Köprüden önceki son çıkış…
Günlerdir tüm Türkiye bugünü bekliyor.
Kabine toplanacak ve toplantının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan yarından itibaren devreye girecek normalleşme kararlarını açıklayacak.
Size kesin bir bilgi vereyim: Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk toplantıda ilkokulları tam zamanlı açmayı teklif edecek.
Bu, önümüzdeki son şans...
Kabinenin tüm üyeleri, özellikle Sayın Fahrettin Koca’ya yalvarıyorum: Sayın Selçuk’un bu önerisini kabul edin. Artık çocukları evde tutma ısrarınızdan vazgeçin. Okulların kapalı kalması yarardan çok zarar veriyor.
Bu ülkenin geleceğini kaybediyoruz!
15 ay boyunca ekonomi durmasın diye birçok bakanlık kendi alanında bastırdı. Oteller neredeyse hiç kapanmazken okullar neredeyse hep kapalı kaldı.
Milli Eğitim Bakanlığının teklifleri diğer alanların güçlü lobileri nedeniyle geri çevrildi. Çocuklar devamlı bekledi, bekledi…
15 aydır bu ülkenin gelecek kuşakları ev hapsinde.
EĞİTİM KİMSENİN AKLINA DAHİ GELMİYOR...
Ve maalesef pandeminin başından beri okulların kapalı olması hariç her yerin kapanması gündemde kendine hatırı sayılır bir yer bulurken -eğitime herkes çok önem verdiği için olsa gerek- benim gibi birkaç deli dışında bu meseleyi dert eden dahi olmadı.
Dün bakıyorum ana haberlere. Açılması gereken yerleri verirken okullar sayılmıyor bile… Medyanın aklına gelmeyecek kadar arka sıralarda eğitim bu ülkede.
Vah halimize…
Bu bir siyasi görüş meselesi de değil…
İktidar da muhalefet de mutabakat halinde. Kimsenin dünyanın en uzun süreli okul kapatan ülkeler arasında olmamıza itirazı yok!
Bir buçuk seneyi devirdik.
BU BİR AY DA OKUL OLMAZSA DÜKKANI KAPATALIM
Diyebilirsiniz ki Nagehan, yazdın yazdın da ne oldu? Artık sene bitti, okullar bundan sonra açılsa ne olur, açılmasa ne olur?
Öyle değil sevgili okurlar…
Bir aylığına da olsa yüz yüze eğitime dönmek hayati önemde. Öğrencilerin kaybettiklerini telafi etmek mümkün görünmüyor ama çocuklara ‘okul’ kavramını yeniden hatırlatıp, okul ve tatil arasındaki farkı göstermezsek bu ‘kaybolmuşluk’ hali en azından eylüle kadar sürüp gidecek. Zararı toparlamak tamamen imkansız hale gelecek.
“Mart 2020’de 1. sınıfta olan öğrenci Eylül 2021’de 3. sınıfa gidecek. 175 gün yerine 10 gün okula gitmiş. Geri kalan günleri uzaktan eğitimle tamamlamış. Bu öğrencinin o yılki bilgileri kavraması mümkün değil.”
Bu sözler TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’na ait.
TEDMEM’DEN ÇOK KRİTİK RAPOR
TEDMEM uzun süredir, eğitimciler, bilim insanları ve velilerle konuşarak hazırladığı kapsamlı raporunu Cuma günü açıkladı.
Benim aylardır feryat ettiğim birçok gerçek o raporda yer alıyor.
Raporun tamamını ve özet halini de link olarak koyuyorum.
TELAFİ EĞİTİMİ YOL HARİTASI (PDF) TELAFİ RAPORU ÖZETİ (WORD)1 Mart 2020 ile 29 Mart 2021 tarihleri arasına bakmışlar…
İsviçre ve Japonya’da çocuklar bu süre zarfında tam zamanlı olarak 36 hafta okula gitmişler. Bu süre Fransa’da 29 hafta, Rusya’da 27 hafta, Danimarka’da 22 hafta, Almanya’da 18 hafta. (Almanya eyalet sistemi olduğu için aynı anda tamamının açık olduğu süreler denk gelmiyor yoksa teker teker bakıldığında çocuklar çok daha uzun süre okula gittiler, 18 hafta tüm ülkede tamamen açık kalma süresi)
ABD, İsveç, Avustralya, İzlanda ve Rusya’da okullar hiçbir zaman ülke genelinde kapanmadı.
Bizde okullar kaç gün açık kaldı biliyor musunuz?
İlkokul 1’ler için 2 hafta, diğer seviyeler için ise 10 gün!
Yani okullar açıldı denen süre aslında totalde sadece 2 hafta kadardı…
İMKAN DEĞİL, BAKIŞ FARKI...
İsviçre’deki akranları bizim çocuklardan 18 kat daha uzun süre, Fransa’daki akranları 15 kat daha uzun süre okula gidebildiler.
Sınıf mevcutları çok düşük ya da fiziki koşullar çok daha iyi olduğu için değil bu fark. Fransa’da sınıf mevcutları ortalama 20-25 kişi civarında. Seyreltilmiş uygulama da çoğu kez yapmadılar.
Belçika’da, Hollanda’da normal mevcutla, üstelik ilkokullarda uzun süre maske zorunluluğu da olmadan tam zamanlı eğitime kısa aralar hariç hep devam edildi.
Aradaki fark imkan değil, bakıştı.
