Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ARTIK hayatta olmayan o efsane gazetecinin evine giden genç kadın gazetecilerin başlarına gelenler bir Babıali fıkrası gibi yıllarca anlatıldı. Ben gazeteciliğe başladığımda bile meslekte en az 50 yılı devirmiş, evinden çıkmayan ama anılarına, tecrübelerine rağbet görülen bir efsaneydi. Söyleşi gibi çeşitli vesilelerle onunla görüşmek için evine gitmek, üç-dört saati ayırmak gerekiyordu.

        Telefonda “Alo” deyince bile ikinci cümleyi söylemek için 30 dakika beklemek gerekiyordu.

        Konumu, geçmişi itibarıyla da hemen hemen bütün genç gazeteci adaylarının tanışmak istediği biriydi. Ancak bu eve davet edilip efsanenin huzuruna çıkanlar neredeyse istisnasız hep genç kadın gazetecilerdi. Ve neredeyse istisnasız hepsinin başından en hafif tabiriyle birbirine benzeyen “ilginç” tecrübeler geçmişti.

        UTANÇ KAHKAHALARI

        Yaşının ilerlemesinin ve mesleğinde sağladığı konumun verdiği özgüvenle ziyaretine gelen kadın gazetecilere önce iltifat eder, sonra dokunmaya, öpmeye çalışırdı. Kadınlar da kendilerini tacizden kurtarmak için bazen usturuplu bir şekilde bazen de arkalarına bakmadan kaçarlardı. İşte işin Babıali fıkrasına dönüşen, rakı sofralarına, yazı işleri toplantılarına malzeme olan kısmı da buydu zaten. “Bir seferinde zavallı kız kaçarken arkasından apartmana çıkmış, ‘Öpemeden gitti, memelerini göremeden gitti’ diye arkasından sayıklamaya başlamış” diye anlatırlar, dinleyenler de kahkahalarla gülerdi. Mağdurun yaşadığı bu tecrübenin yaratabileceği yıpranmayı düşünmeden, erkek egemen bir dünyanın verdiği rahatlıkla. Tacizin adını koymaya çekinirdik.

        Üzerinden herhalde 20 yıl geçtikten sonra ancak utanarak da olsa kendimle yüzleşebiliyorum; o masalarda bu fıkraları dinleyip gülenlerden biri de bendim. “Aman artık bunamış” diye geçiştirmek kafamda yarattığım, yazılarına bakarak yazmaya özendiğim bir ilahı kendi içimde dahi olsa yerle bir etmekten çok daha kolaydı. Evet, gerçekten utanıyorum attığım her kahkahadan.

        ÜZERİ KAPATILDI

        Yıllarca farklı farklı ortamlarda anlatılan bu fıkralarda, gerçeklik payını sorgulama gereği bile duymadık. Birçok farklı kişi tarafından anlatıldığına göre en azından bir irdelenmesi gerekiyordu.

        Doğrusu, hiçbir kadın gazeteci de açık açık bu iddiaların peşinden koşmadı. Kendi mağduriyetlerini aktarmadı, yargıyı devreye sokmadı. Çalıştıkları yerlerde üstlerine konuştularsa da konunun kapatılmış olacağını tahmin ediyorum. Sessizlikleri yalnızlıklarından, yanlarında mücadele edecek kimseyi bulamamaktan, bir apartmanda yaşlı bir adamın arkalarından “Öpemeden gitti” diye inlemesinin hukuk önünde suç sayılamayacağını tahmin etmelerindendir.

        Hem kime inanacaksın? Gencecik bir kadına mı koskoca bir efsaneye mi?

        Çok değil, kısa süre öncesine kadar zamanın ruhu erkeklerin yanındaydı ve tacize varan davranışlar “Canım o kuşak öyle” ya da “masumane flörtleşmeler” diye kolayca geçiştirilebiliyordu. Ünlü bir belgeselci, bir genç kadın gazeteciye hiç çekinmeden “Benimle bir serüvene var mısın?” diyebiliyordu.

        Zamanın ruhu şimdi farklı işliyor ama.

