Atatürk'ün yayınlanmamış aile mektupları
Atatürk’ün aramızdan ayrılmasının 81. yıldönümü münasebeti ile bugün onunla alâkalı üç adet belge yayınlıyorum.
Bu belgeler Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde muhafaza ediliyorlar…
İlk iki belge, 1922 tarihli ve Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın Konya’dan o sırada Ankara’da bulunan annesi Zübeyde Hanıma gönderdiği bir telgraf ile Zübeyde Hanım’ın cevabî telgrafı…
Üçüncü belge ise, Atatürk’ün teyzesinin kızı olduğunu söyleyen Fatma isimli bir hanımın 1936 Mayıs’ında Atatürk’e yazdığı, maddî sıkıntı çektiğini ve “dünya gözü ile onu görmek istediğini” söylediği mektup…
Mustafa Kemal Paşa, 17 Ağustos’ta Ankara’dan gizli olarak Konya’ya gitmiş, ertesi gün Akşehir ilçesine geçmiş, buradaki karargâhta diğer kumandanlarla taarruz plânı üzerinde çalışmış, 21 Ağustos’ta Konya’ya dönmüş, derken yeniden Akşehir’e gitmiş ve başkomutanlık karargâhının sonraki günlerde Şuhut’a, Şuhut’tan da Kocatepe’ye nakledilmesinin ardından 26 Ağustos’ta taarruz başlamış, 30 Ağustos’ta da büyük zafer kazanılmıştı.
Paşa, taarruzdan beş gün önce, 21 Ağustos 1922’de, Garp Cephesi Karargâhı’ndan o sırada Ankara’da bulunan annesi Zübeyde Hanım’a “Riyâset Kalem-i Mahsus Müdürlüğü”, yani Millet Meclisi Özel Kalem Müdürlüğü vasıtası ile bir telgraf göndermişti…
Mustafa Kemal Paşa büyük taarruz öncesi hazırlıkları tamamlamak maksadıyla yaptığı seyahatin sebebini gizli tuttuğu için seyahat hakkında annesine bile başka bir gerekçe gösteriyor, Konya’ya “İsmet Paşa Hazretleri ile görüşmek için” gittiğini ve “âfiyette olduğunu” söylüyordu.
Askerî kanaldan gönderilen telgraf şifreli idi ve Zübeyde Hanım’a şifre Meclis’te çözüldükten sonra verildi.
Mustafa Kemal Paşa, telgrafında zarif bir Türkçe ile şöyle diyordu:
“Muhterem validem hanımefendiye,
Fuad ve Hayati Beyler’den sıhhat ve âfiyetiniz hakkında aldığım mâlûmattan fevkalâde memnun oldum. Hamdolsun ben de âfiyetteyim. Dün, İsmet Paşa Hazretleri ile görüşmek üzere Konya’dan Akşehir’e geldim. Kemâl-i hürmetle ellerinizden öper, Fikriye Hanım’a selâm-ı mahsus ederim. Her zaman devâm-ı âfiyetinizi cenâb-ı haktan niyâz eylerim.
Başkumandan
Mustafa Kemal”
Paşa’nın annesine gönderdiği telgrafta Fikriye Hanım’a da selâm söylemesi herhalde dikkatinizi çekmiştir!
Zübeyde Hanım, oğlunun telgrafını hemen ertesi günü, 22 Ağustos 1922’de cevapladı. Bu telgraf da yine Millet Meclisi üzerinden ve şifreli olarak gitti:
“Evlâdım,
Telgrafını aldım. Âfiyet haberinden çok memnun oldum. Midhatimi gördün mü? Afife gelecek, yoldadır. Merak etme. Ben iyiyim. İsmet Paşa Hazretleri’nin ve senin gözlerinden öperim evlâdım.
Zübeyde”.
Zübeyde Hanım’ın telgrafında ismi geçen “Afîfe”, yetiştirip evlendirdiği kızlardan biridir ve Zübeyde Hanım vasiyetnamesinde Afîfe Hanım’ın oğlu Hakkı’nın sünnet masrafı olarak 15 lira bırakmıştır.
“Midhat”ın kim olduğunu ise bilmiyorum…
BÖYLE BİR KUZEN HAKİKATEN VAR MI?
Şimdi de, Atatürk’ün teyzesinin kızı olduğunu söyleyen Fatma Hanım’ın mektubunu okuyalım…
Mektupta tarih bulunmuyor ama üzerindeki 6 Mayıs 1936’da evraka kaydedildiği notu, mektubun Çankaya Köşkü’ne o tarihten birkaç gün önce gönderildiğini gösteriyor.
Arşivlerde, Atatürk ile aralarında akrabalık, hattâ hısımlık bağı bile bulunmamasına rağmen akraba olduklarını söyleyip maddî yardım talep eden bazı kişilerin gönderdikleri bir hayli mektup vardır…
Yayınladığım bu mektubu yazan ve Atatürk’e “Oğlum” diye hitap eden Fatma Hanım’ın Atatürk’ün hakikaten teyzesinin kızı olup olmadığını bilmiyorum ama üzerinde durulup araştırılması gereken bir konu gibi göründüğü için mektuba burada yer veriyorum.
Bozuk bir imlâ ile kaleme alınmış olmasına rağmen Lâtin harfleri ile yazılmış olan ve rahatça okunabilen mektubun görüntüsünü naklederken, metnini yazı içerisinde ayrıca vermeye lüzum görmedim…
Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın annesi Zübeyde Hanım’a 21 Ağustos 1922’de Konya’dan gönderdiği teşgraf (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01014886-3). Zübeyde Hanım’ın oğlu Mustafa Kemal Paşa’ya Ankara’dan 22 Ağustos 1922’de gönderdiği cevabî telgraf (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01014886-3). Atatürk’ün teyzesinin kızı olduğunu söyleyen Fatma Hanım’ın mektubu (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01019680-168).