Yüksel Taşkın'a itiraz eden CHP'lilere kötü bir haberim var
Geçenlerde CHP'ye yakın olarak bilinen bir medya organında bir gazeteciden şunları duydum: "Biz Yüksel Taşkınlara, Murat Belgelere, Cengiz Çandarlara tüm ‘Yetmez ama Evet’çi Fetöcülere hesap sormak, onları yargılamak için iktidar olmalıyız. Bunları milletvekili yapmak için değil. Ama yine de CHP iktidarında bu hesabı onlara soracağız. Önce iktidar olmalıyız.”
Bu nasıl bir kafadır? Bu nasıl bir zihniyettir? Bunlar hangi CHP'yi destekliyorlar? Zannediyorum Kılıçdaroğlu CHP'sini Recep Peker CHP'si sanmak gibi bir şizofreni içindeler. "Yetmez ama Evet" diyen herkesi FETÖ torbasına atacak kadar da delirmişler. Ancak maalesef marjinal olduklarını da söyleyemeyiz. Böyle çok örnek var.
Yani Yüksel Taşkın önce CHP milletvekili olacak, sonra da aynı CHP iktidarında eziyet edilecek kendisine! İstedikleri bu! Yüksel Bey gibi akademisyenler sadece bir bildiri imzaladılar diye yeterince zulüm gördüler zaten.
Tuhaf olan Taşkın ile aynı şehirden, İzmir’den AK Parti milletvekili adayı olan Teğmen Mehmet Ali Çelebi kafasıyla hayata bakıp hala kendini “muhalif” zannedebiliyor bu zihniyet sahipleri. Siyasette artık kendi yerlerinin Cumhur İttifakı olduğu gerçeğine inanmak istemiyorlar.
Ayrıca ismi zikredilen Cengiz Çandar'ın CHP ile alakası yok. YSP'den milletvekili olacak Çandar ama araya onu da, muhtemelen Hasan Cemal'i ve hatta tüm liberal-demokratları da katıyor bu zihniyet.
Oysa ben şundan eminim: Kemal Kılıçdaroğlu'nun perspektifine göre hem Cengiz Çandar hem de Hasan Cemal bu faşizan kafalardan çok daha değerli ve itibarlı. Kemal Bey'in her iki usta gazetecinin de TBMM'de olmasından mutluluk duyacağına hiç şüphem yok.
Yüksel Taşkın'ın yanında kıymetli bir entelektüel olan Murat Belge'nin zikredilmesi bilinçli. Çünkü Taşkın da Belge gibi Birikim dergisi ekolünden bir özgürlükçü-sol akademisyen. Murat Belge, Ömer Laçiner, Ahmet İnsel, Tanıl Bora, Ümit Kıvanç gibi Birikim Dergisi Çevresi'nin bir mensubu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Murat Belge’ye ne kadar değer ve önem verdiğini, Belge’nin düşüncelerine ve politik mücadelesine ne kadar saygı duyduğunu da Kemal Bey’in 19 Ocak 2020’de T24’e yaptığı ziyarette görmüştük. Belge masanın uzağında otururken özel olarak Kemal Bey kendisiyle yan yana oturmak istediğini söylemişti. O ziyaretin fotoğrafını da buraya koyuyorum…
Özgürlükçü-solcu bir entelektüel olan Yüksel Taşkın'ın milletvekili adaylığını duyunca çıldıranlar şunu bilmeli: Aradığınız CHP'ye artık ulaşılamıyor.
2011'den beri CHP içinde bulunan (evet 2011) Yüksel Taşkın'ın CHP'li olduğunu ancak 2023'te fark edenler önce kendi bilgisizliklerini sorgulamalılar.
Taşkın Taraf gazetesinde köşe yazarken de CHP'li idi. Bunu da yazılarında zikrediyordu. Sezgin Tanrıkulu ile aynı dönem yani 2011’de CHP’ye katıldı. Partinin AR-GE bölümünde 2011’den beri çalışıyor.
2018 itibarı ile de CHP İstanbul delegesi ve PM üyesi. Tam 5 senedir parti meclisinde. 2020’den beri de CHP Genel Başkan Yardımcısı.
Taşkın’ın 3 senedir CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakın çalışma arkadaşlarından biri olduğunu bilmeyenler artık kendi CHP’liliklerini sorgulamak zorundalar. Sadullah Ergin ya da Çandar-Cemal meselesiyle Yüksel Taşkın meselesi tamamen farklı.
Genel Başkan olduğu tarihten beri CHP’yi ulusalcı-laikçi çizgiden çıkarıp özgürlükçü-sol bir parti haline getirmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun fikirdaşlarından ve omuzdaşlarından biri Taşkın.
“Aa nerden çıktı bu” diyenler derin bir politik körlük içinde olduklarını fark etmeliler.
Eğer önümüzdeki seçimleri Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa zaferinden aldığı güçle CHP’yi tam anlamıyla Avrupa tipi sosyal-demokrat bir partiye, evrensel seviyede özgürlükçü-sol bir harekete dönüştürebilir. Reform sürecini tam istediği gibi tamamlayabilir. Kılıçdaroğlu’nun kazanması ile CHP’nin de gidişatı değişir.
Fakat eğer kaybederse CHP çok ciddi bir kaos yaşayabilir ve ne olacağı öngörülemez bir geleceğe doğru sürüklenir.