Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SEÇİMİN zamanından önce yapılması konusunda AK Parti’de bir kararsızlık kalmadı.

        Benzer tutum MHP’de de söz konusu…

        Kararın kimin tarafından alınacağına yönelik tartışma da kendi içinde tüketilmiş; olursa Meclis’ten eğer muhalefet yanaşmaz ise de Cumhurbaşkanı kararı ile seçimin öne alınması söz konusu olacak.

        Seçim tarihi ile ilgili açık veriler de AK Parti içinden gelmeye başladı.

        Nitekim AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, iki maddelik Anayasa değişikliğini Şubat sonuna doğru TBMM’den geçirmeyi hedeflediklerini açıklamıştı.

        Açıklamasının nedeni olarak ileri sürülen iddia ise Anayasa Değişikliklerinin Halk Oyuna Sunulmasına İlişkin Kanun’un, “Referanduma sunulması halinde 60’ıncı günün sonundaki Pazar günü sandığın kurulmasını zorunlu kılan” madde.

        Yani Şubat sonunda geçer ve referandum ile sonuçlanırsa, Nisan sonunda sandığın kurulması gerekiyor.

        Zengin bununla da kalmadı önceki gün verdiği demeçte de benzer şekilde seçimin öne alınabileceğinin işaretini şu cümle ile verdi:

        “Seçim Nisan’dan sonra olacak. Mayıs'ta olursa buna erken seçim denmez. Birkaç hafta öne gelebilir. Seçim öne gelirse de birkaç hafta öne gelebilir.”

        SEÇİM TAKVİMİ’NİN BAŞLANGIÇ TARİHİ

        AK Parti’nin konuyla ilgili etkin isimlerinden biri ile dün sohbet ederken 14 Mayıs konusunda beklentinin yüksek olduğunu belirtti ve ikinci turu da düşünerek ilk sandığı 30 Nisan olarak da planladıklarını belirtip ekledi:

        “Her ikisine göre tüm hazırlıklarımız tamamlandı. Yüksek Seçim Kurulu da bu konuda hazır. Eğer 30 Nisan olursa, ki planımız o yönde seçim takvimini 6 Mart’ta başlatırız; 55 günde tamamlanır. Eğer 14 Mayıs’ta ilk turu planlarsak da 20 Mart tarihi seçimin başlangıcı olur; bu durumda da 56 günde seçime gidilir…”

        Seçim için 60 günlük süre öngörülmüş olsa da bunu kısaltma yetkisi Milletvekili Seçimi Kanunu (Mad:9) gereği YSK’nın elinde; geçmişte 45 ve 52 günde de seçime gidildiği oldu.

        Dolayısıyla 30 Nisan’da yapılması durumunda seçime en fazla 4 ay, Mayıs’ta olması durumunda da 4,5 ay bulunuyor; zaten herkes de hesabını buna göre yapıyor.

        Evdeki yabancıya da oy kullanma hakkı…

        Evdeki yabancıya da oy kullanma hakkı…
        0:00 / 0:00

        SEÇİM tarihi konusunda fikir birliği oluşmasına karşın, sandıkta uygulanacak kurallara ilişkin tartışma bitmeyecek gibi görünüyor.

        YSK’nın önceki günkü toplantısında da ele alınan 500 bine yakın adresi bilinmeyen, daha önce gösterdiği adresinde de başkaları oturan kişilerin durumu da bunlardan biri…

        Adres kayıt sistemi içinde olmayan bu kişilere ilişkin olarak yakın geçmişte CHP lideri Kılıçdaroğlu açıklama yapmış ve bir an önce bunların tespit edilmesi gerektiğine işaret etmişti.

        Kayıt dışı gibi görünen bu kişiler üzerinden sahte oy kullanımının söz konusu olabileceğine de vurgu yapmış ve YSK Başkanı Muharrem Akkaya ile aralarında tartışma çıkmasına yol açmıştı.

        Sorunun temelinde ise Adrese Kayıt Sistemi içinde olmasına karşın, kayıtlı adresinde yer almayan isimler bulunuyor.

        Bunlar ağırlıklı olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık numarası olmakla birlikte, seçmen kaydı hiç bulunmayan 30 bin civarındaki “yerli haymatlos” ile seçim dönemindeki adresinden ayrılmasına karşın, taşındığı adrese kaydını aldırmayanların da arasında bulunduğu kişiler…

        YSK’nın kayıtlarına göre geçmişte 900 bin ile ifade edilen bu kişilerin sayısı, son çalışma ile 500 bin civarına kadar inmiş.

        YASASI DA ÇIKTI

        AK Parti, Mart ayında bu kişilere dönük getirdiği teklif ile Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun’da düzenleme yaptı ve “Kütük düzenlemesi nedeniyle seçmen hiçbir şekilde oy kullanma hakkından yoksun bırakılamaz” hükmünü getirdi.

        Kanun ile adres kayıt sisteminde bulunan en son geçerli adres kayıt bilgileri kapsamında seçmen kütüğüne kaydedileceği hükmüne de yer verildi.

        Dolayısıyla kayıtlı adresinde başkası oturuyor olsa da bu kişiler o adreste oy kullanabilecek.

        YSK’daki toplantıda bunun nasıl gerçekleşeceği üzerinde durulmuş…

        AK Parti milletvekili ve YSK temsilcisi Recep Özel, “Amacımız herkesin oy kullanması, bunun adres yerine muhtarlık kaydı olarak da yapılması tartışılıyor” dedi.

        Bunun oluşan Komisyon aracılığıyla belirleneceğini belirtti.

        CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu ise düzenlemeye karşı olmadıklarını anımsattı.

        Gerçek kişilerin oy kullanmasını sağlamak hedefimiz” dedi ve ekledi:

        “Ancak bu kişilerin muhtar bölgesine kaydı yeterli olmaz. Bir sandık beyanı ve adrese dayalı olmalı. Yoksa her önüne gelenin muhtar bölgesine kayıt yaptırması yeterli olamaz.”

        YSK’daki sorun bununla da bitmiyor, bir Başkan, Başkan Yardımcısı ve üyelerine ilişkin sorun var…

        YSK'da Başkan ve 4 üyenin durumu

        YSK'da Başkan ve 4 üyenin durumu
        0:00 / 0:00

        TAM seçime giderken, bir önceki sandıkta da yaşanan sorun tekrar nüksetti…

        Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimi öncesi de YSK Başkanı ile bazı üyelerinin süresi dolmuş, uzatılmasına son dakika karar verilmişti.

        Buna yol açan neden de YSK Kanunu gereği 3 yılda bir 5 üyenin, diğer üç yılda da 6 üyenin değişimini zorunlu kılan maddesi…

        İstanbul seçiminin ertelenmesine onay verenlerin de arasında bulunduğu, Başkan dahil 6 üyenin Ocak 2019’da dolan süresinin 2020 yılına, 2020’de dolanların ise Ocak 2023’e kadar uzatılmasını öngören düzenleme, torba yasanın içine konulan bir madde ile gerçekleşti.

        BAŞKAN’IN DA SÜRESİ DOLDU

        YSK’da 2016’dan beri görev yapan, Başkan Muharrem Akkaya, Başkan Yardımcısı Erhan Çiftçi ile Cengiz Topraktaş, Kürşat Hamurcu ve Yunus Aykın’ın da arasında bulunduğu üyelerin süresi bu kapsamda gelecek ay dolacak.

        AK Parti YSK ile ilgili iki alternatif üzerinde duruyor.

        İlki daha önce de süreleri uzatılan Başkan ve üyelere bir yıl daha verilmesi…

        İKİ YÖNTEM VAR…

        Diğeri ise yenilerin seçilip, seçimin yönetiminin 5 yeni üyenin da dahil olması ile gerçekleştirilmesi.

        Bu durumda yeni YSK Başkanı Yargıtay’dan, yardımcısı ise Danıştay’dan gelen üyeler arasından seçilecek.

        İddia o ki “Yargıtay’da seçmen sayısından çok aday adayı var” Danıştay’da ise bir üyenin Başkan Yardımcılığı için adı geçiyor.

        YSK’da görevi süren üyeler arasında da Yargıtay ve Danıştay’dan gelenler bulunuyor.

        CHP'nin aday kararı

        CHP'nin aday kararı
        0:00 / 0:00

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili mahkeme kararına karşı duruşunu dün daha da netleştirdi.

        Hemen öncesinde de zaten Hukuk Politikaları Başkan Vekili Mehmet Uçum, Habertürk için kaleme aldığı yazıda ortaya koymuş, mahkemenin İmamoğlu hakkındaki kararına karşı Külliye'nin bakışını şu cümle ile ortaya koymuştu:

        “Bu suç kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı işlenmiştir. Kamu suçudur.”

        Bunun ifade özgürlüğü kapsamında ele alınmaması gerektiğinin de altını çizdi.

        ERDOĞAN’IN KARARA BAKIŞI

        İmamoğlu’nun bu sözlerini YSK üyelerine karşı söylemeyip İçişleri Bakanı’nı hedef aldığına ilişkin ifadelerini ve görevinden alınan mahkeme hakiminin durumuna ise girmedi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da dün Mardin’de konuya bakışını, “Konu bir şahsın hakimlere hakaret ettiği iddiasıyla aldığı cezadan ibaret. Ortada ne bir fikir kavgası ne hizmet kavgası mevcut” diyerek konunun kendileriyle ilgili olmadığını söyledi.

        Eğer bir hata varsa bunun İstinaf veya Yargıtay aşamasında düzeltileceğine inandığını da söyledi.

        Yakın geçmişte AK Parti Sözcüsü Çelik ve Grup Başkanvekili Turan aracılığıyla da dile getirilen benzer sürece nokta koydu…

        Anlaşılan o ki İmamoğlu’nun tepesinde Demokles’in kılıcı sallanmaya devam edecek.

        Yargı süreçlerinin ne kadar kısa veya uzun zamanda tamamlanacağını öngörmek olası değil.

        Ancak yukarıda da bahsettiğim gibi Nisan sonu veya 14 Mayıs’ta seçim olursa bu kadar kısa vadede tamamlanması olanağı da görünmüyor.

        CHP KARARLI

        Buna karşın CHP’deki tutum çok net…

        CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun da mahkeme kararı sonrası da kayda geçirdiği gibi belediye başkanlarının adaylığına sıcak bakılmıyor.

        “İstanbul ve Ankara Belediye Meclislerine hakim olan ağırlık da dikkate alınarak, aday olmak için ayrılmaları halinde Başkanların yerine AK Partili birinin geleceği için” buna fırsat tanınmak istenmiyor…

        CHP yönetimi de mahkeme kararı sonrası durum değerlendirmesi yapmış, vardıkları karar şu yönde:

        - Aday sadece 6’lı Masa’da değil, öncesinde CHP’nin Parti Meclisi ve Meclis’inde belirlenecek, karar buradan çıkacak.

        - Adayımız belli Kemal Kılıçdaroğlu, bundan da vazgeçmemiz pek olası görünmüyor.

        - Mahkeme kararı sonrası Cumhurbaşkanı seçimini riske atamayız.

        - Bir başka partinin CHP kurullarının alacağı karara müdahalesine de sıcak bakmayız.

        Bunu söyleyenler CHP’nin farklı bakış açısına da sahip olan etkin üç ismi…

        CHP LİDERİ NE ZAMAN DUYDU

        CHP'li yöneticilere İmamoğlu'nun mahkumiyet kararı ile ilgili bilgiden CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ne zaman bilgi sahibi olduğunu da sordum.

        Verdikleri yanıt ilginçti.

        "Biraz geç haberdar olduk..."

        Bu aşamada İYİ Parti lideri Akşener'in İstanbul'a giderken diğer liderlere de telefonla ulaşıp bilgi aktardığı, uçakta olduğu için CHP lideri Kılıçdaroğlu'na ulaşamadığı bilgisi vardı; bu konuyu da kapsayan şekliyle şu veriyi aktardılar:

        "İmamoğlu’nun 'Saraçhane’ye davet' paylaşımı, 14 Aralık günü saat 13.47’de yapıldı. Sayın Akşener de bu paylaşımı alıntı yaparak saat 14.29’da 'Ankara’dan yola çıktım' mesajını paylaştı. Sayın Kılıçdaroğlu’nun içinde bulunduğu THY uçağı ise, Türkiye saati ile 11.29’da Berlin Havalimanına indi. Özetle, Saylın İmamoğlu'nun davetinden 2 saat 18 dakika önce, heyette bulunan herkesin telefonu açıktı."

        Şu kadarını söyleyeyim CHP Genel Merkezi kol kırılır, yen içinde kalır veya kan kusup, kızılcık şerbeti içtim modunda meseleyi dışarı taşımaktan uzak duruyor ama benden söylemesi oldukça buruk...

        Mazbatasını alana kimse dokunamaz...

        Mazbatasını alana kimse dokunamaz...
        0:00 / 0:00

        BELEDİYE Başkanlarında olduğu gibi, mazbatasını alan bir Cumhurbaşkanı’nın göreve başlaması engellenebilir mi?

        Soruyu yöneltmemin nedeni Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muharrem Akkaya’nın sevgili arkadaşım Kübra Par’a verdiği demecindeki sözlerinden kaynaklı.

        Başkan Akkaya 2016’dan beri YSK’da görev yapan tecrübeli bir isim, büyük olasılık ifade edişinden kaynaklı bir sorun var…

        Çünkü Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığı vardır, mazbatasını aldığı andan itibaren de bu dokunulmazlık zırhına bürünür.

        Oysa belediye başkanlarının böyle bir zırhı yoktur, onların elinden mazbatası geri alınabilir.

        Dolayısıyla seçilip mazbatasını alan bir Cumhurbaşkanı’na bırakın mahkemeyi, vatana ihanet dışında Yüce Divan dahi dokunamaz.

        Bunun nedeni de Anayasa ile Cumhurbaşkanı Seçimi (CSK) ve Milletvekili Seçimi kanunları…

        İŞTE NEDENLERİ

        Tek tek anlatırsam…

        1- Anayasa ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’na göre Cumhurbaşkanı adayı olmak için milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak gerekir.

        2- Milletvekili seçilme yeterliliği için de kısıtlı, askerlikle ilişiğinin olmaması, kamu hizmetinden yasaklı bulunmaması, taksirli suçlar hariç, toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezası, basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biri gibi suçlardan mahkum olmamış olmak gerekir.

        3- Başkan’ın da verdiği örnekteki gibi bu suçlardan birinden mahkum oldu ve bir yıldan fazla hüküm aldı. Bunun için İstinaf da yetmez, Yargıtay tarafından kararın onanması gerekir. Böyle bir durumda zaten aday dahi olamaz. Var sayılım ki seçim takvim başladıktan sonra hüküm aldı. Bu kişi seçildiyse hüküm almış olması nedeniyle YSK zaten mazbatasını vermez. Seçim var olan adaylarla ikinci tura kalır. CSK’nun 4. Maddesi bu konuda açıktır, adaylardan birinin “herhangi bir nedenle seçime katılamaması halinde ikinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle” seçim yapılır.

        4- Yine var sayalım ki seçim iki adayla yapılıyordu ve geriye bir aday kaldı. Bu durumda yine CSK 4’üncü maddesinin 3’üncü bendi çalışır, seçim “referandum şeklinde yapılır, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan (tek aday) Cumhurbaşkanı seçilir…”

        5- Seçime katılıp seçilen ve mazbatasını eline alan bir adayın diyelim ki bir gün sonra davası görülecek. Böyle bir durum olamaz, mahkeme karar veremez. Aynen milletvekillerinde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı dokunulmazlık zırhına büründüğü için mahkeme davayı dondurur. Hiçbir mahkeme de hüküm verip, belediye başkanlarında olduğu gibi mazbatasının geri alamaz. Çünkü belediye başkanlarının dokunulmazlık zırhı yoktur, Cumhurbaşkanı’nın vardır. Cumhurbaşkanı hakkında bir suç isnadında bulunulması dahi TBMM’nin üçte ikisinin, yani 400 milletvekilinin onayı ve Yüce Divan’da yargılanması suretiyle olabilir. Ne zaman ki Cumhurbaşkanlığı görev süresi biter, donmuş yargı süreci yeniden işler.

        6- Bütün bunlardan dolayı mazbatasını almış bir Cumhurbaşkanı’na kimse dokunamaz…

        Diğer Yazılar