Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İnfaz Kanunu düzenlemesi Covid-19 salgınının yaygın olduğu bir döneme denk düştü.

        Durum böyle olunca da 15 Nisan’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren düzenlemeye bu durum da göz önünde tutularak bir madde konuldu.

        Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlülerin 2 ay süreyle; 31 Mayıs gününe kadar izinli sayılmasına karar verildi.

        Bu noktada da kalınmadı, salgının devam etmesi halinde bu sürenin, Sağlık Bakanlığı’nın önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından 2 ayı geçmemek üzere 3 kez uzatılabileceğine de karar verildi.

        Bu kapsamda Bakanlık'ın ilk uzatması 30 Temmuz’da bitti, ikinci uzatma 30 Eylül sonunda tamamlandı.

        Adalet Bakanlığı'nın bu kapsamda üçüncü uzatması da 30 Kasım’da doluyor…

        Bu düzenlemeden yararlanan mahkum sayısını o dönem Adalet Bakanlığı 64 bin 661 olarak açıklamıştı.

        UZATMAYA DEVAM

        Bir kez daha uzatma hakkı olmadığına göre Covid-19 iznine yollanan mahkumlar 30 Kasım’dan itibaren tekrar cezaevine mi çağrılacak?

        AK Parti Grup Başkanı Prof. Dr. Naci Bostancı’ya bu soruyu yöneltince, konu üzerinde çalıştıklarını belirtip ekledi:

        “Bu kadar kişiyi tekrar toplayıp getirmek biraz zor, çünkü buna neden olan salgın etkisini devam ettiriyor, tamamen bitmiş değil…”

        Bostancı, "salgının ağır etkisini sürdürüyor olması dolayısıyla" buna bağlı verilen izin sürelerinin yeni bir kanun düzenlemesiyle uzatılması gerektiğinin de altını çizdi.

        Kasım sonunda “uzatma hakkı çerçevesinde” bir yeni düzenlemenin TBMM’ye geleceğini bildirdi.

        Adalet Bakanlığı’nın yetkin ve etkin isimleri de bu konuda Meclis’e teknik destek vermek için hazırlıklarının tamamlandığını söyledi.

        Koronavirüs salgınının kış nedeniyle griple de karışarak artarak devam edeceği konusundaki kanı yüksek.

        Dolayısıyla yarı açık cezaevinden “izinli” olarak gönderilen mahkumların böyle bir süreçte ceza infaz kurumlarına tekrar getirilmelerinin de olanağı yok.

        SEKİZ AYDIR İZİNLİLERDİ

        Zaten Kanun’un verdiği 2 ay ve Adalet Bakanlığı’nın da toplamda 6 ayı bulan izni sonucu 8 aydır birçoğu cezaevi ortamı dışında kaldı.

        Bu kadar hapishane dışında kalmış bir kişiyi cezanın kalan süresinin infazı için cezaevine davet etmenin de ıslah açısından anlamı kalmıyor.

        Görünen o ki süre Kanun ile daha uzun bir zaman dilimine çekilecek; henüz üzerinde tam karar kılınmamış ama Sağlık Bakanlığı’nın talebi ile Adalet Bakanlığı’na verilen 2’şer aylık uzatma sürelerindeki sınır kaldırılabilir veya daha uzun bir takvime yayılabilir.

        Yarı açık cezaevlerinde kalanların ağırlıklı bölümünün ise infaz süreleri bir yıldan daha az kalmış olanlar…

        Mevcut düzenleme ile zaten 8 ayları izinli olarak mahkumiyetinden düştü; Kasım sonunda yapılacak düzenlemeyle de 4 ay daha izinli sayılmış oldukları takdirde infazda geçirmeleri gereken süre kalmıyor.

        YATMADAN ÇIKACAKLAR

        Aslında 7 yıldan daha az ceza alanların büyük bölümü bu sürede hiç hapis yatmadan cezaevinden çıkmış olacak.

        REKLAM

        Mahkumiyetleri 10 yıldan az olanlar ile bir ay kapalı cezaevinde mahkumiyetlerini geçirdikten sonra yarı açık cezaevine gönderiliyordu; eğer düzenleme gelecek yılı da kapsarsa bu durumda onların da bir daha cezaevine dönmesi söz konusu olmayacak.

