Ayrılan iki lideri buluşturan zemin
ANKARA’da dün muhalefet cephesinde yaşananların en kısa özeti neydi derseniz dört kelimeyle özetlerim:
“Soğuk savaş dönemi yöntemleri…”
Üstelik bunun da daha dört gün öncesine kadar birlikte hareket eden partiler arasında olması ise siyasetin paradoksunun dibi…
Özellikle CHP’nin çağrısı üzerine gelen muhalefetteki 11 büyükşehir belediye başkanının Hatay hariç Ankara’da bulundukları süreçte yaşananlar ise soğuk savaş dönemini aratır nitelikteydi.
Hemen belirteyim, 10’u birden olmasa da ikisinin İYİ Parti lideri Akşener’i ziyareti önceden planlıydı.
Hatta bu konu 10 başkanın CHP lideri Kılıçdaroğlu ile buluşması sırasında da gündeme geldi.
Kılıçdaroğlu’nun her ikisine gidip görüşmelerinde bir sakınca görmediğini söylediği, ancak İYİ Parti Genel Merkezinde olmamasına dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyardığı bilgisi aktarıldı.
Belediye başkanlarının da Kılıçdaroğlu’nu desteklediği ve yanında oldukları da bir bildiri ve fotoğrafla duyuruldu.
Bu bilgelerin kulislere yansıdığı sırada ilginç bir şekilde “10 belediye başkanı birden Akşener’e gidiyor” haberi yayıldı.
Çıktığı kaynak da aslında dikkat çekiciydi…
BİZ YEMEKTEYİZ BİR YERE GİTMİYORUZ…
Tam bu haberlerin yayıldığı sırada, 10 büyükşehir belediye başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Ankara klasiği olarak arkadaşlarını götürdüğü, Başkent’in en iyi ve köklü restoranlarından biri olan Çiçek’te yemekteydiler.
İçlerinden birinin telefondaki şu sözleri de hayretini sergilemeye yeterliydi:
“İnanın burada yemek yiyoruz, gitme gibi de bir niyetimiz yok… Ama Mansur (Yavaş) ve Ekrem (İmamoğlu) Bey gidebilir; o da Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey'in adaylığı şartıyla…”
Bu gelişmeler yaşanırken ve iki belediye başkanının ziyaretine odaklanmışken, CHP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada iki belediye başkanının Kılıçdaroğlu adıyla Akşener’e gitmeye hazır oldukları yazılı bir şekilde duyuruldu.
İYİ Parti’den atak gecikmedi, belediye başkanlarının görüşmesinin önünü kesen bir şekilde randevu talebinin olmadığı bildirildi.
Bu arada ekranlardan yayılan bilgiler, karşılıklı yalanlamalar, içeriğinde ortaya çıkmamış bir tek bilgi kalmamışken, krize yol açan Zirve’den aktarılan dezenformatif bilgiler kırıla gitti…
CHP bu süreçte açıklama yapmama yönünde kurmaylarını uyarıp, bunda da başarılı olurken, açıklamalarını yazılı götürme yöntemini tercih etti.
Böylece bütün süreci yazılı kayıt altına alma yoluna gitti.
İYİ Parti ise Genel Başkan Yardımcısı, Sözcü ve Grup yöneticileri aracılığıyla açıklamalarını sözlü gerçekleştirdi.
Kısa, gelişmelere göre tutum alan proaktif bir sürece tanıklık edildi.
BAŞKANLARA UYARI…
Buradan bakınca daha düne kadar birlikte yürüyen iki parti arasında kıran kırana bir sürecin başlayacağı ileri sürülebilir.
Ancak şunu belirteyim ki her iki lider de süreci hassas götürme kararlılığında…
En azından bugünden her şeyin yerle yeksan olmasını istemediklerine yönelik önemli veriler vardı.
İlki CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan geldi.
Aktarıldığına göre Belediye Başkanları ile toplantısı sırasında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, İYİ Parti’nin de desteği ile seçildiklerini anımsatarak, belediyelerde İYİ Parti’den gelen belediye yöneticilerine karşı olumsuz bir tutum içinde olunmaması gerektiğini belirtmiş.
Kılıçdaroğlu da bunu destekleyerek, “Sanki bunların hiçbiri yaşanmamış gibi devam etmenizi rica ediyorum…” talimatını vermiş…
Yayınladığı ilk mesajda da “Halil İbrahim sofrasından söz ettiğine” dikkat çekerek, bu konuda hassas davranmalarını ve ilişkilerin eskisi gibi devamını sağlamalarını istemiş…
Toplantıda bir ara formül üretilip, Akşener’in masaya getirilmesinin yolu da aranmış.
Kılıçdaroğlu, diğer parti liderlerinin Akşener’in Masa’dan ayrılma kararını açıkladığı sözlerine yönelik tepkilerini aktarmış ve “Masa orada duruyor… Liderlerin ve benim kararımda bir değişiklik ve yeni bir formül olamaz” yönünde sözler söylemiş.
Ancak belediyelerde görevli İYİ Partililere yönelik de başkanlardan daha hassas ve korumacı tutum sergilemeleri istediğini yinelemiş.
AKŞENER’İN TALEBİ
Bütün bunlar olurken İYİ Parti cephesinde, Masa’yı terk eden görüntüsü verilmesinden çıkılması için yoğun bir demeç trafiği yaşandı.
Masa’ya dönüş yolunun açık olduğu, başlangıca dönüp tekrar yola devam edilmesi talebine kadar beklentiler sıralandı.
Yaşananları, “Seçimi kaybetmeyi önleme hamlesi” olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı ancak bu açıklamalar karşıda bir yankı uyandırmayınca da devam edilmemesine karar verildi.
Bu kapsamda 6 Mart pazartesi günü yapılacak Zirveye katılmama kararı da alındı.
Bunlar olurken ilginç bir durum yaşandı, İYİ Parti lideri Akşener de belediye başkanları ve partisinin Başkanlık Divanı üyeleri ile yaptığı toplantıda Kılıçdaroğlu’na benzer tutumla CHP ve diğer partilerin belediye çalışanlarına karşı tutumlarında çok daha hassas ve koruyucu olmalarını istemiş.
“Belediye Meclis üyeleri arkadaşlarımdan özellikle rica ediyorum, sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etsinler. Herhangi bir olumsuz tavır alınmasın. İttifak belediyesi, CHP’li belediye gibi tavır alınırsa yanlış olur. Oradan bir tepki gelirse de siz sakinlikle çözmeye gayret edin. Bunun bir örneği de zaten İstanbul’da yaşandı. Bakın karşılıklı konuşarak bir yol bulundu, bunu devam ettirin…”
Bir milletvekilinin Cumhurbaşkanlığı seçiminde çoklu aday yöntemi denenerek, milletvekili seçiminde ittifakın devamını öngören talebine de Akşener sert dille, "Beni kurguladıkları Masa'dan attılar, yeniden dönmemin imkanı yok arkadaşım" tepkisini göstermiş.
Anlaşılan o ki önceki günkü GİK toplantısında da dile getirdiği gibi Akşener, geçmişte vermiş olduğu Cumhurbaşkanı adayı olmayacağına yönelik sözünü resetleyip, İYİ Parti'nin adayı olacak...
DÖNÜŞÜ KAPATMADI MI?
Toplantı sonrası belediyelere ilişkin Akşener'in sözlerinin ne anlama geldiğini sorduğumda, İYİ Parti kurmaylarından biri Ankara'da yaşanan gelişmeden örnek vererek söze girdi.
CHP'den seçilmesine karşın, Büyükşehir Meclisi'ne İYİ Parti üyesi gibi devam eden bir üyenin ayrılmasına ilişkin sorunun da yapılan görüşmeler ile suhulete kavuşturulduğuna vurgu yapıp ekledi:
“Seçim süreci sadece bu gelmekte olan sandıkla bitmiyor, 8 ay sonra da yerel seçim geliyor. O nedenle suhuletle beklemek her zaman fayda getirir…”
Haksız da değil; zaten siyaset de toplumda var olan çatışmaları nezaketle uzlaştırma sanatıdır…
Bu da gösteriyor ki belediye aslında iki parti içinde önemli bir buluşma zemini olmayı sürdürüyor.
Kopmayı durdurmak için Belediye Başkanları devreye girerken, ilişkiyi sürdürmenin zemini olarak da belediyeler tercih ediliyor; masa sonrası iki parti arasında uzlaşmanın yeni zemini haline dönüşmüş bulunuyor.
Eğer bunu başaramazsanız sonuçta seçmen size ağır bedel ödetir.
Bu süreci kendi cephesinden iyi anlatan da kazançlı çıkar…
Gördüğüm kadarıyla dün Zirve sonrası yayınlanan bildiriden, karşılıklı olarak yapılan açıklamalara kadar sözlü veya yazılı bütün açıklamalar da buna dayanıyordu.
Son tahlilde ortada bir gerçek var ki Masa en büyük güçlerinden birini kaybetmiş olarak yoluna devam ederken, yarın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı açıklanacak.
Sonrası malum; sandık kararını verecek…