Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Türkiye daha önce de pek çok darbe gördü ama hiçbirinde Meclis bombalanmadı ve tanklardan çıkan askerler ilk elden insanlara ateş etmedi. Protestocuların biber gazı vs. gibi caydırıcı ve uzaklaştırıcı önlemler alınmadan ilk önlem olarak ateşli silahlarla durdurulmaya çalışılması, dünyada da eşi benzeri zor görülecek hadiselerden.

TSK’nın geçmiş darbelerindeki dürtü, ülkeyi teslim alıp yönetmekti. Ama 15 Temmuz darbesindeki detaylar amaçlananın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortadan kaldırmak, kaos yaratmak, TSK’yı yönetimi devralmaya zorlamak yahut ülkeyi BM müdahalesine açık hale getirmek, NATO’yu işe el koymaya icbar etmek olduğunu düşündürüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele yönelik baskının detayları, bir suikast saldırısı planlandığının işareti. Başarılı olunamayınca saldırının arkasındaki asıl dürtü ortaya çıkmış: Türkiye nefreti.

Bu dürtü sadece AK Parti’yi değil, sadece Erdoğan’ı değil, ülkenin bütün renklerini, eğilimlerini, partilerini, vatandaşlarını yok edilmesi mühim olmayan faktörler olarak kabul etmek şeklinde özetlenebilir. Sadece AK Parti’nin değil, bütün milletin iradesinin tecessüm ettiği Meclis’i 11 kez bombalamak başka bir saikle anlaşılamaz. Tam da bu nedenle demokrasi nöbetinin sürdüğü meydanlarda sadece Türk bayrakları olmalıdır. Tam da bu nedenle demokrasi nöbeti bütün partilere mensup, her görüşten insanla dirsek teması ve dayanışma gerçekleştirilerek tutulmalıdır.

Tekrar ediyorum, önce Erdoğan’ı Marmaris’te vurma, ortadan kaldırma ve bunu başaramayınca Meclis’i bombalama sıralamasını, bu sıralamanın arkasındaki güdüleyiciyi ve geçmiş darbelerden farkını anlamadan söz konusu saldırının gerçekte neyi hedeflediğini tam olarak tahlil edemeyiz.

Her darbe vatana ihanettir, ama darbeciler bunun farkında olanlar ve farkında olmayanlar diye ikiye ayrılır.

Vatana ihanet ettiğinin farkında olmayan darbeci, darbe yaparak bozuk düzeni iyileştirdiğini düşünür. Millet mutabakatının somut nesnesi ve aygıtı olan devletin egemenlik alanını koruduğunu zanneder. Devlet egemenliğinin kendisi aracılığıyla kullanılacağı millet iradesini de geçici bir süre için askıya alır. Millet iradesinin cisimleştiği TBMM’yi bombalamak, milletin üzerinde F-16 uçurmak ise, meydanlara çıkan insanlara gaz bombası değil, kurşun atmak ise o devletin egemenlik alanından da, milletin bekâ ihtimalinden de hoşnut olmamakla ilgili bir birikime işaret eder.

15 Temmuz’u gerçekleştiren ruh hali, “Siviller yapamıyor, o halde asker yapar”cı ruh hali değil. Daha en başta kaosu ve iç savaşı garantilemeye çalışan, ülkeyi küresel güçlerin taleplerine uygun hale getirmek isteyen akıl uyarınca hareket eden bir birikim. Bu bağlamda devlet, FETÖ’cü derken aslında NATO’cu dediğinin farkında olmazsa, tedbirler “Hem asker hem de muhafazakâr mıymış, demek ki FETÖ’cü, alın”dan ötesine geçmezse yeni saldırılara açık hale gelir. Bu arada sözlerimin “NATO’dan kopalım” anlamına gelmediğini belirtmek isterim. Sadece NATO’yu dizayn eden gücün yani ABD’nin bu darbedeki en muhtemel, en olağan şüpheli olduğunu ifade etmeye çalışıyorum.

Darbecilerin hareket tarzı ve herkesçe bilinen veriler başka türlü düşünmeyi zorlaştırıyor.

O verileri hatırlayalım: 1) Cuma akşamı Fox News’e çıkan ABD ordusunun eski istihbaratçısı Yarbay Ralph Peters’in “Darbenin başarılı olmasını umduğunu, bu darbenin Türkiye’nin bir İslami diktatörlük haline gelmemesini sağlayacak son fırsat olduğunu” belirtmesi. 2) MSNBC’de Erdoğan’ın Almanya’dan sığınma talep ettiği haberinin yayılması ve darbe sonrası ABD’nin önemli yayınlarında çıkan ve neredeyse darbe neden başarılı olamadı diye sızlanan makaleler. 3) John Kerry’nin o gece darbeye karşı olduğunu belirtmek yerine “barış ve istikrar” temalı açıklamalar yapması ve bu açıklamaların Mursi devrildiğinde yapılan açıklamalarla bire bir aynı olması. 4) 15 Temmuz gecesi yayınlanan sıkıyönetim direktifinin açıkça Batı ittifakının hamiyetine göz kırpması. 5) Uçakların kalkış ve yakıt ikmallerini İncirlik’ten yapması. 6) İncirlik Üssü’nün Türk komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van’ın, darbe girişimi başarısız olunca ABD’den sığınma talebinde bulunduğu iddiası. 7) Türkiye’deki gelmiş geçmiş bütün darbelerde ABD’nin ya tasarımının ya desteğinin bulunması.

Tehlikeyi izale etmenin yolu, NATO üyesi diğer ülkeleri “Türkiye düşerse siz de düşersiniz” farkındalığına ve itiraza davet etmekten geçiyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar