Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HAFTA sonu yapılacak 6’lı masa liderler zirvesine ev sahipliği yapacak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu iki gündür liderleri dolaşıyor.

        Önceki akşam DEVA Genel Başkanı Ali Babacan’ı dün de sırasıyla DP lideri Gültekin Uysal, akşam saatlerinde de Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu ziyaret etti.

        Bugün de İYİ Parti lideri Akşener ve SP Genel Başkanı Karamollaoğlu’nu ziyaret edecek.

        Partilerin kurmaylarının aktardığına göre DEVA ve DP’deki görüşmeden liderler oldukça memnun ayrılmış.

        Dikkat çeken ise Kılıçdaroğlu’nun DEVA ziyaretinin süresi bugüne kadar yapılan ikili görüşmelerin en uzunu olmuş.

        İki lider 3 saat 25 dakikayı akşam yemeği de dahil baş başa geçirmiş.

        Kurmayları da bir başka salonda bu süreyi aralarında sohbet ederek geçirmiş.

        BİZİMLE AYNI BAKIYOR

        Kurmayları şaşırtan asıl gelişme ise geç saatte tamamlanan görüşme sonrasında ortaya çıkmış.

        Kılıçdaroğlu ve Babacan oldukça samimi bir şekilde salondan çıkmış.

        Kılıçdaroğlu, CHP’den Muharrem Erkek ve DEVA’dan İdris Şahin ile Mustafa Yeneroğlu’nu karşısında görünce gülerek şunları söylemiş:

        “Biz aramızda hallettik, size bir iş bırakmadık. İçerde her şeyi kararlaştırdık…”

        Babacan dün il başkanları ile yaptığı toplantı sonrası da görüşmeye ilişkin kurmaylarına bilgi aktarırken görüşmeden memnun kaldığını, “Kılıçdaroğlu’nun tamamen kendileri gibi düşündüğünü, meselelere kendileri gibi baktığını” söylemiş.

        Bundan duyduğu memnuniyeti de birkaç kez aktarmış, arada herhangi bir farklı bakışın ve kararlılığın olmadığını da kayda geçirmiş.

        Bunların hangi konular olduğunu sorduğumda iki taraftan verilen yanıt da farklı değildi.

        Aktardıklarına göre, toplumun 6’lı masadan bundan böyle icraata yönelik bir şeyler beklediği konusunda uzlaşmışlar.

        Neyi, nasıl ve hangi sürede yapacaklarına ilişkin bir yol haritasının çıkarılması gerektiği konusunda hemfikir olmuşlar.

        Burada da kalmayıp, sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin sürecin de aynı plan içinde topluma sunulması gerektiği konusunda ortak görüşe varmışlar.

        CHP’NİN İTİRAZI YOK

        Görünen o ki Babacan’ın bir süre önce parti liderlerini ziyaret ederek aktardığı yol haritasına ilişkin CHP’nin bir itirazı yok, hatta bunun daha da zenginleştiren öneriler gelmiş.

        Buna göre parlamenter sisteme geçiş için seçim sonrası ilk 6 ay içinde bir Anayasa hazırlanacak, bunun uygulaması üç ay içinde yerine getirilecek ve Cumhurbaşkanı yardımcılarının sorumluluk alanları ve görev tanımları bugünden yapılacak şeklindeydi.

        Sürecin ardı sıra gelen seçimlere mahkum edilmeyip, seçim sonrası da birlikteliğin devamını sağlayıp 4 yıllık dönemin bir arada götürülmesini hedefleyen düşünce de aynı planda öngörülüyordu.

        DP’deki toplantıda da benzer bir süreç yaşanmış.

        DP lideri Gültekin Uysal’ın, Kılıçdaroğlu’nu uğurlarken memnuniyetinin dışarı da yansıdığına vurgu yapıldı.

        Anlaşılan o ki masanın üç partisi arasında şu aşamada bir sorun görünmüyor.

        Bütün bunlara rağmen geçmişte yaşanan gerilimlerden sonra ilk kez bir araya gelecek liderlerin, gelecekte nasıl bir yol izleyeceği ise Pazar günü yapılacak zirveden sonraki tutum ve açıklamalarında görülecek.

