Kılıçdaroğlu: Paket genişlemeli
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu infaz yasasında yapılacak düzenleme ile ilgili paketin genişlemesi konusunda kararlı.
Hatta buna ilişkin tüm siyasi sorumluluğu üstlenmekten de kaçınmıyor.
Bunu da dünkü sohbetimizde açık bir dille ortaya koydu, bu kapsamda arkadaşlarının AK Parti’nin konu ile ilgili kesimleriyle görüşmelerini sürdürdüğünü belirtti.
Gelişmeden de umutlu ancak bugün paketin ele alınacağı TBMM’deki Komisyon görüşmeleri aşamasına geçmeden çözülmesinden yana.
HEPSİ OLUMLU BAKIYOR
Kılıçdaroğlu dünkü sohbetimizde, “Eğer Komisyon aşamasına geçilirse herkes kendi düşüncesini söyler geçer, o zaman da yapılabilecek değişiklikler zora girer” uyarısında bulundu.
CHP lideri bu nedenle parlamentoda bulunan bütün partilerin eşit sorumluluğu içinde paketin çıkarılmasından yana.
Eğer gerekiyorsa yeni eklenecek maddelere yönelik sorumluluğu da üstlenmekten kaçınmıyor.
Parlamentodaki partilerin ağırlıklı bölümü ile görüşen biri olarak şunu söylemeliyim ki aslında Kılıçdaroğlu’nun infaz yasası düzenlemesinde istisna olmaktan çıkarıp, kapsama alınmasını istediği maddelere partilerin neredeyse hepsi olumlu yaklaşıyor.
“GERÇEK ADALET ARANIYORSA”
Kılıçdaroğlu da görüşmelerde gelinen bu noktaya dikkat çekti ve “paketin, bütün partilerden eşit sayıda katılımıyla parlamentonun ortak iradesine” dönüşebileceğini belirtti.
Hedeflerinin, “ceza adaletini sağlamaya yönelik” olduğunu vurgulayan CHP lideri sözlerine şöyle devam etti:
“Eline silah alan veya darbeyi yapan, bunların üyeleri, düzenleyicileri hapisten çıksın demiyoruz. Silahlı teröre bulaşmamış, iltisaklıydı, iltisaklı değildi diye içerde tutulan askeri öğrenciler, erler, avukatlar, gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri için de çözüm arıyoruz. Bunlara da çözüm getirilmesi gerekir, eğer gerçekten bir adalet aranıyorsa. Bunlara infaz indirimi yapılırsa bu sorun büyük ölçüde çözülür. Bunun için uğraşıyoruz…”
ZATEN ÇOK AZ SÜRELERİ KALDI
AK Parti bu kapsamda CHP ile dün de görüştü ve taleplerini bir kez daha aldı.
Hedef, terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişilere yönelik düzenlemede…
AK Parti’nin konuyla ilgili etkin yetkilisinin “Terörden yatanların cezaları 20 yıldan fazla; bu kesimde olanlar ise en fazla 5-6 yıl ceza verilenler. Onlar da zaten büyük bölümünü yattı 6-7 ay sonra çıkacaklar” dediği kesim.
Meseleye “Anayasa Mahkemesi’nde de sorun çıkmaması için suça PKK, FETÖ, veya mafya, torbacı diye bakmadan ceza adaleti, eşitlik ilkesi kapsamında” bakmayı tercih ediyorlar.
CHP’NİN MÜZAKERE EDİLEN TALEPLERİ
CHP’nin üzerinde müzakere edilen talebi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) örgütlü suçlarla ilgili 220 ve 329’uncu maddeleri ile Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 7’nci maddelerinin bazı bentlerinin istisna dışı kalması…
Bu kapsamda TCK 220’nin 6-7-8’inci bentlerinde yer alan şu hükümler:
- Örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır
- Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi örgüt üyesi olarak cezalandırılır
- Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapanlar…
İlk iki bent, “örgüte üye olma” suçundan dolayı cezayı 2 ile 6 yıl arasında tutarken, son bentte yer alan propaganda suçu 1-3 yıl arasında cezaya hükmediyor.
Düzenlemede istisna maddeler arasında yer alsa da mevcut kanun bu suçlara da ¾ oranında infaz indirimi yapılıyor.
CHP’nin TCK’da kapsama alınmasını istediği bir diğeri ise MİT TIR’ları davasının da dayandığı TCK’nın 329’uncu maddenin 5- 10 yıl cezayı öngören ilk bendi...
TMY’de kapsama alınmasını istedikleri 7‘nci maddenin 2’nci bendi ise şu suçlara ilişkin:
“Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan, gösteri ve yürüyüşlerine katılan, amblem resim veya işaretini taşıyan, slogan atanlar…”
Bu suçları işleyen kişilere verilecek cezayı 1-5 yıl olarak düzenliyor.
ZATEN ÇIKACAKLAR
CHP bu maddeden yargılananların ağırlıklı bölümünün hapis cezalarının büyük bölümünü çektiğini, birkaç ay sonra çıkacaklarını, siyasi kararla serbest kalmalarının daha doğru olacağı kanısında.
AK Parti de bu maddelerin büyük bölümünde CHP ile hemfikir, ancak kimse ilk açıklayan olmak istemiyor.
AK Parti muhtemelen bugün yapmayı planladığı MYK toplantısında konuyu bir daha masaya yatıracak.
O nedenle CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yukarıdaki “riskini üstlenmeye hazırım” sözleri, parlamentoda atılacak adım açısından önemli…
*
“Pik yapmasına bir ay daha var...”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dün açıkladığı rakamlara bakıp “Türkiye de Covid-19 pike ulaştı…” diyebilir miyiz?
Yani koronavirüsün diğer ülkelerdeki seyrinde olduğu gibi, en üst seviyesine ulaşıp, aşağı doğru iniş yaptığı aşamasına gelindiğinden söz edebilir miyiz?
Covid-19’a yakalanmış olan hastaların başında bizzat bulunan, aynı zamanda da Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi olan hekimlerle konuştum.
Hepsi istisnasız aynı cümle ile başladı, “Henüz değil…”
Başından bu yana tespitleri, geleceğe yönelik öngörülerinde yanılmayan Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Alpay Azap ile dün sabah sohbet ederken güzel bir benzetme yaptı:
“Nasıl ki farklı ülkelerde virüsün yayılma seyri farklı oldu, bizim şehirlerimizi de bu ülkeler gibi düşünmemiz lazım. Çin’de başladı, zirvesini gördü ve aşağı doğru indi. Ardından İtalya’da aynı durum oldu. Bizim şehirlerimiz için de aynı seyirde geçer; hastalığın ilk görüldüğü gün esas alınarak bakılmalı…”
Bu durumda hastalığa ilk rastlanan yer İstanbul olduğuna göre, zirve için nasıl bir hesap yapılmalı?
Bilim Kurulu üyesi de olan Prof. Dr. Azap’ın yanıtı her zamanki sakinlik ve netlikte oldu:
“Covid-19 vakası ülkelerdeki zirvesine 8-9 haftada ulaşıyor. Yaklaşık 60 günde zirve yapıyor. Hastalığın ilk ortaya çıktığı tarihi 11 Mart gibi açıklandı ilk vaka; demek ki, 60 gün, 3-4 hafta daha var…”
VİRÜS TESTİ YANILTIYOR
Buna bir de iniş sürecinin eklenmesi gerekecek…
Prof. Dr. Azap, sohbetimizde bir noktaya daha dikkat çekti, “koronavirüs ile ilgili testlerde sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
Nedeni de şöyle özetledi:
“Testle ilgili birtakım sıkıntılar var; hem testin kendisinden hem de hastalığın özelliğinden kaynaklı. Virüs kendisini göstermeyebiliyor. Örneğin hastanemiz İbni Sina’da 2 vefatımız var; her ikisinin de Covid-19’dan olduğu konusunda şüphemiz yok. Ancak birinde test negatif gösterebildi.”
Zaten başından beri testlerle ilgili sorunla karşılaşıldığı için üçer gün arayla yapılıp, “ardışık negatif-negatif veya pozitif-pozitif sonuçlarını görmek gerekiyor.
Bunları vefat edenlerde uygulamak olası olmadığı için bazen sorun yaşanabiliyor.
DOĞU- GÜNEYDOĞU’DA DURUM
Prof. Dr. Azap ile sohbet ederken, sokağa çıkma yasağı uygulansa dahi Doğu ve Güneydoğu’daki kalabalık ailelerle ilgili durumu da konuştuk.
Bölgedeki vaka sayısının şu aşamada az göründüğünü ancak geniş aile yapılanması dolayısıyla dikkat edilmesi gerektiğini belitti.
İl pandemi kurullarının devreye girdiğini, onların mahalle mahalle durumu bildiğini, illerin özel durumunu bizzat yerinden bildiğini belirtti.
“Ankara merkezden bakıp tedbir almak yerine, mahallinde oradaki duruma göre karar almak en doğrusu” tespitini yaptı.
İNİŞE GEÇTİĞİ ANDA
Bilim Kurulu üyesi ve Halk Sağlığı hekimi Prof. Dr. Levent Akın da sohbetimizde henüz pik yapma aşamasına ulaşılmadığını belirtti.
“Ne zaman vaka sayısında düşme başlar, o tarihten itibaren biz pike ulaşıp geri döndüğünü söyleyebiliriz” dedi.
Bugünden süre belirtilmenin zor olduğunu da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Akın, il pandemi kurullarının vilayetlerinin durumunu göz önünde tutarak süratle adım atmasının, mücadelede önemli kazanım sağlayacağının da altını çizdi.
DİĞER HASTALARI DA ETKİLEDİ
Bu verilerden yola çıkarak şunu net söyleyebiliriz ki henüz sıkıntının zirvesine ulaşmadık…
Bir diğer sorun ise özellikle İstanbul’da karşılaşılan hastanelerdeki yoğunluk…
Adının yazılmasını istemeyen konuya vakıf bir hekim her hastanenin koronavirüs ile uğraşıyor olmasının yanlışlığına dikkat çekti ve şu uyarıda bulundu:
“Beyin kanaması geçirip hastaneye acil gelen hastanın durumunu da zora sokmaya başladı. Covid-19, yarattığı ağır sorun yetmiyor gibi, diğer hastalar için de risk oluşturuyor. Covid-19’dan gelen hasta sayısı fazla olunca diğer sağlık sorunuyla gelen hastaları bloke ediyor, onlara bakılıp sağlıklarına kavuşturacak yer bırakmıyor. Başka hastalık, koma hali nedeniyle gelip kurtarılabilecek olan hastaların da kaybına yol açıyor...”
Özetle, kendisi yetmiyor gibi ötekinin tedavisine de imkan tanımıyor.
Dolayısıyla herkesin bunu bilerek sokağa adım atması gerekiyor…
Özellikle de İstanbul’da…
Bir patlama yaşanması halinde nasıl hızla yayılıp, önünün alınamaz hale geleceğinin örneği de İtalya’da karşımızda duruyor…