Kayıtsız-şartsız teslim belgemiz olan uğursuz Mondros Mütarekesi'nin yüzüncü yıldönümü!
Yarın, Cumhuriyet’in ilânının 95. yıldömünü idrak edeceğiz… İstanbul’da inşası tamamlanan en büyük havaalanı yarın açılacak, Cumhuriyet’in ilânı münasebeti ile memleketin dört bir tarafında her sene olduğu gibi konuşmalar, törenler ve kutlamalar yapılacak…
29 Ekim’i hep bu şekilde coşku ile kutlarız ama bir gün sonrasının, yani 30 Ekim’in tarihimizin en meş’um ve en uğursuz mütarekesini imzaladığımız, yani silâhlarımızı bırakıp teslim olduğumuz gün olduğunu pek hatırlamaz, hattâ bilmeyiz.
30 Ekim 1918, Birinci Dünya Savaşı’nda ardarda uğradığımız mağlûbiyetler üzerine Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda demirli bir İngiliz savaş gemisinde önümüze konan mütarekeyi imzalamak zorunda kaldığımız gün, 30 Ekim 2018 de bu karanlık, kapkaranlık günün tam 100. yıldönümüdür!
Beş sayfalık Mondros Mütarekesi’nin ilk sahifesi (Osmanlı Arşivleri, MHD.460-1).
“Agamemnon” isimli zırhlıda imzalanan mütarekenin altında İngiltere’yi temsilen Karadeniz Ordusu Başkumandanı Koramiral Sir Somerset Arthur Gough-Calthorpe’un, Türkiye adına da Bahriye Nazırı, yani Denizcilik Bakanı ve sonraki senelerin başbakanlardandan Rauf (Orbay) Bey ile Dışişleri Müsteşarı Reşad Hikmet ile Kurmay Binbaşı Sadullah Beyler’in imzaları vardı…
Mütareke 27 Ekim’den itibaren dört gün boyunca yapılan beş celsenin ardından, 30 Ekim 1918 gecesi saat onu üç geçe imzalanmıştı. Amiral Calthorpe karara varılan bazı maddeler hakkında İstanbul’daki Ahmed İzzet Paşa Hükümeti’nin onayının gecikmesi üzerine “Metnin 31 Ekim akşamı saat dokuza kadar kabul edilmemesi hâlinde görüşmelerin kesileceği” ültimatomunu vermiş, sorumluluğu üzerine alan Rauf Bey görüşmelere kendisi ile beraber katılan iki arkadaşının da muvafakati ile mütarekeyi kabul etmiş ve imzalar Agamemnon’da evsahipliği yapan Amiral Calthorpe’un ricası üzerine onun kalemi ile atılmıştı!
Mütarekenin tarafların imzalarının bulunduğu beşinci ve son sahifesi (Osmanlı Arşivleri, MHD.460-5).
İlk maddesi “Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın açılıp Karadeniz’e geçişin sağlanması, bu boğazlardaki kalelerin müttefikler tarafından işgali…” diye başlayan belgede bütün askerî varlığımızın derhal teslim olması karara bağlanıyor, meşhur yedinci maddede de “Müttefikler kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması hâlinde herhangi bir stratejik noktayı işgal etme hakkına sahiptirler” deniyordu ve mütarekenin imzalandığı andan itibaren en fazla tartışılan tarafı da bu madde oldu. Amiral Calthorpe görüşmeler sırasında Türk delegesi Rauf Bey’e maddenin yürürlüğe konmayacağı hususunda söz vermiş ama Müttefikler sonraki günlerde İstanbul’un ve İzmir’in yanısıra Anadolu’nun birçok bölgesini bu maddeye dayanarak işgal etmişlerdi!
Rauf Orbay, 1930’larda sürgünde bulunduğu sırada Mısır’da.
Yahya Kemal, “1918” isimli hüzünlü şiirinde bu belgeden “Ateş ve kanla siler bir gün ordumuz lekeyi / Bu, insanoğluna bir şeyn (leke) olan Mütareke’yi” diye bahseder… Şair, mütarekenin insanoğlu için bir”leke” olduğu ama ordumuzun günün birinde bu lekeyi temizleyeceği inancını bu sözlerle ifade etmektedir; ümidi dört sene sonra hakikat olacak ve ordumuz mütarekenin hükümlerini 30 Ağustos 1922’de,Yahya Kemal’in söylediği şekilde “kan ve ateşle” ortadan kaldıracaktır!
Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı İngiliz Kraliyet Donanması’na ait Agamemnon Zırhlısı.
Tarihimizin en uğursuz teslim belgesi olan Mondros Mütarekesi’nin imzalı iki adet orijinal nüshasından biri İngiliz Arşivleri’nde, diğeri de İstanbul’daki Osmanlı Arşivleri’nde “HR-SYS 2305/85” numaralı dosyada bulunuyor.
İstanbul’da muhafaza edilen ve içerisinde asılları, zabıtları ve müsveddeleri ile beraber 14 adet evrakın yeraldığı Mütareke dosyasındaki belgelerden bazılarının görüntülerini burada yayınlıyorum…
Mütarekenin İngilizce ve Türkçe metninin birarada bulunduğu müsvedde sayfalarından biri (Osmanlı Arşivleri, HR.SYS.2563/3).
Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerinin Almanya, Avusturya-Macaristan ve Türkiye ile imzaladıkları teslim belgeleri, İngiltere’de Parlamento’ya sunulmak için kitap hâlinde yayınlanmıştı.
Zaferlermizi ve büyük, önemli günlerimizi hatırlamak nasıl vazifemiz ise tarihimizin hüzünlü anları ile felâket zamanlarını unutmamak da aynı şekilde vazifemizdir ve iki gün sonra yüzüncü yıldönümüni idrak edeceğimiz Mondros Mütarekesi işte bu felâket anlarımızdan biri, hattâ en başta gelenidir.