Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İşte, tarihçi Ali Kaşıyuğun’un bulduğu, Birinci Dünya Savaşı’na girmemize ve bize bir imparatorluğa mâlolan bilinmeyen belge: Enver Paşa, Alman Amirali Wilhelm Souchon’a “Karadeniz’deki Rus filosuna saldırın” emrini vermiş.

Birinci Dünya Savaşı’na yolaçan Yavuz ve Midilli isimli savaş gemilerinin 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombardıman etmesi emrinin kimin tarafından verildiği tam bir asırdan buyana tartışılıyordu. Sözkonusu emrin belgesi nihayet ortaya çıktı: Ali Kaşıyuğun’un Kahramanmaraş’taki Sütçü İmam Üniversitesi’ne verdiği doktora tezinde yayınladığı belgeye göre, emrin altında Enver Paşa’nın imzası var...

BU sene Birinci Dünya Savaşı’nın ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun da yıkımı ile neticelenecek olan kanlı mücadelenin 100. yıldönümü...

Ordularımız bugünlerde imparatorluğun dört bir yanındaki cephelerde dört sene boyunca devam edecek olan bir ölüm-kalım mücadelesine girişmiş, hattâ bundan tam 100 sene önce bugün ve siz tam bu yazıyı okuduğunuz dakikalarda, Sarıkamış’ta bize birkaç gün içerisinde onbinlerce şehide mâlolacak bir harekât başlamıştı.

ALMANLAR’A FES GİYDİRDİK

Dünya Savaşı’na girişimiz ile ilgili olarak neredeyse bir asır boyunca anlatılan, konuşulan ve ders kitaplarına da girmiş olan bir hadise vardır: İngiliz donanmasının takibinden kaçıp Çanakkale Boğazı’ndan geçerek bize sığınan iki Alman savaş gemisinin daha sonra Karadeniz’e çıkarak Rus limanlarını bombalaması..

Türkiye, Goeben ve Breslau isimli bu gemileri 1914 Ağustos’unda Çanakkale’den geçmelerinin ardından satın aldığını, isimlerini “Yavuz” ve “Midilli” olarak değiştirdiğini açıklamış; her iki gemiye de Türk bayrağı çekilip mürettebata Türk bahriye üniformaları giydirilmiş ve daha sonra Karadeniz’e açılan gemiler 29 Ekim’de bazı Rus limanlarını bombalamışlardı. Rusya bunun üzerine bize savaş ilân etmiş ve böylelikle Almanya’nın safında dünya savaşına dahil olmuştuk.

TAM 100 YIL SONRA BULUNDU

Meselenin neredeyse yüz seneden buyana tartışılan tarafı da, işte burada idi: Savaş gemilerinin bu işi yapmalarını, yani Rus limanlarını bombardıman etmeleri emrini kimin verdiği tam olarak belirlenememiş ve ortaya çeşit çeşit iddialar atılmıştı. Bombardımanı gemilerin Alman kumandanı Amiral Wilhelm Souchon’un bizden habersiz ve kendi imparatoru İkinci Wilhelm’in emri ile yaptığı söylenmiş, bazı tarihçiler ise emrin zamanın güçlü adamı olan Başkumandan Vekili ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa tarafından verildiğini, hükümet ile iktidardaki İttihad ve Terakki Partisi’nin hadiseden haberdar olmadığını ileri sürmüşlerdi.

Zira, bombardıman emri ile ilgili olarak yakın zamana kadar ortada bir belge bulunmuyordu ve belge yokluğu sebebi ile gerçekler de bir bilinmezlik bulutunun ardında saklı kalmıştı...

Sözkonusu belge, yani bombardıman ile ilgili yazılı emir, savaşa girişimizin tam 100. yılında, ancak bu sene ortaya çıktı!

Ama belge bir kitapta değil, bir doktora tezinde; Ali Kaşıyuğun’un Kahramanmaraş’taki Sütçü İmam Üniversitesi’nde 2014 Şubat’ında verdiği “Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı Devleti’nin İttifak Arayışları ve 1. Dünya Savaşı’na Girişimiz (1911-1914)” isimli doktora tezinde yeraldı ve dolayısı ile az kişi tarafından görüldü ve varlığından da pek haberdar olunamadı.

İKİ PAŞANIN İMZASI İLE

Ali Kaşıyuğun’un tezinden öğrendiğimize göre, sözkonusu belgenin aslı Genelkurmay Askerî Arşivi ATASE’de “BDH, Klasör: 1646, Dosya: 30, Fihrist: 11” numarada muhafaza ediliyor. 22 Ekim 1914’te Almanca yazılmış olan belgenin altında Enver Paşa’nın imzası bulunuyor ve daha sonra o sırada Genelkurmay’ın güçlü kumandanlarından olan ve birkaç ay sonra Sarıkamış Harekâtı’nı yapan ve orada şehid düşen Hafız Hakkı Paşa’nın Türkçe tercümesi yeralıyor.

Enver Paşa’nın 22 Ekim 1914 tarihli emri, Hafız Hakkı Paşa’nın tercümesi ile şöyle:

“Donanma Kumandanı Amiral Suşon Paşa’ya: Donanma-i Hümayun Karadeniz’de hâkimiyet-i bahriyeyi (deniz hâkimiyetini) kazanacaktır. Bunun için Rus filosunu arayarak nerede bulursanız ilân-ı harp etmeden ona hücum ediniz. 9.8.30 (22 Ağustos 1914)”.

Metinler arasındaki tarih farkının, yani Almanca metinde 22 Ekim, Türkçe tercümede de 22 Ağustos’un yazılı olmasının sebebi, ileride yapılacak olan araştırmalarla ortaya çıkacaktır.

ÖNDE GELEN İSİMLER NE DİYOR?

Sözkonusu emre daha geniş kitleler tarafından da görülebilmesi için bugün bu sayfada yer verirken, Dr. Ali Kaşıyuğun’u da doktora tezinde tarihimiz bakımından son derece önemli olan bu belgenin yanısıra daha önce yayınlanmamış başka belgeleri de kullanması dolayısı ile tebrik ediyorum.

O devrin önde gelen bazı isimlerinin Karadeniz bombardımanı ve hemen ardından dünya savaşına girişimiz konusunda kaleme aldıkları hatıralarının bazı bölümlerini de yine bu sayfada okuyabilirsiniz.

Karadeniz faciasının suçunu herkes birbirine yüklüyordu

“YAVUZ” ve “Midilli” isimleri verilen iki Alman savaş gemisinin 29 Ekim 1914’te Rus limanlarını bombalamaları ile ilgili olarak bazı hatıralardan daha önce yapmış olduğum alıntıları, aşağıda tekrar naklediyorum...

- HAFIZ HAKKI PAŞA’NIN HATIRALARINDAN: “29 Ekim 1914: ...Maateessüf sabah donanmamızın düşman donanmasıyla harbe tutuştuğu haberi geldi ve hemen dönmeye mecbur olduk.

Alman erkân-ı harbiyesi (genelkurmayı) ile temas ettik. Bronsart[‘ın], mezkûr erkân-ı harbiyenin bizden şunları istediğini anladık: Hemen Karadeniz’de hareket.

Mısır istikametinde mümkün mertebe çabuk edilecek.

Cihad-ı mukaddes ilân etmek.

Ben bunların üçünü de saçma addediyorum. Fakat ne yapayım, madem ki müttefik! Dik Alman kafası, lâf anlatmak da kabil değil. Bir kere de harp başlamış, artık olacak!

Donanma Kumandanı’na şöyle bir emir hazırlanmış idi:

‘Rus donanmasını mahvederek Karadeniz hâkimiyetini kazanmak’.

Bu emir benim kasada duruyordu. Ancak icabında ve zamanında verilecekti. Bizim hareketimizden evvel Nâzır emri istedi. ‘Suşon’a vereceğim, kapalı bir zarf içinde.

‘Lâzım olduğu zaman emri aç!’ diyeceğim’ dedi.

Ben şüphelendim. Rica ettim, dinlemedi. Halbuki iş büsbütün başka türlü olmuş ve Suşon kendisi Alman kafasıyla açmış, yapmış, etmiş bizi vakitsiz bir harbe sürüklemiş. Bundan sonra artık vaziyeti selâmete çıkarmak için canla başla çalışmak lâzım”.

SADRAZAM SAİD HALİM PAŞA’NIN HATIRALARINDAN: “...Alman gemileri, Boğaz’ı geçmelerinden hemen sonra Türkiye’nin Fransa ile savaşta olduğunu zannederek bir Fransız gemisini durdurmuşlardı. Haberi alınca Alman Büyükelçisi’ni davet ettim, bu gibi hareketlerin bir daha tekrarlanmaması gerektiğini söyledim ve Fransız gemisinin yoluna devam etmesini sağladım. İngiliz ve Fransız elçilerinden gelen tepkiler üzerine, Baron Wangenheim’dan tarafları yatıştırabilmek maksadıyla Goeben ve Breslau’ya Osmanlı bayrağı çekilmesi talebinde bulundum. Elçi konuyu Berlin’e sorması gerektiğini söyledi ve dört gün sonra teklifimin kabul edildiğini haber verdi. Protesto için gelen İngiliz ve Fransız elçilerine de gemileri satın aldığımızı bildirdim.

27 Eylül’de beklenmedik bir başka hadise daha yaşadık: Çanakkale’nin dışında demirlemiş olan İngiliz filosu, bir Türk gemisinin yolunu kesti.

Müttefikler tarafından Türkiye’ye karşı resmen ilân edilmiş bir savaş yoktu fakat bu ülkelerin davranışları artık eskisi gibi dostça değildi. İngiltere ile Fransa, Kırım Savaşı sonrasındaki politikalarını değiştirmiş ve Türkiye’yi Avrupalı bir müttefik gibi görmemeye başlamıştı; Rusya’nın emelleri de artık ortaya çıkmıştı. Türkiye için en büyük tehlikenin Rusya olduğunun farkında idik, üstelik müttefiklerden bizimle ilgili garantiler almaya da muvaffak olamıyorduk. Bağımsızlığımız ve toprak bütünlüğümüz tehlike altında idi!

RUS GEMİLERİ KAÇTILAR

Donanmamız o günlerde Marmara ile Karadeniz’de sık sık tatbikat yapıyordu ama tatbikata ihtiyaçları olmadığı için Alman gemilerine Karadeniz’e çıkma izni vermemiştik. İsimleri ‘Yavuz’ ve ‘Midilli’ olarak değiştirilen bu iki gemi Marmara’da idi. Bu talimatımıza rağmen, birgün Yavuz’un Karadeniz’den dönmekte olduğunu gördüm; Enver Paşa’ya böyle bir işe nasıl izin verdiğini sordum, ortada bir yanlışlık olabileceğini ve tekerrür etmeyeceğini söyledi.

Birkaç gün sonra, Karadeniz’deki hadise cereyan etti. İlk gelen haberler, Rus donanmasının İstanbul Boğazı’nın birkaç mil ötesine mayın döktüğünün belirlendiği ve Yavuz ile Midilli’nin müdahalede bulunduğu yolunda idi. Rus donanması Almanya’dan gelen gemilerin kumandanı olan Amiral Souchon’un uyarısına kulak vermeyince ateş açılmış, Rus gemilerinin Sivastopol’a kaçmaları üzerine Souchon bunları kovalamış, Sivastopol’u bombalamış ve geri dönmüştü.

ÇAR BİZE SAVAŞ AÇTI

Bütün bunlardan 30 Ekim’de haberdar olabildik. Hükümet üyeleri olup bitenler hakkında herhangi bir bilgileri bulunmadığı konusunda beni ikna etmeye alıştılar ise de istifaya karar verdim, ancak müttefikler ile aramızda dostça bir çözüm bulabilme ihtimalinden dolayı istifamı geciktirdim.

Müttefiklere Karadeniz’deki hadisenin ayrıntılarının belirlenebilmesi için bir soruşturma komisyonu kurulması teklifinde bulunmak istiyordum ama mümkün olamadı. Müttefik büyükelçiler 31 Ekim’de İstanbul’u terkettiler, iki gün sonra da Rusya bize savaş ilân etti.

Osmanlı İmparatorluğu, dünya savaşına işte bu şekilde dahil oldu”.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar