Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        UZUN vadeli öngörüde bulunmak Türkiye siyasetinde alışıldık bir durum değil ama gelecek sandığın dinamiğinin yeni Anayasa üzerine olacağı görülüyor.

        Bunun en belirgin verisi de iktidarı ve muhalefeti ile hepsinin yoğun bir Anayasa çalışmasına girişmiş olması.

        Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün partisinin grup konuşması içinde söylediği şu cümle:

        Olmaması durumunda da "seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerini hayata geçirme yoluna gideceklerini" belirtti.

        Bu da gösteriyor ki Anayasa değişikliği 2007 döneminde olduğu gibi seçimin en önemli zeminini oluşturacak.

        Şurası açık ki muhalefetin de buna ilişkin hazırlıkları da bu zemine destek verdiğinin göstergesi...

        Bu konuda son iki aydır sürdürdükleri çabalarda da önemli bir aşamaya geldikleri görülüyor.

        Ancak iş içinin doldurulması konusuna gelince her iki ittifakın arasındaki uzlaşının başlıklar konusunda olduğu gibi devam edip etmeyeceğini kestirmek de o denli zor.

        Bunun en iyi göstergesi de Siyasi Partiler ve Seçim kanunları üzerinde uzun süredir devam eden müzakereler...

        REKLAM

        Muhalefet açısından bu çok daha zor; çünkü Cumhur İttifakı’nda iki partinin uzlaşısı yeterli olacak, ancak Millet İttifakı’nda eğer yeni kurulan DEVA ve Gelecek de katılırsa 6 partili bir uzlaşının sağlanması gerekiyor.

        Bu da diğerinin üç katı güçlük demek...

        UZLAŞILAN ÜÇ MADDE

        Buna karşın ilk atılan adımların gelecekte sürdürülmesi mümkün olursa da bir o denli kolay ilerleme sağlamaları da olası.

        Nitekim bu konuda geçmiş tecrübeleri de ortada...

        Belki de o deneyimi kullanmalarından olsa gerek önceki günkü toplantılarında belirli başlıklar üzerinde uzlaşıyı sağlamışlar.

        Herkesin üzerinde mutabık kalacağı, parlamenter demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olan üç ana başlıktan; yasama, yürütme, yargı erklerinin ayrılmasından yola çıkmışlar...

        Ardından bu üç başlığın altına üç madde daha eklenmiş.

        Öncelikle parlamenter sistemde yasamanın yürütme üzerindeki denetleme yetkisinin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuş.

        İçeriğe girmeden bir başlık halinde ele alınması benimsenmiş.

        Ardından hükümetin kuruluşuna gelinmiş.

        Bu konuda üzerinde uzlaştıkları, "Kuruluşunun kolay, yıkılmasının zor olduğu" bir sistemi getirmek.

        Merhum Cumhurbaşkanı Demirel'in Başbakanlığı döneminde dile getirdiği o meşhur cümlesindeki "Bulun 276'yı (bugün için 300) yıkın!..." durumunu biraz daha zorlaştırmayı hedefliyorlar.

        Ne olabileceği konusunda bir öngörüleri yok.

        Ülke barajının oranı, temsilde adalet yönetimde istikrarın nasıl sağlanacağı konuları da başka bir başlık halinde sıralanmış.

        Ancak üzerinde durulan salt çoğunluk, yani parlamentonun yarısından bir fazlası yerine, üçte iki çoğunlukla hükümetin gensoru yöntemiyle yıkılmasının zorlaştırılması.

        Mevcut uygulanan sistemde de bu geçerli ama sonucu Cumhurbaşkanı ile birlikte TBMM'nin de seçime gitmesini beraberinde getiriyor.

        REKLAM

        Yine parlamentonun yapılanmasında komisyonların görevleri, hükümet üzerindeki denetim yetkisi de ele alınan bir başka başlık olmuş.

        Hükümetin süresi, kuruluş biçimi de ele alınan bir diğer başlık.

        CUMHURBAŞKANI'NIN YETKİLERİ

        Yürütme açısından Cumhurbaşkanı'nın yetkileri de bir başka başlık altında toplanmış.

        Halk seçmeye devam mı etsin, parlamentonun içinden mi çıksın, yoksa partisi ile ilişkisini kesmesi konusunda uzlaşılan seçilecek kişi, tamamen sembolik bir kimliğe mi bürünsün...

        Bu konuda farklı görüşler söz konusu.

        Nitekim daha önce açıkladıkları Anayasa metinlerinde ve çerçevesine ilişkin açıklamalarında bu durum ortaya çıkmıştı.

        Ancak bu durum daha sonra ele alınmak üzere bir başlık halinde bırakılmış.

        Hükümet kuruluşlarında Cumhurbaşkanı'nın etkisi, bakanlar kurulunun belirlenmesinde yetkisinin nasıl olacağı konuları da ayrı bir başlık...

        YARGIYA İLİŞKİN OLANLAR

        Yargı konusunda ise uzlaşının daha kolay olacağı görülüyor.

        Çünkü hepsi yargının bağımsızlığı konusunda hemfikir.

        Ancak konu atamalara gelince daha önce yayınladıkları Anayasa çerçeve belgelerine bakıldığında uzlaşının olma ihtimali zayıf.

        Çünkü orada Cumhurbaşkanı mı yetkili olsun, yoksa yargı kendi içinden seçerek mi çıkarsın tartışması başlıyor.

        Ancak hepsi Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak ikiye ayrılması konusunda uzlaşı sağlamış.

        DEMOKRASİ İÇİN GEREKENLER

        Sonunda bir başlık daha açmışlar.

        Ona da "Demokrasi için yapılması gerekenler" başlığını koymuşlar.

        Aktardıklarına göre bunun içinde kamudaki atamalar, işe almalar ve görevlendirmeler var.

        Bir de EPDK, RTÜK gibi bağımsız kuruluşların durumları var...

        Şurası açık ki Cumhurbaşkanı'nın dünkü konuşmasında dile getirdiği muhalefet ile ortak bir metinde uzlaşının sağlanması pek olası görülmüyor.

        Ancak Anayasa değişikliğinin sistem değişikliği içinde en önemli zemini oluşturacağı da açık ve net ortada duruyor...

        Diğer Yazılar