Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ASKERİ İdadi'ye (Lise) 1896'da kaydolmuş. Demek ki henüz 15 yaşında...

        Üç yıl okuduğuna göre, aşkı yaşadığı dönem 15-18 arası.

        Manastır'da hep bu aşktan söz edildi.

        Makedonya-Ankara Gazeteciler cemiyetlerinin ortaklaşa düzenlediği konferansta da katılımcılardan biri konuşmasını bu aşka ayırdı.

        Makedonya'nın Manastır (Bitola) ilindekiler aşkı ve gerisinde kalan mektubu kabullendiğine; Makedonya'daki Türkiye Askeri Ataşeliği de mektubu İdadi'deki anı odasının duvarına astığına göre bu aşk yaşanmıştır.

        Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı kadar gerçektir.

        MANASTIR'IN AŞKI

        Anlatıldığına göre aşkları, Eleni'nin balkonlarında otururken göz göze gelmeleriyle başlamış.

        Mustafa Kemal Atatürk, uzun süre sonra Eleni'nin evine aileyi tanıyan bir arkadaşı aracılığıyla girmeyi başarmış.

        Ondada kızı kaçırmaya kalkışmış.

        Zaten İdadi'den iki kaçışının biri Eleni, diğeri ise Balkan Savaşı dolayısıyla vatan için çarpışmak uğruna olmuş.

        Bir iddiaya göre Eleni'nin babası, bir diğerine göre de Zübeyde Hanım bu birlikteliğe izin vermemiş.

        Hikâye üzerine kurulu söylenti çok...

        Gerçek ise Manastırlıların İdadi'ye çıkan Sirok Sokak'taki o tarihi evin balkonundaki Eleni'nin aşkını hâlâ yaşıyor olması.

        İŞTE O MEKTUP

        İşte Eleni'den Mustafa Kemal Atatürk'e yazılmış, Senarist Aneta Şiyakova tarafından filmi yapılmış, tiyatroya konu olmuş o aşk ve geriye kalan mektubu:

        "Kemal Atatürk'e,

        Bir zamanlar bir yerde...

        Çok seneler geçti, ben hâlâ her gün senden haber bekliyorum.

        Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla.

        Kâğıttaki gözyaşlarımı göreceksin.

        Yıllar geçiyor. Buralarda seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor.

        Bir şeyler oluyor.

        Bu satırları okurken başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt ve ona sor:

        'Manastırlı Eleni Karinte adında birinin, bir günlük tanıdığı ve âşık olduğu adama bütün ömrünü harcamış olduğuna inanıyor mu?'

        Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme.

        Senin kadar mutlu olmasını diliyorum.

        Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum.

        Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum...

        Babam vefat etti.

        Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi.

        Ağlıyordum. Biliyordum, tüm kilitleri ve hapisleri boşunaydı.

        Beni evlendirecek adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi.

        Ben kendisine, 'Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum' dedim.

        Bir daha da görmedim.

        Babam beni hiçbir zaman affetmedi, ben de kendisini.

        Ölmeden birkaç gün önce yanına çağırdığında, 'Eleni, biliyorum yanlış yaptım, hiçbir zaman iyi bir baba olamadım' dedi.

        'Affetmeni istemiyorum, sen de isteme benden, Allah ikimizi affetsin. Senin için en iyisini isterken en kötüsünü yaptım' dedi.

        Babam kötü bir adam değildi.

        O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim.

        Bütün hayatım bir gün içinde.

        Ebediyen seni seven ve seni bekleyen Eleni Karinte'n..."

        NOT: Kısa bir dinlence; haftaya aynı gün buluşmak üzere nice bayramlara...

        Diğer Yazılar