Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Rio Olimpiyat Köyü’ne dün ilk kez misafir olduk. Köy dediysek, burası 15’er katlı binalardan oluşan, 10 bin kişinin yaşadığı ve her türlü temel ihtiyacın giderildiği mini bir kent aslında...

        Her ne kadar bizim sporcular pek memnun kalmasa da, içinde Uzak Doğu mutfağından, helal ve koşer yiyeceklere kadar birçok çeşit yemeğin servis edildiği restoranı, bankası, berberi, oyun salonu, bisiklet yolları, servis araçları, terminali ve parklarıyla 24 saat yaşayan, capcanlı bir organizma... Türkiye kafilesinin kaldığı blok, köyün hemen girişinde. Üst komşumuz Azerbaycan, alt komşumuz Portekiz! Her ülke, kapladığı alana göre bayraklar ve yazılarla binaları süslemiş. Bizim binada Ay-Yıldızlı iki dev bayrak ve her katta üzerinde ‘Türkiye’ yazılı pankartlar hemen göze çarpıyor. Aslında köy içinde asılacak bayrak, flama, pankartlar için IOC bir standart belirlemiş ve bunu her ülkenin Olimpiyat Komitesi’ne bildirmiş. Ne var ki köyde bunu pek ‘takan’ yok. Anlaşılan ‘benim bayrağım senden büyük’, ‘benim pankartım seninkini döver’ tarzı olimpik olmayan program dışı yarışmalar yapılıyor! Bu alanda Rusya’nın, unvanı kimseye kaptırmadığını belirteyim, zira Rus bloğunun neredeyse yarısını tek bir dev bayrak kaplıyor...

        Binalarda ülkelerin ofisleri mevcut. Türkiye ofisinde basın mensuplarını bizzat Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç misafir etti. Bakanlık Müsteşarı Faruk Özçelik, Müsteşar Yardımcısı Kamuran Özden, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ve TMOK Genel Sekreteri Neşe Gündoğan’ın katılımıyla hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Sporcularımızın sağlığını emanet ettiğimiz kafile doktorumuz cerrah Adnan Hasanoğlu, binada kurdukları ve adeta bir kliniği andıran sağlık merkezinde her türlü müdahaleyi ve testi yaptıklarını anlattı.

        Köyde bulunduğumuz süreçte Bakan Kılıç, bir yandan Fransa’ya yenilen ve o sırada bugünkü rakipleri Avustralya’nın maçını izleyen Potanın Perileri’ne moral veriyor, diğer yandan madalya beklediğimiz yüzümüz Viktoria Zeynep Güneş ile sohbet ediyor, bazen de binaya girip çıkan diğer sporcularımıza hal hatır soruyordu. Sporcular da -belki de geçmişte hasret kaldıkları- bu samimi tavırdan öylesine memnundu ki, ‘ayakkabımız sıktı’dan, ‘yemekler kötü’ye kadar her türlü ‘maruzatı’ ilettiler.

        Kılıç, Avrupa Atletizm Şampiyonası sonrası ‘devşirme’ sporcularımızın aldığı madalyalara gelen tepkilere belli ki içerlemiş. Köy turu sırasında çevremizdeki ‘her renkten’ Fransız, İngiliz, İtalyan sporcuları gösterip dünyanın bu çifte standardına isyan ediyordu adeta...

        Köyden ilginç bir not daha aktaralım. Oyunlar köyünün kurulduğu Barra bölgesinin büyük bölümü bir emlak baronuna ait. Köyün binalarını da devlet, olimpiyat için 150 milyon dolar karşılığı kiralamış. Oyunlar bitince bu evler, zengin Brezilyalılar’a satılacak.

        Güvenlikte durum ne derseniz, gündüz bisiklet parkurunda yaşanan bomba paniğinin ardından Deodoro’daki Binicilik Tesisleri’nin de çatısından içeri bir kurşun düştü! Polis bunun seken bir kurşun olduğunu söylese de insanlar tedirgin...

        Bomba demişken, ABD Basketbol Takımı’nın genelev vukuatı, dünya kamuoyuna bomba gibi düşse de oyuncular pek oralı değil! Çin’e 57 sayı fark yaparken, faulü kimin atacağına sahada taş-makas-kağıt oynayarak karar verdiler. Yani Rio’da özel bir gemide ikamet eden yıldız basketbolcular her şeye rağmen ‘cool’ tavırlarını sürdürüyor.

        İzlenim yazmakla bitmez ama yerimiz bitti, gerisi bir sonraki yazıya...

        Diğer Yazılar