Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün CHP’nin Maltepe’de düzenlediği ‘Milletin Sesi’ mitingi Canan Kaftancıoğlu için verilen yargı kararlarına itiraz için organize edilmiş olsa da aslında en az bunun kadar açık bir şekilde başka bir anlam da içeriyordu.

        Mitingde ilk kez bu kadar net ve kesin bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı ilan edilmiş oldu. Hem de bizzat Kemal Bey tarafından.

        “Ben iktidar olduğumda” ile başlayan cümleleri tartışma götürmez bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun aday olmaya karar verdiğini gösteriyor.

        Zaten miting öncesinde konuşan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da “Eskiden gönlümüzün adayı Kılıçdaroğlu deniyordu. O ‘gönlümüzün’ kısmı kalktı. Artık CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu diye bir algı oturdu.” diyerek CHP yönetiminin de bu konuda kararlı olduğunu ortaya koydu.

        Yani bu saatten itibaren artık Tayyip Erdoğan-Kemal Kılıçdaroğlu seçim yarışı başladı diyebiliriz…

        Çocuklarla sohbet

        Çocuklarla sohbet
        0:00 / 0:00

        Bizim bıdıklarla hafta sonları bir akşam ritüelimiz var. Uyku saatleri yaklaştığında yatmayı geciktirmek için ellerinde kitaplarla bana geliyorlar.

        Yasemin muzip muzip gülerek “Anne hadi Simone des devoirs vakti” diyor ve onlara aldığım Simone de Beauvoir kitabını gösteriyor. Bu aslında sadece bir işaret fişeği. (Bu arada çocuklar için Little People, Big Dreams serisini hararetle tüm anne-babalara tavsiye ederim, Türkçe çevirisi de var bu serinin, Küçük İnsanlar, Büyük Hayaller. Tarihe iz bırakmış kişileri resimler ve sade bir dille anlatan kitaplar.)

        Yasemin, Simone de Beauvoir’ı Fransızca ‘ödevler’ anlamına gelen Simone des devoirs diye değiştiriyor, yani uyku öncesi elde ettiği zamanı mutlaklaştırmak için bunun bir ödev, bir gereklilik olduğunu söylüyor bana. Sonra da seçtikleri kitaplardan okuyor ve karşılıklı sorular sorarak sohbet ediyoruz.

        Çocuklarla sohbet etmek insana en önemli ve en temel şeylerin aslında neler olduğunu hatırlatan müthiş bir deneyim.

        Hayatta bizi ne mutlu ediyor? Güzel ve kötü arasındaki fark nedir? Arkadaş nasıl olmalıdır? Neye üzülüyoruz? Üzüldüğümüz şeyler hakikaten önemli mi?

        Onları dinledikçe hayatın en sade güzelliklerini bize unutturan gündelik fazlalıklar ve gereksiz örtülerden sıyrılıyor ve en gerçek şeyleri hatırlıyorum.

        Size de bunu muhakkak tavsiye ederim. Çocuklarınızla onlara bir şey öğretmek değil onlardan bir şeyler öğrenmek için de vakit geçirin…

        Değer mi?

        Değer mi?
        0:00 / 0:00

        Son zamanlarda en basit ve en temel sorular üzerine çok düşünüyorum. Bazen saatler hatta günler boyu dönüp kendime ve hayata bakıyorum.

        Kendimi bildim bileli hep inandığım şeyler için mücadele ettim. Hep zoru seçtim. Şimdi geriye dönüp bakıyorum da… Hep bir şeylere koşmuşum, hep bir yerlere yetişmeye çalışmış, çabalamışım. Doğru bildiğim şeyleri anlatabileceğime inanmışım. Sanki durursam ayıp olur, tembellik olur diye düşünmüşüm.

        Onca koşturmada zaman zaman yanlışlar yaptım. Yaptığım yanlışlardan da hiç kaçmadım. Hepsini kabul eder ve özeleştiri yaparım, yapıyorum da.

        Rahmetli babam “Kızım” derdi, “Hayatta her zaman insanların içindeki iyiye inan. İnanırsan o iyiyi bulursun.” Bu söz mü, ailemdeki müthiş sevgi ve karşılıklı saygı ortamı mı bilmiyorum ama ben kendimi bildim bileli insanların içindeki iyiye hep inandım, hayata karşı çok romantik ve korunaksız oldum.

        Ancak son günlerde kendimi tanıdığım ben ile anlatılan ben arasında hiçbir bağ kuramıyorum. Onca iftira, yalan, karalama… O anlatılanlar ‘ben’ ise ben kimim? Burada bir yanlışlık var…

        İlk kez “değer mi?” diye soruyorum kendime… Anlatmak istediklerimi anlatamıyorsam bunca çabaya değer mi?

        Diğer Yazılar