İYİ Parti tabanı
ŞU cümleyi AK Parti ve CHP’nin kamuoyu oluşturma süreçlerinde yer alan yetkin isimlerinden duydum:
“İYİ Parti’nin sosyolojik tabanı diğerlerinden farklı…”
Nedenini sorguladığımda da bana verilen yanıt aslında birbirinden de çok farklı değildi.
Hatta örneklemeleri dahi:
“İYİ Parti seçmen kitlesinin en önemli özelliği oldukça katı bir yapıları olması; HDP seçmeni gibiler, partilerinden hemen vazgeçecek durumda değiller. Bütün kamuoyu araştırmaları da bize bunu veriyor. İYİ Parti yönetimi gücünü, AK Parti ve MHP’ye itirazdan alıyor…”
“O TABAN GELİR Mİ SANIYORSUN?”
Cumhur İttifakı’na katılacağına yönelik sözler çıktığında da İYİ Parti lideri Meral Akşener ile konuşurken aynı yaklaşımı duymuştum:
“Böyle bir şey olmaz ama, haydi deyin ki ben gittim; o taban benimle gelir mi sanıyorsunuz? Bunu söyleyenler bu tabanı tanımıyor…”
Akşener'in bu sözlerinin teyidi de dünkü ziyareti sırasında ülkücü hareket içinden gelen Yozgat Yenifakılı Belediye Başkanı Soner Yalçın'ın imkansızlığı anlatmak için kullandığı şu sözleriydi:
"Bazı vatandaşlar bize gelip AKP’ye geçecek misiniz? diye soruyor. Ben de onlara 'TKP’ye geçeriz AK Parti’ye geçmeyiz' diye cevap veriyorum...”
Hem genel hem de yerel seçim döneminde Türkiye’yi dolaşırken aynı gözlemi yapmıştım.
Bu denli badireden geçmiş olmasına karşın kamuoyu yoklamalarında hala etkili bir şekilde çıkıyor olmasının gerisinde yatan neden de bu olsa gerek.
Madem sosyolojik tabanı bu denli sağlam…
Bu durumda bir süredir iki tarafın da birbirine karşı denediği ittifak çatlatma oyununda, İYİ Parti üzerinde yoğunlaşan gelişmelerin nedeni ne?
Görünen o ki Millet İttifakı içinde merkez sağdaki en güçlü halka…
Bunu kırmak için önce İYİ Parti yönetimini ikna süreçleri çalıştırıldı, olmadığı görülünce tabanına yönelik çabalara girişildi.
İYİ YÖNETEMEDİ
Bu süreci Genel Merkez de iyi yönetemedi; kongre sürecinde karşıt güçler arasında dengeyi koruyamadı.
Hatta bu tutumu nedeniyle özellikle liberal sağ seçmen tabanını da üzdü.
Kaşta açılan yara gibi, hem parti içindeki muhalifler hem de karşıt kesim bu kesimin üzerine çalışmaya başladı.
Nedeni de Anadolu’da daha çok orta sınıf tüccar kesimi veya beyaz yakalıların oluşturduğu İYİ Parti’nin en etkin gücü bu kesimi partiden ayırmak.
Çünkü beyaz eşya satıcısı, öğretmen, işletme sahibi gibi Anadolu’da sözü dinlenen veya seçmenle en fazla muhatap olan bu kesimdeki kırılmanın, diğer seçmen katmanlarına etkisinin yüksek olacağı görülüyor.
Akşener de bunu fark etmiş olacak ki bu kesimin küskün milletvekilleriyle görüşüp gelip ikna sürecini çalıştırdı.
Milletvekilleriyle yaptığım konuşmadan çıkardığım kadarıyla bazılarının üzerinde etkili de olmuş.
TEPKİ KOYDUĞUNA GÜÇ KAZANDIRDI…
Gelelim işin bir diğer yönüne, Ümit Özdağ’ın çıkışının parti içinde yarattığı etkiye…
İlk aşamada kenetleme yarattığı açık…
Ancak parti içinde ters bir etkiye de yol açtı, liste dışı kalmalarını sağlayan Koray Aydın ve ekibini güçlendirdi.
Onların eline “GİK’e sokmamakta ne denli haklı olduğumuzu anladınız mı?” deme kolaylığını verdi.
Daha önemlisi kongrede üstü çizildiği için tepkili olan milletvekilleri dışında da Koray Aydın’a tepkili olan milletvekilleri vardı, onların da seslerinin kısılmalarına neden oldu.
Sadece bu konuda da değil, böyle bir dönemde tepkili olan milletvekillerinin de tepkilerini sürdürmesinin önüne geçti.
Şurası açık görülüyor ki Özdağ’ın bundan böyle parti yönetimiyle veya İstanbul il teşkilatı ile birlikte hareket etmesi zor.
Kendisi ayrılmamakta karalı olduğunu söyledi…
Ancak yönetimi ve teşkilatı ile ilişkisi kesilen bir milletvekilinin faaliyetlerini yürütmesinin zorluğu da ortada…