        ***********

        DOKTOR AMCA SAPIK ÇIKTI

        BU hafta Amerikan tarihinin en büyük komedyenlerinden Bill Cosby’nin artık hayatının son yıllarına gelmişken tecavüz suçundan mahkûm oluşunu izlediğimde içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim.

        Cosby, 80’li yıllarda Amerikan hükümeti siyah mahallelerini Kolombiyalı uyuşturucu kartelleriyle işbirliği yaparak dağıtırken ekranda çok önemli bir mücadele veriyordu. Toplumsal bellekte bütün siyahların uyuşturucu bağımlısı, terörist olmadıklarını, aralarında “hepimiz gibi” ailelerin de olduğunu gösteriyordu. Kazandığı paranın büyük bölümünü binlerce gencin eğitim masraflarını karşılamaya adıyor, pedagoglar ve psikiyatrlarla ekranda siyahların olumsuz canlandırılmaması için çalışıyordu... Bir yandan da iyi aile babası ve eş olmak üzerine yazdığı kitaplar hemen herkesin başucunda yer buluyordu.

        BİZDEN BİRİ

        Cosby’nin siyahlara yönelik gösterdiği hassasiyetin dublajlı Türk televizyonlarında izleyiciye geçmiş olmasının imkânı yok. Ama henüz masumiyetini yitirmeyen tek kanallı Türkiye de Dr. Huxtable karakterini sevdi, bağrına bastı. Ekranda gördüğümüz adam bize benzemese de bizim gibiydi, bu aile hepimizin ulaşmak istediği bir mertebeydi.

        Bu yüzden Bill Cosby’nin düşüşünü görmenin vicdanlarımızı sızlatan kişisel bir boyutu da var. Ona inanmış ve güvenmiştik. Çocukluk ilahlarımızı kaybetmek can yakıyor ne yazık ki. Yıllarca komşuluk yaptığımız o doktor amca tecavüzcüymüş meğer, ne hissedersiniz?

        Cosby’ye yönelik tecavüz iddiaları yeni değil, onlarca yıldır konuşulan ama üzeri kapatılan, mağdurların parayla susturulduğu lekelerdi. Bir de tabii hiç kimse inanmak istemedi. Hakkında yazılan 544 sayfalık biyografide yeteri kadar önemli olmadığı için bahsedilmiyor bile. Oysa şimdi kitabın finalini hayat mahkemede kendi kendine yazdı.

        MEZARLARI KAZALIM

        1937 doğumlu Bill Cosby. Onu kendi haline bırakıp yaşlılığında hiç bulaşmamak mı gerekiyordu? Zamanın ruhu artık bize hiçbir efsanenin, hiçbir mirasın dokunulmazlık sağlamaması gerektiğini öğretmeye çalışıyor. Yaş, konum, başarı, mertebe fark etmiyor. Tarihin ilerlemesi geçmişle hesaplaşarak, ders alarak mümkün.

        O yüzden zihnimizdeki bariyerleri kaldırıp gerektiğinde mezarları kazmalıyız. Halının altına süpürdüğümüz gerçekleri masanın üstüne çıkarmalı, kapatılan defterleri yeniden açmalıyız. Kendimizle, geçmişimizle, tabularımızla yüzleşmediğimiz sürece hepimiz ikiyüzlü, sahte bir ahlakın tuzağına düşmüş sayılırız.

        Başarılarıyla dev konumlara ulaşmış efsaneler yıllarca onurlandırıldı, madalyalarla ödüllendirildi. Ama bir kişi bile hayranı olduğu dev yazarın evinden arkasına bakmadan kaçan o genç kadın gazetecinin ne hissettiğini sormadı.

        ***********

        BONUS İÇERİK

        SANAT ile sanatçıyı ayrıştırmanın, işi eser sahibinden ayrı tutmanın imkânsız olduğu bir çağda yaşıyoruz artık. Bu hafta Bill Cosby’nin mahkûmiyetine denk gelen günlerde son 10-15 yılda kültür üzerinde giyimden müziğe en çok etki yapmış

        Kanye West’i de “kaybettik”.

        Bu konuda da çok doluyum.

        Sayfada yer kalmadı, devamı Haberturk.com’daki blog’umda.

        Diğer Yazılar