        Mahkumiyeti 10 yıldan fazla olanlar da aldıkları cezanın onda birini kapalı cezaevinde geçirdikten sonra yarı açık cezaevine gidiyordu.

        Buna infaz süresindeki indirim, denetimli serbestlik sürelerine bir de Covid-19 izinleri eklendi…

        İnfaz indiriminden yararlanıp çıkanlar vardı, geriye kalan yatanlar da yarı açık izninden yararlanıp serbest kaldı.

        Yani bazı mahkumlar neredeyse hiç yatmadan serbest kalacak…

        Ayrıca Anayasa Mahkemesi bunun bir af düzenlemesi olduğu yönündeki başvuruyu da geçmiş kararlarının aksine reddetti.

        Dolayısıyla TBMM’nin yeni düzenleme yapmasını da kolaylaştırdı.

        Bundan böyle infaz sürelerindeki düzenlemelerde milletvekillerinin elini rahatlattı…

        Bundan böyle geçen sefer yapıldığı gibi %50’den fazlası da indirim kapsamına alınabilir…

        Lekelenmeme Hakkı…

        Lekelenmeme Hakkı…
        0:00 / 0:00

        Son günlerde yargı üzerindeki tartışmaların en yoğun yaşandığı Ankara’da dün önemli bir çalıştay başladı…

        Hakim Evi’nde açılışı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından başlatılan Çalıştay’ın başlığı “Ceza Muhakemesinde Lekelenmeme Hakkı…”

        Bu denli aymaz kullanımı içinde, her sosyal medya hesabına kavuşanın ötekini suçladığı, ihbarda bulunduğu günümüzde önemli bir başlık…

        Bakan Gül’ün de dün dikkat çektiği gibi suçludan hesap sormak kadar, suç teşkil eden, eylemlerle ilgisi bulunmayan vatandaşın rahatsız edilmemesinin en önemli güvencesi…

        Geçmişte insanlar giyim kuşamlarından, bıraktığı bıyığın şekline, etnik yapısından dini inancına kadar bu kapsamda değerlendirildi, hiç suçu olmadığı halde suçlandı, lekelendi.

        Bunun en acı örneğini de teröre destek vermediği halde, terörist muamelesi görüp köyleri boşaltılan insanlarımız çekti.

        Adalet Bakanlığı, 2017 düzenlemesiyle lekelenmeme hakkı ile ilgili önemli bir adım attı.

        Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yaptığı düzenleme ile “lekelenmeme hakkını” getirdi.

        LEKELENMEKTEN 261 BİN KİŞİ KURTULDU

        Haksız ve yersiz suç isnatlarına, “amaç dışı takibatlara karşı kişilerin onur ve saygınlığının korunması” için önemli bir adım attı.

        REKLAM

        Bakan Gül’ün verdiği bilgiye göre 2017 Eylül ayından bugüne 261 bin 843 kişi hakkında soruşturmasına yer olmadığına karar verilmiş.

        Verdiği bir veri ise insanımızın ne denli ihbarcı olduğunu gözler önüne sergiliyor.

        Aktardığına göre 1 Ocak- 30 Eylül tarihleri arasında 143 bin 726 ihbar yapılmış, bu dosyalardan 99 bin 805’inde soruşturma yapılmasına yer olmadığına hükmedilmiş.

        Yargı reformunun yapıldığı günden bu yana da tam 261 bin 843 kişi lekelenmekten kurtulmuş.

        GÜL’ÜN ÖNEMLİ CÜMLESİ

        Bunları okurken Sözcü gazetesi yazarları hakkında açılan davaya takıldım.

        Eğer Yargı Reformu yapılmamış olsaydı, İstinaf Mahkemesi’nin aldığı karar yeterli olacaktı; düzenleme ile Yargıtay’a gitmelerinin önü açıldı.

        Reformun eksikliği yok muydu, tabii ki vardı.

        Ama bu iki nokta dahi reformun ne denli önemli işlere imza attığını göstermeye yeter…

        Bir de Bakan Gül’ün konuşmasının bir yerinde yer alan şu cümlesi anlayanlar için son dönem tartışmasına da ışık tutar:

        Yargı mensubunu bağlayan tek ölçü, Anayasadır; vicdandır, hukuktur. Demokraside, hukuk devletinde 'süper mahkeme, süper savcı' yoktur. Tek süper güç hukuktur, hukukun üstünlüğüdür…”

        Nokta…

        Diğer Yazılar