"Bize o kelimeyi kullanmayın…"
Hükümet dün 20 yaş altındaki gençlere uzun bir aradan sonra belirli bir süre izin verdi.
Geçen hafta da 65 yaş üstü büyükler için benzer bir uygulama söz konusu olmuş, sokaklar ve parklar tecrübeli büyüklerle dolmuştu…
Anlaşılan o ki koronavirüsün etkisini de sıcakların başlamasıyla gıdım gıdım azaltması ay sonuna doğru yaş sınırlamasının kaldırılması için de bir gerekçe oluşturacak.
Tabii bu sürede yeniden büyük bir sıçrama yapmazsa…
Sonuçlarını da ancak virüsün ortaya çıkma seyri de gözetilerek ancak gelecek hafta Çarşamba veya Perşembe günü görebileceğiz.
Ancak ortada bir gerçek var ki 65 yaş üstü tecrübeli büyükler bu işten epey sıkıldı…
Psikologlara başvuru arttı…
Klinik psikologlardan Prof. Dr. Nuray Karancı'nın dünkü sohbetimizdeki şu cümlesi her şeyi özetlemeye yeter:
“Esas konu eski alışkanlıkları devam eden insanların yeni normale nasıl yöneleceği…”
Dikkat çektiği bir diğer nokta da kendisinin de içinde bulunduğu 65 artı grubuna bakış veya onların kendilerinin içine düştüğü algı…
“Kırık kalp sendromu” da denilen bu durumdan tecrübeli büyüklerin kolay çıkması mümkün mü?
“O KELİMEYİ KULLANMAYIN”
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Karancı’ya göre kendileri tanımlanırken veya sokağa çıkma yasağı kaldırılırken kullanılan kelimeler bu kesimi daha fazla kırdı ve üzdü…
Bir an “Acaba ben de kullanıyor muyum?” endişesine kapılıp, hangi kelimeler olduğunu sordum…
“İzin…” kelimesinin en önemlisi olduğuna vurgu yapıp ekledi:
“İzni kim verir? Dışarı çıkması izne bağlandığını ifade ettiğiniz, 65 yaş üstü insanlar. Yani izin veren konumunda bulunanlar. Siz onlara izin verdiğinizi söyleyerek iyice afişe ediyorsunuz. Ancak izinle dışarı çıkabilen, beceriksiz, yetisiz, yetkisiz ancak ortam temizken dışarı çıkabilecek kabiliyette olan başkasına muhtaç kişiler algısı yüklendi.”
Bu sürede gidebildikleri yerlerin otomatik banka makinaları, fırında pide almak olduğunun altını çizdi.
“O denli kuyruk vardı ki zaten çoğu da bunları yapamadı” dedi…
Öğrenilmiş çaresizlik içinde kalan bir toplumsal kesitin yaratıldığını, “davranış ezberlerinin bozulması da buna eklenince daha da ağır sonuçların ortaya çıktığını” belirtti.
BU SÖYLEMDEN ÇIKMALI
Önerisini de şöyle dile getirdi:
“Temel konumuz 65 yaş üstü grubun izin verilen, muhtaç, beceremeyen psikolojisinden çıkarılmasıdır. Bu psikoloji 65 yaş üstünde olup, zaten günlerce evinde kapalı kalıp hem kas hem düşünsel açıdan sıkıntıya girmiş insanlara yeni yük bindirmektir. Bu söylemden çıkılmalı. İnsanlara otomobili ile dolaşabileceği gösterilmeli, kullanamaz durumda olup, evinin çevresinden ayrılamaz olduğu değil...”
Deprem, felaketlerin yaşandığı toplumsal travmalar döneminde Türkiye’ye önemli hizmetleri geçen Prof. Dr. Nuray Karancı’nın sözlerine dilerim kulak verilir.
Yoksa tecrübeli büyükler bir ay sonra sokağa çıktığında, bir de yeni bir travma ile uğraşmak zorunda kalınır…