Yazık olacak Hakkâri'ye!
Onca hırgürün içinde, darbeydi, azgınlaşan terördü, ölen çocuklardı, üzerimize gelen dünyaydı; bir yandan dünyaya dert anlatırken, bir yandan FETÖ’cülerle uğraşırken, bir yandan darbecilerin açtığı yaralara merhem sürerken, herkes biraz yaralı, herkes biraz kızgın, herkes biraz öfkeli, herkes biraz şaşkınken, bütün bu olup bitenlerin içinde bir de “Hakkâri meselemiz” oldu bizim.
Belki de siz bu yazıyı okuyanların büyük bir kısmınızın böyle bir meselesi yoktur, ama benim var.
Evet onca karışıklığın içinde benim şahsen bir Hakkâri meselem var.
O da geçen cuma günü Meclis komisyonlarından geçerek genel kurula gelen Hakkâri’nin il statüsünden çıkarılıp Çölemerik adıyla ilçe yapılarak Yüksekova’ya bağlanmasını düzenleyen yasa tasarısıdır.
Muhtemelen Meclis tasarıyı bugün görüşecek.
İnşallah AK Parti Grubu bu süre içinde tekrar düşünmüş, bugün bu tasarıyı “torba kanun”un içinden çıkarmaya karar vermiştir veya bugün böyle bir karar verir.
Yoksa büyük bir yanlış yapılmış olur bana göre.
Neden böyle düşündüğümü açıklamaya çalışayım yerim elverdiğince.
***
Yazarlık hayatım boyunca ne yazdıysam içinden Hakkâri geçti. Hayatım orada başladı. Taşın sert olduğunu orada anladım, sonra ayrıldım oradan ama şairin dediği gibi hep “arkamdan geldi şehir”.
Yarım asırlık ömrümün her noktasında geriye döndüğümde arkamda şehrimi buldum.
Hayatımın sadece 20 yılını orada geçirdiğim halde orası hep evim oldu benim.
Şimdi şehir unvanı elinden alınırsa çok yazık olacak.
***
Çünkü Hakkâri, Türkiye’deki bütün vilayetlerin içinde dışarıya göç verip göç almayan tek şehirdir. O şehirde barınamayan hep rızkını dışarıda aramış ama rızkını Hakkâri’de aramak üzere dışarıdan buraya çok az insan gelmiş. Durum böyle olunca da, yüzyıllardan beri belli bir gelenek üzerinde gelmiş olan “şehir kültürü” burada canlı kalmış. 70’li yılların başına kadar bu şehirde otel ve lokantalar yoktu. Dışarıdan gelen misafirler ahalinin evinde yer içer, yatardı.
O yüzden şehir statüsü elinden alınırsa her şeyden önce bu ülkede çok az şehirde kalmış olan o “kadim şehir kültürü” yok olup gidecek. Bu da bizi kültürel olarak biraz daha yoksullaştıracak. İkincisi, Hakkâri çok eski bir şehirdir. Birkaç yıl önce bu şehrin kale civarında bulunan birtakım mezar taşları -ki arkeologlar onlara
Hakkâri Stelleri diyor- bu şehirde milattan binlerce yıl öncesinde buralarda bir hayatın varlığını gösteriyor. Şehir hakkı elinden alınırsa bir tarih yok edilmiş olacak.
Sonra Hakkâri, Kürt kültürü açısından da çok önemli bir yerdir. Klasik Kürt edebiyatının hemen hemen bütün önemli edip ve şairleri buralıdır. Ehmedé Xani’den Feqiyé Teyran’a kadar; Kürtçe Mevlid’i yazan Melayé Bateyi’den ilk şair Eli Heriri’ye kadar... Medresesinde önemli âlimler yetişmiş, kadim kültürün başka alanlara yayılmasına yurtluk yapmış.
Bu yüzden Hakkâri’yi şehir statüsünden çıkarmak, bütün bu kadim kültürün, tarihin ve sosyal hayatın üstüne kalın bir örtü çekmek demektir.
***
Hem bu tür önemli kararlar dünyanın her yerinde referandumla olur. Orada yaşayan halkın fikri sorulur. Oturulur, halk ikna edilir. Statü değişikliğinden kendilerinin ne kadar etkilenecekleri uzun uzun anlatılır. Kayıpları ve kazançları masaya yatırılır. Kimsenin mağdur olmayacağı, malının mülkünün değersizleşmeyeceği söylenir kendilerine. Zira bu şehirde yaşayan 80 bini aşkın insanın tek geçim kaynağı bu ildeki kamu harcamalarıdır. Memurlar bu şehirden giderse, vay burada yaşayanların haline!
Bu koşullarda referandum önermiyorum, bu işin güçlüğünü biliyorum. Ama böyle bir karar alınacaksa bile, bu şu anda yapılmak istendiği gibi bir “torba kanunla” olmamalı. Bu orada yaşayan halkı “rencide” ediyor. Yapılacaksa bile doğru düzgün bir yasa önerisiyle, şöyle geniş bir zamanda, mesele etraflıca tartışıldıktan sonra yapılmalı.
Biliyorsunuz, geçen sonbahardan itibaren bölgedeki birçok şehirde hendekler kazıldığı halde, Hakkârililer buna izin vermedi. Ayrıca FETÖ’cü darbe girişiminden sonra herkes gibi bütün Hakkârililer de sokağa çıktı. Eline bayrağını alan şehir meydanında toplandı. Günlerce onlar da nöbet tuttu. Tam bu birlik, kardeşlik, dayanışma ruhu yakalanmışken, terörle mücadelede halk devletin yanına geçmişken aniden böyle bir tasarı gündeme geldi.
O yüzden bu karar bu birlik duygusunu zedeleyebilir, bu mücadeleye zarar verebilir.
Umarım AK Parti Grubu, bugün Meclis’e gelecek olan tasarıyı “torbanın” içinden çıkararak daha geniş bir zamana bırakır.
Hemen hemen herkesin talebi bu.