Yerel seçimle birlikte ismi yeniden gündeme sürüldü…
CHP-İYİ Partinin ortak göstermesi veya CHP’den adaylığının talep edilmesi halinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına talip olduğunu açıkladı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise İYİ Parti lideri Meral Akşener ile görüşmesinde Gaziantep konusunu yeniden gündeme getirdi ve “Size bırakmıştık ancak her ikimiz ayrı girebilir miyiz?” teklifini getirdi.
Bunun gerçekleşmesi halinde Celal Doğan’ı Gaziantep’ten CHP adayı göstermek istediklerini iletti.
Akşener’in Gaziantep’in ittifak kapsamı dışına çıkarılmasına sıcak bakmaması üzerine konunun kapandığını sanıyordu ki, Celal Doğan hafta içi DSP’den gelen teklifi kabul etti ve dün resmen Gaziantep Büyükşehir adayı oldu…
“ONLARIN ŞAHSİ SORUNU”
Siyasi yaşamlarının son dönemlerinde bırakın DSP’nin kapısının önünden geçmeyi, herhangi bir yöneticisiyle temas etmeyen aday olmaları nasıl okunmalı?
Bu adayların kurumsal kimlik olan DSP’yi kendileri için manivela yaptıkları anlamına gelmez mi?
Veya DSP bu isimler üzerinden kendisine onları manivela gibi kullanmış olmaz mı?
“Madem aday gösterilmedim, ben de gider DSP’den aday olurum, kazanamasam bile oyları böler senin adayına da kazandırmam…” demek değil mi?
Celal Doğan ile dün telefonla sohbetimiz ağırlıkla bu çerçevede gerçekleşti.
Doğan, iki noktanın altını çizerek gerekçesini dile getirdi:
“Birincisi, Meral Akşener’e de kırgın değilim ki CHP’ye kızgın olayım... Gaziantep halkının talebiyle aday oluyorum… İkincisi daha önemli, eğer CHP Gaziantep’ten aday çıkarsaydı ben aday olmazdım. Hayatım boyunca bir bölen olmadım, bundan sonra da olmam ve bunu da doğru bulmam…”
Sözlerinin, Şişli Belediye Başkanlığı’na DSP’den aday olan Mustafa Sarıgül ile Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar’a bir gönderme gibi anlaşılacağını anımsattım.
“Ben kendi adıma konuşuyorum. O onların kişisel sorudur benim değil. Gaziantep’te CHP aday çıkarmış olsaydı ben aday olmazdım diyorum; olmazdım da… O kadar…”