Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Kalabalıkların geleceğini biliyordum ama yine de görmeden böyle bir insan selini tahayyül etmek zormuş.

Gürül gürül, akın akın Türkiye’nin dört bir tarafından namaza koşanları, yer bulamayız kaygısıyla bir gece önceden Sultanahmet’te sabahlayanları, ayakta zor duran, Konya’dan, Adana’dan yıllardır hayalini kurdukları şeye koştuklarını söyleyenleri görünce bir kez daha anladım…

Evet Ayasofya’nın yeniden cami olarak kapılarını açması Türkiye’de çok büyük kalabalıkların hayat boyu beklediği hülya ve rüya imiş.

Biz seküler kesimin dindarların bu duygularını anlamaya çalışmamız ve empati yapmamız lazım.

Dualar ve namaz sırasında oradaki binlerce insanın gözünde aynı iki duygu vardı: Gurur ve şükran.

Bir kez daha söylüyorum, Türkiye’de çok büyük bir kesimin yani hem dindarların ve muhafazakarların hem de milliyetçilerin ve ülkücülerin hayali dün gerçek oldu.

Ancak bunları tespit etmekle birlikte birkaç şeyi de tarihe not düşmenin önemli olduğuna inanıyorum.

Osmanlı medeniyeti birlikte yaşamak ve çok-kültürlülük gibi kavramların üzerine inşa edilen bir uygarlıktı.

Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasına çok-kültürlü ve çok-dinli Osmanlı geleneğine uygun şekilde yaklaşmak gerekir.

Ekranlarda içe kapanmacı ve İslamiyet dışındaki dinleri dışlayan bir dil ile Ayasofya’yı ananları görüyor ve üzülüyorum.

Dış dünyaya ve özellikle Batı toplumlarına düşman olan ve Hristiyan yurttaşlarımızı kasten kırmak isteyen bir üslup benimseyenler hem Ayasofya hem de Osmanlı geçmişine ihanet ediyorlar.

Osmanlı demek imparatorluk ufku ve ruhu demektir. Farklı etnik ve dinsel kimlikleri dışlayan içe kapanmacı ve dış dünyanın düşmanı bir ideoloji Osmanlı medeniyetinin özüne terstir.

21. yüzyılın Türkiye’sinde toprakları değil gönülleri fethetmek amacımız olmalı.

Ayasofya’nın yeniden cami olarak kapılarını açması bir rövanş ya da bir güç gösterisi yerine bir vuslat olarak algılanırsa bu adım Türkiye’ye fayda getirir.

Öte yandan seküler bir yaşam tarzına sahip milyonlarca insanın Türkiye’nin Batı’dan, laiklik prensibinden uzaklaşacağı yönünde kaygılarını da iktidarın anlaması ve gidermesi gerekir diye düşünüyorum. Bu boyut da çok önemli.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar