Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aylardan buyana tartışılan, Washington’u ayağa kaldıran, NATO’yu işkillendiren, diplomatik ilişkilerimizi baştan sona etkileyen, hattâ Türkiye’de arada bir doların yükselmesini bile tetikleyen S-400’ler nihayet geldi!

        Dünyanın bu en gelişmiş hava savunma sistemlerine nihayet sahip olabilmemiz, dışarıdan gelen bütün engellemelere, hatâ tehditlerin karşısında ciddî bir devlete yakışır şekilde sürdürdüğümüz kararlığımızın neticesidir.

        Rusya’dan S-400’leri satın almamız, 20. asrın ilk senelerinden itibaren önce Almanya’nın başını çektiği bloğa dahil olmamız, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da liderliğini Birleşik Amerika’nın yaptığı tarafta yer almamız kadar önemli bir karardır.

        Türkiye’nin sahip olduğu silâh sistemleri geçmişte yer aldığı ittifaklara göre değişmiştir. 18. asırda Fransa ile yakın olduğumuz günlerde orduyu paramız ölçüsünde getirtebildiğimiz Fransız silâhları ile donatırdık, Sultan Abdülhamid’in iktidar senelerinde Almanya ile yakınlaştık; topumuz, tüfeğimiz, vesairemiz Alma oldu. Derken, 1940’lardan itibaren Amerika ile arkadaşlık etmeye karar verdik ve silâhlarımız Amerikanlaşıp “Nato standardları” ile uyumlu hâle geldi.

        Rusya’dan S-400’leri satın almamız, işte bu bakımdan çok önemlidir; zira bu füzeler ortada bir “blok değiştirme” meselesi mevcut olmasa bile, yüzümüzü son bir asır boyunca silâh alanında ilişki kurmadığımız, yahut kurmamıza izin verilmeyen bir başka tarafa çevirmemiz ve Almanya ile Amerika’dan sonra silâh satın alma zincirimize üçüncü halka olarak Rusya’yı ilâve etmiş olmamız mânâsına gelir…

        S-400’lerin tesliminin, daha doğrusu Türkiye’ye 12 Temmuz sabahı gönderilmeye başlanmalarının aslında çok derin ve sembolik bir mânâsı vardır: 12 Temmuz, Türkiye ile Amerika arasındaki yardım anlaşmasının imzalandığı gündür….

        Gündemimizi inişli-çıkışlı şekilde seneler boyunca işgal eden “Amerikan Yardımı” meselesi Dışişleri Bakanı Hasan Saka ile Amerikan Büyükelçisi Edwin Wilson’un 12 Temmuz 1947’de Ankara’da, Dışişleri Bakanlığı’nda imzaladıkları anlaşma ile başlar.

        Anlaşma, Amerikan Kongresi’nin o senenin 22 Mayıs’ında Başkan Harry Truman’a bazı ülkelere “yardımda bulunması” ama aslında “mütetefik avına çıkması” için yetki vermesinin ardından Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi Wilson’un 26 Mayıs’ta Türk Dışişleri’ne bu konuda görüşme çağrısı yapması, Dışişleri Bakanı Hasa Saka’nın çağrıya hemen ertesi gün cevap vermesi ile görüşmelere başlanmasının neticesinde 12 Temmuz 1947’de, öğlen saat 12’de imzalanmıştı.

        Talihin ve tarihin cilvesine bakın: Ruslar, şimdi satın aldığımız S-400’lerin ilk partisini Amerika ile geniş çaplı ilk yardım anlaşmasını imzaladığımız tarihin 72 sene sonrasında aynı günde, yani bir 12 Temmuz’da gönderdiler!

        S-400’lerin teslimatının 12Temmuz’da yapılmasının bir tesadüf olması, bana pek düşük bir ihtimal gibi geliyor! Zira, Ruslar hem bu şekilde rastlantıları bulup kullanmaya düşkün bir millettir, hem de tâââ Çarlık asırlarından itibaren siyaset ve muharebe konusundaki önemli kararları geçmişte yaşanmış belli hadiselerin yıldönümlerine getirme meraklarının hayli örneği vardır.

        S-400’lerin teslim tarihi olan 12 Temmuz günü tesadüfen değil de bilerek, yani kasten seçilmiş ise, kararın böylesine sadece “Bravo” denir ve şapka çıkartılır!

        12 Temmuz 1947’de Amerika ile imzaladığımız yardım anlaşması, o günlerin gazetelerinin manşatlerindeydi…

        Diğer Yazılar