Siyasette, 'daraltılmış bölge gelirse' kaygısı
Her mücadele öncesi gibi, Koronavirüs karantina günlerini geride bırakan siyaset de tahkimata başladı…
Cephe gerisinde sayım ve eksik tamamlama yaparken, cepheyi de kendisine en uygun hale getirmek için çaba gösteriyor.
Bu sadece iktidar için değil, seçime hazırlanan tüm siyasi partiler açısından geçerli…
Dikkat çeken ise yeni sisteme uygun şekilde cephe gerisini tahkim ederken, diğer yandan da ittifak ortaklarını, yani müttefiklerini belirleme çabası…
Yeni sistem ittifakları zorunlu hale getirdiğinden, partiler de kiminle işbirliği yaparsa daha yüksek oy alacağının formülü üzerinde çalışıyor…
Bunu her adımda görmek olası…
Nitekim, salgın nedeniyle ara vermesi sonrası çalışmalarına başlayan TBMM’de iki gündür parti yöneticilerinin daha sohbete girdiklerinde gündeme getirdikleri ilk konu da ağırlıklı olarak bunun üzerine kurulu…
Üzerinde ağırlıkla durdukları ise Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında yapılacak düzenleme…
Öncelikle barajın %10’dan %5’e inmesinden hemen hepsi hoşnut…
BARAJ %20 OLUR
Bir aşamadan sonra kaygıya dönüşen merak ettikleri konu ise seçim çevrelerinin yeniden belirlenmesine ilişkin düzenleme…
Özellikle de AK Parti’nin “esnek dar bölge” adını verdiği, 5 milletvekiline kadar olan illeri tek bölge, sonrasındaki her 5 milletvekiline de bir seçim bölgesinin düşmesini hedeflediği düzenleme.
Örnek vermek gerekirse, 20 milletvekili olan Bursa’da iki seçim bölgesi var…
Eğer “esnek daraltılmış bölge” uygulamasına geçilirse, her 5 vekile bir bölge düşeceğinden 4 bölgeye ayrılmış olacak.
Bu durumda 3 bölgeli iki il olan İstanbul 20, Ankara ise 8 bölgeye ayrılacak.
YÜZDE 2’DEN, YÜZDE 20’YE
Seçmenin milletvekilini tanıması açısından önemli olan ve uzun yıllardır siyasi partilerin ağırlıklı bölümü tarafından da talep edilen uygulama konusunda bu kafalar karışık.
Neden de daraltılmış bölge uygulamasıyla, 1980’li yılları anımsatacak şekilde çevre barajının doğal yoldan getirilecek olması.
Çünkü her 5 milletvekiline bir bölge düştüğünde baraj doğal olarak %20’ye çıkacak.
D’hondt Sistemi adı verilen mevcut uygulamada bir bölgeden alınan oylar bire, ikiye, üçe diye sıralı olarak bölünür ve seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşılıncaya kadar işleme devam edilir.
Bu sıralamaya göre partilerin oylarına göre milletvekili dağıtılır.
Nispi Temsil adı da verilen uygulama ile zaten avantaj elde eden yüksek oy almış partilere, daraltılmış bölge uygulaması ikinci bir avantaj sağlayacak.
Çünkü her bir bölgedeki milletvekili sayısı 5 ile sınırlı olduğu için yüksek oy alan hepsini elde etme olanağına kavuşacak.
Örneğin İstanbul birinci bölgede 35 milletvekili var ve her %2,8 oya bir vekil düşüyor.
Esnek daraltılmış bölge sistemi uygulansaydı, her seçim çevresine 5 milletvekili düşeceği için oran %20’ye çıkacaktı.
Benzer durum 28 milletvekili bulunan 2. bölge için de söz konusu, bugün %3,57 oya karşılık bir vekil düşerken, daraltılmış bölge olsaydı yine her %20’ye bir vekil düşecekti.
HDP ENDİŞESİ
MHP ve İYİ Parti’deki kaygı bunun Güneydoğu ve Doğu’da HDP’nin işine yarayacağı noktasında.
Nitekim 1983 sonrası getirilen çevre barajı uygulamasıyla ANAP o dönem büyük fayda sağlamıştı.
Baraj bir ilin veya çevrenin çıkardığı milletvekili sayısına bölünerek elde edildiği için 3 milletvekili çıkaran yerde %33 olarak uygulanıyordu.
Buna 1987’de kontenjan milletvekilliği eklendi…
ANAP 1987’de bir önceki seçime göre %8,83 oranında oy kaybetmesine karşın çevre barajı uygulaması sonucu milletvekili sayısını ciddi artırdı.
Uygulama 1995 Anayasa değişiklikleri ile sonlandı, çevre barajından vazgeçilip, tekli %10 ülke barajı uygulamasıyla yetinildi.
O günden bu yana da uygulamada değişiklik olmadı…
BÜYÜKLERİN UHDESİNDE
Şimdi, az oy alan veya siyaset sahnesine yeni giren partilerin endişesi esnek daraltılmış bölge uygulanması halinde büyük partilere muhtaç olacak hale gelmeleri.
1983 ve 1987 düzenlemeleriyle getirilen çevre barajı olumsuzluğundan kurtulmak için de 1991 yılında bazı partiler en çok oy alan partinin çatısı altında seçime girerek Meclis’te sandalye bulabilmişti.
Bu kapsamda MHP adını alan Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ile Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP) Refah Partisi (RP) çatısı altında seçime girerken, Halkın Emek Partisi (HEP) Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SODEP) çatısı altında hem %10 ülke, hem de çevre barajını aşmayı başarmıştı.
Dolayısıyla böyle bir uygulamanın bu kez de yeni kurulan 2 parti ile birlikte Millet İttifakı bileşeni DP ve İYİ Parti’yi CHP, Cumhur İttifakı bileşeni MHP ve BBP’yi de AK Parti çatısı altında seçime girmeye zorlayacağı endişesi var.
EKİM SONRASI
AK Parti’nin dün yapılan MYK toplantısı sonrası Sözcü Ömer Çelik’in açıklaması da gösteriyor ki, Siyasi Partiler ve Seçim kanunlarında yapılacak değişiklikler Ekim ayında yeni yasama yılına başlayacak TBMM’nin en önemli gündem maddeleri arasında yer alacak.
Siyasi partiler de bir yandan birkaç ay içinde yapmayı planladığı kurultayları, diğer yandan da seçime ilişkin yasalarda yapılacak değişiklerin siyasal hayata getireceği etkiyle uğraşıyor.
Bir anlamda getireceği yükü bugünden hesaplayıp tahkimat yapıyor.
Şunu belirteyim ki özünde herkesin istediği düzenleme, getireceği yük açısından bazı partilerin gözünü korkutuyor…
Bu da üzerindeki tartışmanın çok yoğun olacağını gösteriyor…
- Gülmek ve ağlamak…32 dakika önce
- Kitlelerin hayal gücü…2 gün önce
- Olayın Olacağı Oda...4 gün önce
- Mustafa Kemal'i anmak…1 hafta önce
- Kemerlerinizi bağlayın…1 hafta önce
- Utangaç muhafazakarlar yine sol gösterdi sağ yaptı1 hafta önce
- Bu iş mahkemede mi biter?1 hafta önce
- Hangisine oy verirdiniz?2 hafta önce
- Seçme kıstası…2 hafta önce
- Cumhuriyet ve Demokrasi…2 hafta önce