Siyasette "çifte beş" dönemi
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Seçim ve Siyasi Partiler kanunlarında düzenleme yapılmasına ilişkin çağrısıyla hareketlenen hükümet, uzun süredir kenarda beklettiği hazırlık dosyalarını açtı.
Görünen o ki, yakın gelecekte de tartışmaya açılması için kamuoyunun bilgisine sunulacak.
Ancak bu çalışmanın içinde “milletvekili transferini engelleyen bir düzenleme” bulunur mu, çok emin değilim…
Çünkü Cumhurbaşkanlığı çevrelerinde de AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın yaklaşımının bire bir aynısı tekrar ediliyor:
“Siyasi etik kanunla düzenlenemez; din ve ahlak mühendislikle olmaz… Biri birine siyasi entrika yapacak diye kanun düzenlemesini doğru bulmuyoruz.”
Siyasetin ihtiyacı üzerinden meseleyi ele almanın çok daha doğru olacağına, “Eğer siyaset ihtiyaç duyuyorsa düzenleme yaparız” yaklaşımı gösterdiler.
Ancak çekincelerini de dile getirmekten kaçınmadılar.
Siyasi etiğin kanun ile düzenlendiğinde, başka yerden etik sorun ürettiğine işaret ettiler; örnek olarak Anayasa’da milletvekili transfer yasağının hülle partileri ile geçmişte aşılmasını gösterdiler.
“Siyaset yapmanın bir parçası da parti değiştirme, kanunla engellenirse siyaset yapma hakkının kısıtlanması gibi Anayasal bir sorun da yaratabilir” noktasına da dikkat çektiler.
AKTÜEL SİYASETLE ALAKALI DEĞİL
Ancak diğer konularda 16 Nisan referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hayata geçtiği günden bu yana bir çalışma yürütülmüş.
Araya seçimlerin girmesi, farklı konuların öncelik kazanması nedeniyle ağırdan yürüyen, seyrek günlerde üzerinden geçilen dosyaların son iki haftadır kapakları yeniden açılmış ve yoğun bir çalışmaya girilmiş.
Hazırlıkları yürütenler 16 Nisan referandumu ile geçilen yeni sistem gereği Siyasi Partiler, Seçim ve yerel yönetimlere ilişkin mevzuatlarda bir düzenleme yapılmasının zorunluluğuna dikkat çekti.
“Bu olağan gündemin dile getirilmesinin, aktüel siyasetle ilgisi hiç olmamalı; zaten yapılması zorunlu olan düzenlemeler” dedi.
SEÇİM BARAJI YARI YARIYA
Düzenlemenin başında da yıllardır üzerinde tartışması süren %10’luk seçim barajı var.
Bugüne kadar %10 barajının aşağı indirilmemesine gerekçe olarak nakarat haline gelmiş, “Yönetimde istikrar, temsilde adalet” tekerlemesi yapılırdı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, daha açıkçası başkanlık sistemine geçildikten sonra TBMM’de “yönetimde istikrar ilkesinin” uygulanmasının olanağı yok.
Ancak, konu üzerinde çalışanlar yönetimde istikrara artık gerek kalmamakla birlikte, “Meclis’te karar alma istikrarına ihtiyaç olduğunun” da bilincindiler.
O nedenle barajın %5’e indirilmesi konusunda bir fikir birliği oluşmuş.
Aslında %5’in de bir anlamı var; Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday göstermek için bir partinin veya ortak aday çıkaran partilerin toplam oyunun %5 olması yeterli…
Oranın milletvekili seçiminde de uygulanmasına karar verilmiş.
HER 5 VEKİLE BİR BÖLGE
Uzun yıllardır tartışması devam eden bir diğer konu da özellikle megapollerde seçmen ile milletvekili arasındaki kopukluğun giderilmesine yönelik tartışmalar.
Bunun giderilmesi için her milletvekiline bir seçim bölgesinin düştüğü dar bölge sistemini önerenler olmuştu.
Ancak çalışma dar bölgeden daha çok, bir yerine birkaç milletvekilinin seçildiği daraltılmış bölge sistemi üzerinde durulmuş.
Bunun için planlanan modele de “esnek daraltılmış bölge” adı verilmiş.
Buna göre, en fazla 5 milletvekili çıkaracak şekilde seçim bölgeleri oluşturulacak.
Örneğin İstanbul’un 98 milletvekili ve 3 seçim bölgesi var; bu durumda 20 seçim bölgesi olacak.
Ankara’nın 36 milletvekili 3 seçim bölgesinden seçilirken, bu kez 8 bölgeden seçilip gelecek; Bursa’nın 20 milletvekili olduğu için de 2 seçim bölgesi 4’e yükselecek.
Böylece seçmenin milletvekilini daha yakından tanıma olanağı olacak.
Milletvekili sayısı 5’ten az olan iller ise tek seçim bölgesi olarak kabul edilecek.
Burada dikkat edilenin “coğrafi bütünlük ve sayısal adalet, yani milletvekili başına düşen seçmen sayısında mümkün olduğunca denklik yaratmak” olduğu vurgulandı.
BELEDİYE MECLİSİNE YENİ DÜZEN
Çalışma ile yerel yönetimlere ilişkin düzenlemeler de yapılmış.
Burada dikkat çeken ise belediye başkanı ile belediye meclisleri arasındaki çelişki…
Örneğin İstanbul, Ankara, Adana, Mersin ve Antalya’da belediye başkanını Millet İttifakı desteğindeki CHP adayları kazandı, ancak belediye meclislerinde Cumhur İttifakı ağırlıklı oya ulaştı.
Belediye başkanlarının hemen hepsi azınlıkta kaldı…
Bu durum dikkate alınarak, belediye meclislerinde de başkanlık sisteminin tüm kurallarının uygulanmasına karar verilmiş.
TBMM BAŞKANI GİBİ
Nasıl ki Cumhurbaşkanı ile TBMM birbirinden farklı işlev görüyor, Cumhurbaşkanı da Meclis oturumunu yönetmiyorsa, benzer durumun belediye meclislerinde de uygulanmasına yönelik çalışma başlamış.
Buna göre seçilen belediye başkanları, belediye meclislerinin doğal başkanı olamayacak; belediye meclisleri TBMM gibi başkanını kendisi seçecek.
Oturumu da seçilen başkan veya yerine gösterdiği başkanvekilleri yönetecek.
Bu düzenlemelerin ne zaman çıkabileceğini sordum.
Covid-19 nedeniyle uzun ara veren ve gelecek hafta Salı günü çalışmalarına kaldığı yerden başlayacak olan TBMM’de bütün bu değişikliklerin bu yasama yılında tamamlanmasının zor olduğuna dikkat çekildi.
Görünen o ki TBMM Ekim’de açıldıktan sonraki çalışma takvimi ve bütçe de dikkate alındığında, gelecek yılın ilkbaharına kadar tamamlanması olası…