Bu ülkeler eğitimi öncelik kabul ettiler ve prensip olarak okullarını açık tuttular.
Bizde sınıf mevcutları ortalama 29 kişi. Tabii bölgeden bölgeye farklılık gösterebiliyor. Doğu ve güneydoğuda mevcutlar daha yüksek ama sınıflar bölündüğünde hiçbir yerde sorun kalmıyor ki Avrupa'daki uygulamalara baktığımızda birçok yerde bölme yapmadan da eğitime devam edilebilirdi.
Edilmedi.
AVRUPALI AİLELER ARTIK TÜRKİYE'Yİ TERK EDİYOR
Ülkemizde yaşayan ama son bir yıldır "Bu ülkede eğitim hakkı yok" diyerek memleketlerine dönen en az 10 Fransız ve Alman aile tanıyorum. Hepsi de Türkiye’yi çok seven insanlardı.
Sayıca anlamlı değil belki ama bize çok acı bir gerçeği hatırlatıyor onların gidişleri…
Toplumun en savunmasız kesimi olan çocuklarımızın elinden en temel haklardan biri olan eğitim hakkını aldık.
İLKOKUL ÖĞRETMENLERİMİZİN YÜZDE 90'I BİR DOZ BIONTECH OLDU
Diğer bir konu aşı.
Elbette öğretmenlerin aşılanması çok önemli ve ilk sıraya alınmalı.
Öte yandan yukarıda saydığım Avrupa ülkeleri okulların açık tutulma şartını öğretmenlerin aşılanmasına bağlamadılar.
TEDMEM’in raporunda hangi ülkelerde öğretmenlerin aşı sıralamasında nereye konduğunun bir dökümü var.
149 ülkeden yalnızca 17’sinde aşılamada ilk aşamada öğretmenlere öncelik verildi. Bu ülkeler arasında Rusya, Çin, Belarus, Uganda var.
ABD, Almanya, İspanya ve Türkiye’nin içinde olduğu 20 ülkede öğretmenler ikinci aşamadaki öncelik grubuna alındı. İngiltere, Fransa, Avustralya gibi 56 ülkede ise öğretmenlere bir öncelik tanınmadı.
Türkiye'de ilkokul öğretmenlerinin yaklaşık yüzde 90'ı en az bir doz Biontech aşısı oldular.
Bu gün TTB okulların açılması çağrısı niteliğinde bir rapor daha yayınlayacak. O raporda Biontech'in tek dozunun dahi yüzde 70 oranında koruma sağladığı hatırlatılıyor. Dolayısıyla öğretmenlerimiz gönül rahatlığıyla okullarına kavuşabilirler.
HIZLI TEST NEDEN BİZDE HALA YOK?
Gelelim test uygulamalarına...
Hızlı sonuç veren antijen testleri bazı Avrupa ülkelerinde okulları açık tutmada önemli bir etken olarak gösterildi.
Mesela Avusturya’da ilkokullar her gün tam kapasite açık. Okullarda hızlı test istasyonları kuruldu. Dersler başlamadan test yapılıyor, test yaptırıp negatif sonuç alan derse girebiliyor, yaptırmayan uzaktan eğitime devam ediyor.
Avusturya’da ortaokullar, liseler ve meslek okulları da dönüşümlü olarak yüz yüze eğitim yapabiliyor.
İngiltere’de her hafta evde uygulanacak testler veriliyor ancak ilkokul için bunları uygulamak mecburi değil, ailenin inisiyatifinde.
Türkiye’de neden hala okullarda uygulanabilecek hızlı testler yok?
Sevgili okurlarım OECD ülkeleri içinde Meksika’dan sonra okulları en fazla süre kapalı tutan ülke olduk.
Uluslararası değerlendirmelerde zaten en alt sıralarda yer alıyorduk. Bundan sonra ne yapacağız bilemiyorum…
Bu iş nasıl toparlanacak, çocuklar farkı nasıl kapatacak, aklım almıyor…
Selçuk Pehlivanoğlu "Artık her sınıf birleştirilmiş sınıftır" diyor. Çok haklı.
Bazı çocuklar uzaktan eğitimden ailenin desteği ve olanaklar sayesinde daha çok fayda gördü, bazısı ise yerinde saydı. Her sınıfta ciddi seviye farkları oluştu.
BAKAN SELÇUK'UN İŞARET ETTİĞİ TELAFİ DERSLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Öğretmenler artık tüm bu seviye farklarını gözeterek geride kalanları yetiştirmek durumunda. O nedenle Bakan Selçuk’un telafi derslerinin hemen ve yüz yüze başlaması gerektiğini hatırlatması çok önemli.
Vakit kaybetmemeli ve yaz tatilini mümkün olduğunca kısa tutarak çocukları bir an önce okullara döndürmeliyiz.
Selçuk Pehlivanoğlu'nun Ağustos önerisi bana çok olası gelmiyor ancak haziranda tamamen açık tutulup, eylül başında yine full kapasite başlanabilirse en azından enkazı belli bir seviyede tutmak mümkün olabilir.
Restoranları, kafeleri hepimiz özledik. Esnaf kan ağlıyor. Dilerim bugün onların yüzünü güldüren kararlar çıkar.
Öte yandan restoran ve kafelerini açmış, AVM'lerini ise neredeyse hiç kapatmamış ama okullarını kapalı tutan başka bir ülkenin dünya üzerinde var olmadığını hatırlatmak isterim…