Yükselen ırkçılığı ve göçmen düşmanlığını işte böyle mağlup edebiliriz
Şu kapkaranlık 2020’nin son günlerinde hayata olan inancımı bir küçük klip yeniden yeşertti.
3 gündür dönüp dönüp Almanya’da Edeka Süpermarket zincirinin yaptığı son reklam filmini izliyorum.
Medyada geniş şekilde yer aldı…
Hem Show Haber hem Habertürk TV, bültenlerinde bu güzel reklamı defalarca döndürdü.
Bu tavrıyla Ciner Medya Grubu kökeni ve inancı ne olursa olsun tüm insanları eşit değerde gördüğünü vurguladı.
Bu insanlık felsefesinden ayrılmamamız lazım.
Reklam filmindeki ırkçı ve huysuz Almanın biz Türklerden nefret ettiği gibi biz de Suriyeli kardeşlerimizden nefret etmemeliyiz. Onlara aynı ırkçı bakışla yaklaşmamalıyız.
Muhtemelen o reklamı gördünüz, kaçıranlar için buraya da koyuyorum.
Ülkelerin içlerindeki farklılıklara giderek daha az tolerans gösterildiği, bizde alenen ırkçılık yapıldığı, pandeminin insan denen varlığı ‘diğer’ine karşı çok daha kuşkucu hale getirdiği bir dönemde bu filmi izlemek bana kendimi uzun süre sonra ilk kez annemin kucağındaymışçasına huzurlu hissettirdi.
Dönüp dönüp bakıyorum, her seferinde ağlıyorum…
Meğer ne çok hasret kalmışız farklılıkların yüceltilmesine, çok kültürlülüğün kucaklanmasına, ‘ötekiler’le ilgili sıcak bir bakışa…
2021'DE NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ BU ALMAN MARKET ZİNCİRİNE VERİLMELİ
Almanya’da Türk bir ailenin Kovid kapan yaşlı ve ırkçı bir Alman komşuya Noel sürprizi hazırlamasını anlatıyor reklam.
Türk aile de yaşlı Alman da aşırı klişe ama olsun, amaç çok doğru.
Zaten belki de bu amacı kuvvetli bir şekilde izleyene geçirebilmek için bu kadar klişe bir şekilde resmedilmiş Türk ve Alman imajı.
Edeka’nın Almanya’da Türklere ve Müslümanlara karşı artan ayrımcılığa dikkat çekmek ve temel insanlık değerlerini hatırlatmak için attığı bu adım ilk değil.
2017’de de yükselen ırkçılığı protesto etmek için reyonlarında sadece Alman ürünlerine yer vereceğini açıklamıştı firma.
Raflar boş kalmış ve ‘Bu raf çeşitlilik olmadan biraz sıkıcı’ afişleri asılmıştı.
Dünyanın birbirine bağlı olduğu, bunun da bir zafiyet değil, bir zenginliğe işaret ettiği herhalde daha güzel anlatılamazdı. Çok zekice bir reklamdı.
Kendi ayaklarının üzerinde durmak elbette önemlidir sevgili okurlar ama kendi ayaklarının üzerinde durarak başkaları ile ilişki halinde olmak, bir bütün olarak yaşamayı hedef koymak daha önemlidir.
Ülkelerin giderek içe kapandığı, farklılıklara bakışın olumsuza kaydığı, göçmenlerin adeta kriminalize edildiği, etnik milliyetçiliğin her yerde yükseldiği böyle bir zamanda hiçbir siyasetçinin veremediği kadar kuvvetli bir mesajı Almanya’daki bu süper market zinciri veriyor.
Bizdeki reklamcılar da bu türden özgürlükçü yaratıcılık klipleri hazırlayamaz mı?
Reklam dünyasından Serdar Erener geliyor mesela aklıma. Sinan Çetin ile beraber bir dönem sektörün bir numarası idiler. Tanırım, tam bir özgürlükçü ve demokrattır. Fakat Erener’in de böyle bir kampanyasını hatırlayamadım. Acaba bizim firmalarımız mı böyle güzel tekliflere olumsuz bakıyorlar?