Çin'e, 40 milyon aşı rezervasyonu…
Son günlerde koronavirüse karşı yapılan aşı çalışmasına yönelik oldukça fazla bilgi dolaşıyor.
Yapılan açıklamaların ağırlıklı bölümü de öngörüye veya yayınlanan bazı makalelere yönelik…
Baştan belirteyim ki, virüsü en iyi tanıyan, onun üzerindeki çalışmalarını yürüten, dolayısıyla da aşı için çaba gösteren virologlarla yaptığım görüşmeden elde ettiğim bilgiye göre henüz Türkiye işin çok başında…
Hayvan testlerinin tamamlanmasından sonra ilk faz aşaması olarak gösterilen 30 kişiye uygulanması, ikinci fazda 300 ve üçüncü fazda da bin ve fazla sayıda insana yapıldıktan sonra bağışıklama ve koruma konusunda karar verilen aşı sürecinin henüz emekle aşamasındayız…
Bütün bu aşamaların tamamlanması, insan deneği bulunması ve üzerinde uygulanması derken, önünde iki yıla yakın zaman var…
Konuyla ilgili kişiler de bunu gördüğü için diğer ülkelerdeki gelişmeleri gözlemeye başlamış.
Bir yanda Oxford Üniversitesi'ndeki gelişme gözetilirken, diğer yanda da aynı ölçüde yol kat eden Çin’deki çalışmalara bakılmış.
İLK REZERVASYON 40 MİLYON ÜNİTE
Sonunda ilk adım atılmış.
Aktarıldığına göre Çin’den ilk partide 40 milyon doz aşı alınması için ilk girişim yapılmış, bu konuda olumlu bir yaklaşımla da karşılaşılmış.
Burada hedeflenen, üretimde ortaya çıkacak gecikmeyi ortadan kaldırmaya yönelik bir rezervasyon girişimi…
Çünkü Çin de henüz aşıyı henüz tam anlamıyla piyasaya çıkarmadı, üçüncü faz diye nitelenen aşamayı tamamlamak üzere…
Ardından bunun koruyuculuğu ve bağışıklığı ile ilgili verilerin gözlemlenmesi süreci var.
Henüz bu süreçlerin aşıldığı da söylenemez.
O nedenle en iyi bakışla Kasım ayından önce bir gelişme olması da beklenmiyor.
Ancak Ankara, her ihtimali göz önünde tutup, salgının ilk aşamasında ilaç stoku ve ardından kullanımda geliştirdiği modelde de olduğu gibi ön almak için harekete geçmiş; önemli bir noktaya kadar da getirmiş.
Yani Çin’de eğer aşı üretilirse Türkiye de bunun 40 milyon adedini ilk alma yetkisine sahip olanlar arasında yer alacak…
BAĞIŞIKLANMA HENÜZ YOK…
Başta da belirttiğim gibi bu bir rezervasyon…
Şurası da açık ki aşının ne gibi bağışıklık yarattığı konusunda henüz bir fikrimiz yok; buna ilişkin verilerin ortaya çıkması için de bilim insanlarının aktardığına göre en az 1,5 yıla ihtiyaç var.
Doğal enfeksiyon sonrasında yeterli olmayan bağışıklama ile ilgili de henüz kesin bir veriye ulaşılmamış…
Bunun açıklaması, “yakalandım kurtuldum, bundan böyle bana bir daha bulaşmaz deme olanağımızın olmadığı” anlamına geliyor.
Çünkü 1-2 kişide yeniden yakalanma vakasıyla karşılaşılmış, nedenine yoğunlaşılmış; enfeksiyona yeniden yakalanmasının gerekçeleri üzerinde durulmaya başlanılmış.
Dolayısıyla aşının tam bir koruma ve bağışıklık sağlayacağını bugünden iddia etmek de kolay değil.
Buna rağmen neden rezervasyon yapıldığı konusuna gelirsek…
Bütün dünya yaşanan göç olayları nedeniyle uzun yılların ardından yakın geçmişte çiçek hastalığı salgınıyla yeniden yüz yüze kaldı.
Türkiye de uzun yıllar kendisinde görülmediği için önceliği olmaktan çıkardığı çiçek aşışı stoku sorunuyla yüz yüze kalınca Danimarka’daki üretici firmadan talep etti; öncesinde ABD ordusu rezerve yaptığı için önce onlara gönderdi, 30-40 bin doz kadar Türkiye’ye verebildi.
Yaşanmış bu durum nedeniyle Türkiye bu kez adımını sağlam atıp, aşıda ön almak istiyor…
YAKIN TAKİPTEYİZ
Nitekim dün sohbet ettiğimiz, bu konuda başından bu yana cevval tutum sergileyen Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen, aşı ile ilgili bir girişimin olduğunu belirtti.
“Görüşmelerimiz devam ediyor” diyen Büyükelçi Önen, Çin’in üçüncü fazı tamamlamak üzere olduğunu da anımsattı…
Çin’in üçüncü faz test için gerekli binden fazla sayıda gönüllü insan bulmakta zorlanmadığını da belirten Büyükelçi, Hong Kong’daki bir başka çalışmaya daha dikkat çekip ekledi:
“Hong Kong’daki akademi, Singapur’daki enstitü ile çalışıyor. Onları da yakın takipteyiz. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de aşı için 8 ay öngörmüştü, sanırım bu sürede aşı çıkmış olacak. Biz de yakın takipte kalıyoruz…”