        Kararsız seçmen yok…

        Kararsız seçmen yok…
        0:00 / 0:00

        BİR süredir aynı söylem etrafında dönülüyor.

        Buna neden de her seçim olduğu gibi anket şirketleri.

        Türkiye’de bir kararsız seçmen olduğuna yönelik iddia ortaya atıp, yanılmaları halinde işi kararsız seçmene bağlamanın kolaycılığına yöneliyorlar.

        Şunu baştan belirteyim, Türkiye’de siyasal olarak kararsız bir seçmen varsa madalya vermek gerekir.

        Bu denli politik ve kutuplaşmış bir ortamda kararsız kalabilmek hiçbir babayiğidin harcı da değil.

        Eğer ortada bir kararsızlık söz konusuysa bu ancak suskunluk sarmalı içinde kalmış, yanıt vermesi halinde başına bir şey geleceğinden çekinen veya ileride durum değişirse sorunla karşılaşacağı hesabı yapandır.

        Yoksa iki kutuplu bir siyasetin içinde kararsız kalmak babayiğitlik ister…

        Büyük olasılık açılan telefon veya anket için gidilen seçmen yanıt vermediği için onu kararsız seçmen yerine koyuyor.

        Anketörün yanıt almaktaki yetisizliğini kararsıza bağlıyor.

        GEÇMİŞİN VERİLERİ DE AYNI

        Ayrıca kararsız seçmene ilişkin verileri de ilginç…

        Deniliyor ki Türkiye’deki kararsız seçmen oranı %15-18 seviyesinde…

        Peki, söyler misiniz geçmiş seçimlerde sandığa gidip oy vermeyen seçmen oranı ne?

        Dileyen YSK’nın seçim arşivine girip bakabilir; rakamlar herkese açık duruyor.

        DEMOKRASİ TUTKUSU

        Çok partili hayata geçilen 1950 seçiminden bugüne konulan sandıklarda en yüksek katılım %93,38 ile 1987 seçimlerinde olmuş…

        Sonrasında veya öncesinde bu denli yüksek katılım sağlanan sandık yok.

        İkincisi ise 1983 seçimleri; %92,36...

        Yani biri darbenin hemen ardından, diğeri de siyasi yasakların kaldırılmasının arkasından gelen iki seçim…

        Her ikisinde de vatandaş demokratik hayata geçiş konusundaki kararlılığını en yüksek oranda sergilemiş.

        EN DÜŞÜK KATILIM

        En düşük katılım ise 1965-1977 arasında yapılan ikisi darbe öncesi, ikisi de darbe sonrasını kapsayan 4 seçim…

        Bu dönemde yapılan seçimlerin en düşüğü %64,34, en yükseği ise %72,41 olmuş.

        Bu dönemlerin siyasal özgürlük ve demokrasi açısından ne denli zor, güvensiz olduğunu söylemeye de gerek yok.

        Geçmişi bir kenara bırakıp son yıllara gelirsem…

        Özellikle son 10 yılda yapılan seçimlere…

        En yüksek katılım 2018 seçiminde %86,24 ile olmuş.

        Kasım 2015 seçimine katılım %85,23 iken, Haziran 2015 katılımı %83,92…

        Onun öncesindeki 2011 seçimine katılım ise %83,16…

        Bir öncesi 2008 sandığına gidiş oranı da %84,25…

        ALIŞKANLIK HALİNE GETİRENLER

        Yani seçmenin genelde %15-16’sı sandığa gitmemeyi alışkanlık haline getirmiş.

        Şimdi söyler misiniz kararsız dediğiniz kimler?

        Ayrıca yıllarca sandığa gitmemeyi alışkanlık haline getirenleri anket yaparken bulmak zor olsa gerek?

        Zaten başta da belirttiğim gibi politikanın bu denli kutuplaşan zemininde kalmak istese de kalamaz.

        Geldiydi, vazgeçip döndüydü, sözleri ise anket şirketlerinin ortamı heyecanlandırmasından ibaret kamuoyu algısıdır.

        İnanana…

        Diğer Yazılar