Mustafa Kemal Paşa'nın, Millet Meclisi'nin açılışından önce Sultan Vahideddin'e yazdığı ve "Amacımız sizi kurtarmaktır" dediği mektup
İki gün sonra, Büyük Millet Meclisi’nin açılışının üzerinden 99 sene geçmiş olacak…
O gün yazım olmadığı için Meclis’in açılışından imdi bahsedecek ve Mustafa Kemal Paşa’nın açılıştan üç ay önce Ankara’dan Yıldız Sarayı’na, zamanın hükümdarı Sultan Vahideddin’e iletilmek üzere padişahın başyaveri Naci Bey’e gönderdiği bir mektubu yayınlayacağım.
Paşa, 19 Ocak 1920’de kaleme aldığı mektubunda Kuvâ-yı Milliye’nin tek arzusunun İstanbul’da kalan padişahın kurtarılması ve halife sıfatıyla bütün İslam dünyasında hâkimiyet kurmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Daha sonra, arkadaşı Rauf Bey’i yani “Hamidiye Kahramanı” ve Meclis hükümetinin ilk başbakanlarından olan Rauf Orbay ile eski valilerden Bekir Sami Bey’i hükümdara gelişmeleri anlatmaları İstanbul’a gönderdiğini yazıyor ve padişahtan heyeti kabul etmesi ricasında bulunuyor.
Büyük Millet Meclisi, bu mektubun yazılmasından üç ay sonra açıldı. Anadolu, 23 Nisan 1920’de o güne kadar gerek Selçuklu, gerek Osmanlı devirlerinde hiçbir vesileyle bu derece tantanalısı yapılmamış dinî bir merasime sahne oldu…
İşgale uğramamış bütün vilâyetlerde hatimler indirildi, Buharî-i Şerîfler okundu, dualar edildi ve asıl büyük merasim, Ankara’da yapıldı. Cuma namazı Hacı Bayram-ı Velî Camii’nde kılındı, namazdan sonra sakal-ı şerif ile sancak-ı şerif çıkartıldı, ilk meclis binası olarak kullanılacak olan İttihad ve Terakki Klübü’ne bu dinî sembollerle beraber yüründü, binaya girişten önce tekrar dualar edilip kurbanlar kesildi ve içeriye kurbanların kanları üzerinden sekilerek girildi.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Ocak 1920’de yazdığı mektubunda “Anadolu’daki çabalarımız padişahın özgürlüğünü ve hakimiyetini yeniden elde etmekten ibaret değildir, hükümdarı bütün cihanda hâkim kılmaya çalışıyoruz” diyor ve bu arzularının Sultan Vahideddin’e iletilmesini istiyordu.
“Padişahı kurtarma” hedefi sonraki günlerde yaşananlar yüzünden “Padişahtan kurtulma” halini alacak ve Cumhuriyet’e uzanan yolu açacaktı…
Mustafa Kemal Paşa’nın orijinali daha önce bende bulunan ve bir devlet müessesesine 50 sene boyunca açılmamak kaydıyla bağışladığım başka bazı belgelerle beraber hediye ettiğim bu mektubu, siyasî şartlar ile mecburiyetlerin zaman içerisinde nasıl değiştiğinin mükemmel bir örneğidir.
Paşa, ağdalı bir üslûpla kaleme aldığı mektubunda günümüzün Türkçesi ile bakın neler diyor…
KUVÂ-YI MİLLİYE MÜJDESİ!
“Padişah hazretlerinin yaveri Naci Beyefendi’ye:
Muhterem Beyefendi,
Varlığını korumak ve geleceğinin selâmetini sağlamak için maddî ve manevî bütün kuvvetlerini birleştirmek suretiyle Allah’a hamdolsun genel siyasî vaziyetimiz üzerinde şükredilmesi gereken iyi etkiler yaratmış ve özel anlaşmalarla defalarca getirilen taksim arzularını gerçekleşme zemîninden uzaklaştırmaya muvaffak olmuş bulunan Kuvâ-yı Milliye’nin asıl hedefi ile gayet kutsal gayesi, Osmanlı milletinin en büyük ve en muhterem gerçek temsilcisi olan heybetli padişah hazretlerini istiklâlinin ve hakimiyetinin üzerine gelebilecek her türlü etkiden ve kusurdan korumaktır.
Temsil hey’etimiz, Türkiye’nin padişahı olan ve mukaddes İslâm’ın halifesi sıfatıyla bütün İslam âleminin vicdanî bağlılığını yüce makamında birleştiren efendimiz hazretlerinin değil yalnız Anadolu ve Rumeli’deki, sınırlarımız içerisinde bulunan vatanın her yerinde, hatta bütün İslâm dünyası üzerinde madden ve mânen hâkim ve söz sahibi olmasını bütün Asya’nın geleceği adına yegâne kurtuluş çaresi olarak düşünerek çalışmalarını geniş bir ‘ümmet’ siyasetine çevirmiş, doğrudan doğruya Hilâfet makamının korunmasını ve bağımsızlığını gaye kabul eylemiştir.
Şahsen, zât-ı âlîlerinin vicdânını temsil heyetimizi meydana getiren şahıslardan herbirine ve özellikle de bu sarsılmaz kanaatimize şahit olarak gösteririm. Vaktiyle padişahımızın ayak toprağına bizzat kabul şerefine erdiğim zaman arzettiğim bu düşünce ve bağlılık, Anadolu’da ortaya çıkan ve bütün şerefi ile gücü padişahın namlı ismi ile münasebeti bulunan çalışmalarla kuvvetlenmiştir. Meslek ve kanaatimin değişmesinin sözkonu olmadığı esasen yüksek bilgileriniz dâhilindedir. Dolayısı ile bu hususu da padişahımızın ayağının toprağına tekrar arzedip ulaştırmanızı faydalı görüyorum.
Anadolu’da büyük bir itimat ile arzettiğim kutsal gaye etrafında teşkilâtını düzenleyip yoğunlaştıran Kuvây-ı Milliye’nin artık tamamen ve bütün köyleri de içerisine alacak biçimde şekillendiğini, dolayısı ile padişahın dokunulmazlığı ve hâkimiyeti uğrunda canını fedâ etmeye istisnasız bütün milletin güçlü bir anlayışla hazırlanmış olduğunu arzedip müjdelerim. Başta vicdanlarındaki dinleri ve nihâyetsiz bir kölelik duygusu ve sadakatle hâkim padişahları olduğu halde milletin tamamının bugün gösterdiği birlik ve uyum, gelmesi yakın olan barışın şartları hakkında ümitler vermekte olduğu gibi, bilhassa gelecek için de büyük gelişmeler vaad etmektedir.
Bir haftadan buyana toplantı hâlinde olan İstanbul’daki Meclis’te de aynı gaye ve emeller etrafında kuvvetli bir çoğunluk hâlinde dayanışma birliği ortaya çıkmıştır. Mütün millî teşkilâtların bu çoğunluğa kuvvetle bağlılığı, hilâfet makamının sahibi olan heybetli padişahımızın devletle ilgili düşüncelerini, tebâsının mevcudiyetini ve Allah tarafından korunmakta olan memleketinin bütünlüğünü her zamandan ziyade emniyet altında bulundurmaktadır.
Millî teşkilâtımızın yüzyüze bulunduğu amaçlarla millî ve siyasî konulardaki genel durumumuza ve padişahın isteklerine bağlı olan temel düşüncelerimize dair ayrıntıyı ve açıklamaları padişahımınız ayağının toprağına yakından arzetmek üzere eski Denizcilik Bakanı Rauf Beyefendi ile padişahımızın valilerden Bekir Sami Beyefendi, İstanbul’a gittiler. Padişah tarafından kabul edilme şerefine nâil olmalarının sağlanmasını istirhâm ederim.
Âcizleri, halife hazretlerinin gökyüzü seviyesindeki sarayının eşiğine bizzat yüz sürmek şerefinden mahrum kalmanın daha fazla devam etmeyeceği ümidi ve her zaman tekrarladığın sadakat ve bağlılık duygularımın sonsuz olduğunu padişahın huzuruna bir defa daha sunmayı başarma fikriyle bahtiyâr olarak çok yüksek tâzimlerimi takdime aracılık etmenizi rica eylerim efendim.
Mustafa Kemal”
Mustafa Kemal Paşa’nın mektubu. Büyük Millet Meclisi’nin önünde bir dua. Mustafa Kemal Paşa’nın solunda, Rauf Bey (Orbay) var.