Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

MISIR’da devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler mensubu yüz küsur kişi hakkında verilen idam kararının kesinlik kazanması iki hafta sonraya ertelendi... Şimdi bütün dünya General Sisi’nin Mursi’yi, yani memleketin seçimle gelmiş cumhurbaşkanını idam edip edemeyeceğini tartışıyor...

Mursi’nin idam edilme ihtimali bana sorarsanız yüksektir ve edebilirler!

Bizde entellektüellik iddiasındakilerin Arap dünyasında 2011’de başlayan hadiseleri, özellikle de Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda yaşananları görüp de “Arap Baharı” çığlıkları atarak o baharın serhoşluğuna kapılıp özgürlük, demokrasi ve insan hakları hayallerine dalmalarına bakmayın! Arap âleminde hem böyle özgürlük, vesaire gibi kavramlar yoktur, hem de Mısır’da son üç senede yüzlerce idam kararına kadar varan olaylar, böyle “bahar” düşüncelerinin hayalden de öte boş bir ruya, hattâ karabasan olduğunu apaçık göstermiştir.

Ortadoğu’nun çok eski zamanlarına kadar gitmeye hiç gerek yok; son yarım asırlık geçmişine baktığınızda bile darbelerin ardında hep kan görürsünüz. 1980’li yıllara kadar bizde de vârolan ihtilâl sonrasında can alma âdeti Arap dünyasında hâlâ devam etmektedir ve idam mahkûmunun seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı olması, iktidar sahiplerinin asla umurunda değildir!

YÜKSELMESİNİ HATIRLAYIN...

Benzer cinayetlerin Mısır’da da yaşanıp yaşanmayacağını tartışmadan önce, Kahire’deki darbenin lideri General Abdülfettah El Sisi’nin son dört sene içerisindeki yükselmesinin nasıl olduğuna dikkat etmemiz gerekir:

General Sisi, 2010 Ocak’ında Hüsnü Mübarek tarafından Askerî İstihbarat Servisi’nin başına getirildi ve o görevde iken Mübarek gitti!

Hüsnü Mübarek, 11 Şubat 2011’de istifa ederken bazı yetkilerini Mısır’ın istihbarat teşkilâtlarının başında bulunan ve Sisi’nin de patronu olan General Ömer Süleyman’a devretmişti. Ama birkaç gün sonra Süleyman’ın ismi bile duyulmaz oldu ve 2012 Temmuz’unda Birleşik Amerika’daki bir hastahanede öldüğü açıklandı...

Mübarek’in istifasının ardından devletin başına Mursi’nin de komutanı olan Savunma Bakanı Maraşal Hüseyin Tantavi geçti, Sisi askerî istihbaratın başında kaldı ve Tantavi makamını 2012 Haziran’ında genel seçimleri kazanan Muhammed Mursi’ye devretti. Mursi cumhurbaşkanı oldu; iki ay sonra, 12 Ağustos’ta Tantavi’yi emekli etti ve Sisi’yi aynı gün hem Genelkurmay Başkanı, hem de Savunma Bakanı yaptı...

Sonrası, mâlûm: Mursi makamında sadece bir sene kalabildi, Sisi 2013 Temmuz’unda onu da devirdi!

DAHA KİMLERİ GÖNDERDİ...

Sisi’nin askerî istihbaratın başına geçmesinden sonraki üç sene içerisinde devrilip gidenler sadece Hüsnü Mübarek’ten, Ömer Süleyman’dan, Muhammed Tantavi’den ve Muhammed Mursi’den ibaret değil... İbrahim Mahleb, Hazım el-Beblavi ve Hişam Kandil gibi daha nice cumhurbaşkanı vekilleri, başbakanlar ve generaller de var...

Dolayısı ile Mısır’da iktidarı elde etmek için çok önceden plânlanıp inceden inceye uygulanmış bir çalışma vardır, seneler süren bu hazırlıklar şimdi başarıya ulaşmıştır ve bütün eski patronları ile velinimetlerini sıra ile devirmiş olan General Sisi, Mursi’nin idam edilmesinin getireceği tepkilere kulak bile asmaz!

Mısır’da bundan senelerce önce yaşanmış ve İslâm dünyasında büyük ses getirmiş olan bir başka idamı, Seyyid Kutub hadisesini de unutmayalım:

Müslüman Kardeşler Örgütü’nün önde gelenlerinden ve 20. asrın en önemli Kur’an tefsirlerinden kabul edilen “Fî Zilâli’-l-Kur’ân”ın sahibi olan Seyyid Kutub, 1954’te Mısır’ın o zamanki lideri Cemal Abdülnasır’a suikast hazırlığı yapmakla suçlanıp tutuklandı. Senelerce işkence gördü, idama mahkûm oldu, eserlerini bir zindandan ötekine nakledilirken kaleme aldı ve Abdülnasır, 1964’te Irak lideri Abdüsselâm Arif’in ricası üzerine Muhammed Kutb’u serbest bıraktı...

Ama, Kutb’un özgürlüğü sadece sekiz ay sürdü, tekrar tutuklanıp idama mahkûm edildi ve Abdülnasır 29 Ağustos 1966’da Kutb’u astı!

Böyle işlerin örnekleri Arap dünyasında mebzul miktarda olduğu için “Mursi’yi asmaya cesaret edemezler” gibisinden düşünce boş bir teselliden ibarettir ve idamın önlenmesi çok ciddî çabalar gerektirir.

“Sosyal medya” dedikleri dedikodu ve kin kusma ortamlarında, seçimle gelmiş bir liderin idam edilmesi ihtimaline daha şimdiden güzellemeler döşenenler hakkında gereken sıfatları seçmeyi ise, sizlere bırakıyorum...

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar