Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazartesi günü Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko ile yaptığım sohbeti ve Ekümenik Patrik Bartholomeos şerefine düzenlediği kapalı yemekten izlenimleri aktarmıştım. Ortodoks dünyasının en önemli kırılma anlarından biri yaşandı geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da.

        Ukrayna, açık bir şekilde Rusya’nın yıllar boyu süren hegemonyasına kilise üzerinden kesin bir başkaldırış yaptı. Ve bu, Ortodoks dünyasında ‘Eşitler arası Birinci’ kabul edilen İstanbul Patrikhanesi tarafından tasdiklendi.

        Yeni kurulan Bağımsız Ukrayna Kilisesi demek 40 milyonluk cemaat demek. Bu çok büyük bir rakam. Üstelik Ukrayna’nın ayrı bir özelliği var. Rusya’nın kendi topraklarından daha fazla Rus-Ortodoks kilisesi Ukrayna’da bulunuyor. 11 bin kiliseden bahsediyoruz. Öte yandan yeni kurulan yapıya bağlı 7 bin kilise mevcut. Fakat Kiev Patrikhanesi Basın Sözcüsü Başpiskopos Yevstratiy’e göre nüfusun yüzde 40’ı yeni kilise, yalnızca yüzde 15’i ise Rus Ortodoks kiliselerine bağlı.

        REKLAM

        ***

        Ukrayna Devlet Başkanı’na sordum

        Peki son dönemde Rusya ile yakınlaşan Ankara, Rusya’yı çıldırtan bu girişime nasıl bakıyor? Kendi topraklarında yaşanan bu hadise iktidarı rahatsız etti mi?

        Bu sorunun cevabını hem Ukrayna cephesinde hem de İstanbul Patrikhanesi’nde aradım. Öncelikle açık kaynağımı yazayım: Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko. Ona ‘Türkiye bu süreçte nasıl bir yaklaşım sergiledi? Sizin bu ziyaretinize yaklaşımı ne?’ diye sordum. Şunları söyledi: ‘Türkiye’ye çok teşekkür ediyoruz. Bu süreci biz tamamen Patrikhane ile götürdük. Ankara hiç bir pürüz çıkarmadı, müdahil de olmadı, engel de...’

        Poroşenko’nun bu sözlerini, cumartesi akşamı Conra Otel’deki davetli profili de destekliyordu. Devlet adına yalnızca bir isim vardı: İstanbul Vali Yardımcısı İsmail Gültekin. Eski Bakan Egemen Bağış da vardı ama resmi bir görevle değil.

        Patrikhane’den kaynaklarıma sorduğumda Ankara’nın süreci kolaylaştırmak için elinden geleni yaptığını ancak doğrudan hiçbir konuda tavır almadığını ve müdahalede bulunmadığını öğrendim. Halbuki isterse bulunabilir. Geçen yazıda 2008 örneğini vermiştim. O yıl Patrik Bartholomeos Kiev’e gitmişti ve kilisenin bağımsızlığının tanınmasını engellemek için dönemin Yunanistan Başbakanı Karamanlis doğrudan müdahale etmiş, Patrik’e Ankara’daki elçisini göndermişti.

        REKLAM

        ***

        Karamanlis ve Erdoğan arasındaki fark ne?

        Karamanlis, Rusya’ya yakın bir isimdi. Bu sebeple Ukrayna’nın Rusya’nın tepkisini çekecek bir adıma imza atmasını, İstanbul’daki Patrikhane üzerinden engellemişti.

        Şimdi de Türkiye ile Rusya yakın ilişki içinde ancak Başkan Erdoğan Karamanlis gibi yapmıyor, Patrikhane’ye hiçbir şekilde telkinde bulunmuyor, göze sokmadan Ukrayna’nın önünü açıyor.

        Bu Erdoğan’ın liderliğinin gücünü ve özelliğini gösteren önemli bir fark. Zira Türkiye doğrudan hiçbir şey yapmıyor ama ‘Ortodoks dünyasının kendi işleri bunlar’ sinyali vererek Rusya’ya ‘Ben yeri geldiğinde sana karşı doğru bulduğum politikayı da desteklerim’ mesajı veriyor, zira Ankara Kırım’ın ilhakını ve Rusya’nın Ukrayna üzerindeki dominasyonunu onaylamıyor. Bu son derece doğru ve Türkiye’yi güçlendiren bir strateji.

        REKLAM

        ***

        Ukrayna’nın Bağımsız Kilisesi’nin arkasında ABD mi var?

