Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sonda söyleyeceğimiz cümleyi başta kuralım: Türkiye 20 yılı aşkın olimpiyat oyunlarına ev sahipliği mücadelesinde sonuca hiç bu kadar yaklaşmamıştı...

        Zira yakın dönemde Türk sporunu sarsan şike ve doping skandallarına ve bunun üzerine yaşanan Gezi Parkı protestolarına rağmen Lozan’da şahit olduğumuz olumlu tablo, İstanbul’un 2020 adaylığında umut tazelemesine, yeni bir ivme kazanmasına neden oldu.

        Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC) merkezinin yer aldığı ‘olimpizmin başkenti’ Lozan’daki sunumu yerinde izledik. Türkiye’nin kozu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Madrid’in ise sporcu kişiliğiyle öne çıkan İspanya Prensi Philipe idi. Tokyo, yeni bir yüz veya vizyon ortaya koymadı, süregelen argümanlarını tekrarladı.

        Türk ekonomisinin sorumlu bakanı Babacan, İstanbul’un 19.4 milyar dolarlık devasa yatırım bütçesinden ‘ürken’ IOC üyelerini ikna etmek için doğru seçimdi. Sunumda, İstanbul’a 16.5 milyar dolarlık ulaşım dahil, tüm altyapı yatırımlarının olimpiyat alınmasa da yapılacağını, geri kalan 2.9 milyar doların da Türkiye için gelecek 10 yıllık yatırım planı olan 400 milyar doların yüzde birinden bile az olduğunu vurguladı. Bir yandan da sunum sırasında Gezi Parkı olaylarına bakış açısını paylaşarak muhtemel sorular gelmeden inisiyatifi ele almış oldu. Türkiye, Akdeniz Oyunları kartını da Lozan’da masaya sürdü. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, sunum konuşmasının neredeyse tamamını bu konuya ayırdı, Türkiye’nin Mersin’de olimpiyatın küçük bir provasını yaptığını ve bundan da alnının akıyla çıktığını anlattı. Paralimpik şampiyonu okçumuz Gizem Girişmen, Neslihan Demir ve Çağla Büyükakçay, Türkiye’nin vurgu yaptığı genç nüfusunun ve olimpiyat tutkusunun en anlamlı temsilcileri oldu.

        SPONSORLARIN GÜCÜ

        Ve sponsor temsilcileri. Onlar da Lozan’da yaptıkları kulis ve lobi faaliyetleriyle takdiri hak ettiler. Türkiye’nin dev şirketlerinin temsilcileri Ali Koç, Ferit Şahenk ve Temel Kotil, IOC üyeleriyle bire bir ilgilenerek İstanbul’un ‘oyun planını‘ anlattılar. Bunun bir ‘takım oyunu’ ve ‘milli mesele’ olduğunu gösterdiler.

        İstatistikler, IOC üyelerinin kime oy atacaklarına ağırlıklı olarak Lozan’daki bu sunumlarda karar verdiğini işaret ediyor. 90 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atan anlaşmanın imzalandığı Lozan’dan Türkiye yine başı dik çıktı. Lozan, İstanbul’un rakipleri Tokyo ve Madrid’ten geriye düşmediğinin açık kanıtı oldu. Şimdi yarış sanki yeniden başlıyor. 7 Eylül’deki seçime kadar kalan 2 aylık süreçte majör bir hata yapmazsa, İstanbul’un kazanmak için rakiplerinden çok daha fazla nedeni var.

        Diğer Yazılar