        Bu mesele elbette sadece dini bir mesele değil, onun daha fazlası ve hatta esasen siyasi bir mesele. Ukrayna’nın ve İstanbul Rum Patrikhanesi’nin arkasında, Rusya’ya karşı ABD’nin olduğu iddia ediliyor.

        Ben bu iddiayı, ABD’den, Patrik Bartholomeos’un talebi ile, yeni kilisenin kuruluş çalışmaları için Kiev’e gelen Amerika’nın Ukrayna Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Daniel’e sordum.

        ‘Elbette ABD Rusya’dan bağımsız, demokratik ve özerk bir Ukrayna’yı destekliyor. Bu süreçte bizim hep yanımızda oldu’ dedi. 'Yanımızdadan kastınız nedir? Para yardımı ya da diplomatik bir girişimde bulundu mu?’ diye sorunca ‘Hayır, kesinlikle maddi bir yardım söz konusu değil, ancak bizi manen hep destekledi, cesaretlendirdi’ diye konuştu.

        REKLAM

        ***

        Bir dönem dünyanın konuştuğu Yuşçenko ne anlattı?

        Pazartesi günü, 2004 Turuncu Devrimin ardından iktidara gelen ve daha sonra Rusya tarafından zehirlenerek ölüm kalım savaşı veren Ukrayna’nın eski Devlet Başkanı Victor Yuşçenko’ya rastladığımı yazmıştım.

        Ukrayna'nın zehirlenen eski lideri Yuşçenko
        Ukrayna'nın zehirlenen eski lideri Yuşçenko

        Zehrin izleri hala yüzünde belirgin olan siyasetçiye ‘Nasıl hayatta kaldınız?’ diye sordum. Yuşçenko, zehirlendiğinde yüzünün yarısı felç olmuş, derisi tanınmaz hale gelmiş, vücudunda dayanılması zor ağrılar oluşmuştu. Doktorlar bu etkileri dioxin adlı bir maddeye bağlamışlardı. Bu hadisenin ardından yaklaşık 10 yıl ortalarda görünmedi, ancak Aralık 2013’te Ukrayna’da Yanukoviç’in iktidarına karşı batı yanlısı protestolar başladığında yeniden gün yüzüne çıktı.

        Yuşçenko bana ‘Maalesef Avrupa Rusya’nın politikalarına karşı bir bütün olarak tepki göstermiyor. Herkes kendi derdi ile meşgul halbuki birleşik Avrupa’ya ihtiyacımız var’ dedi. Ukrayna’nın attığı adımla ilgili olarak ise ‘Ukrayna bağımsız demokratik bir ülke ve halkının talebi doğrultusunda bağımsız kilisesini kurmak da en doğal hakkı’ diye konuştu.

        REKLAM

        ***

        CHP’LİLERİN HAYALİ ANKETLERİ

        Biraz da yerel siyasete dönelim… Bu ay içinde CHP’nin İstanbul ilçe adayları belli olacağı için partinin İstanbul teşkilatı çok hareketli. Özellikle CHP’nin kazanması garanti olan Beşiktaş, Bakırköy, Şişli, Kadıköy gibi ilçelerde adeta aday enflasyonu var. CHP’nin alma ihtimalinin kuvvetli olduğu ilçelerde de çok aday var. Ve gördüğüm kadarıyla herkes birbirinin kuyusunu kazmakla meşgul.

        CHP’den İstanbul ilçe adaylığı bekleyen adaylar ise canlı yayınlarda sürekli yapılan anketlerden ve o anketlerde kendilerinin birinci çıktığından bahsediyorlar. ‘Ben şu ilçede yaşayanlara sorulduğunda birinci çıktım. Anket Kemal Bey’in önünde duruyor’ gibi cümleler kuruyorlar.

        Bu laflar havada uçuşurken en çok iki anket firmasının ismi geçiyor: Aksoy Araştırma ve Murat Özçelik.

        Hakikaten bu iki firma böyle anketler yapıyor mu, diye araştırdım ve isim bazında ilçelerde hiçbir anket yapılmadığını öğrendim. Aksoy Araştırma genel olarak saha araştırması yapmış ama o anketlerde isimler yok. Murat Özçelik’in de ilçelerde halka isim sorarak yaptırdığı hiçbir anket yok. Kısacası bugünlerde ‘Benim ismim şu ilçede anketlerde birinci çıkıyor’ diyen bir CHP’li görürseniz inanmayın sevgili okurlarım.

        Diğer Yazılar