Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Venezuela’daki darbe başarılı olmadı, tıpkı Türkiye’deki darbe girişimi gibi. Çünkü bir darbenin başarıya ulaşması için arkasında elitlerin ve halk desteğinin olması gerekir. Birileri istedi diye ya da zayıfladığını düşündüklerinden hükümet düşmüyor. Nitekim Türkiye’de çok eleştirilmesine, kendi destekçileri arasında bile itiraz sesleri yükselmesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan meşruiyetini ve arkasındaki halk desteğini koruyan bir liderdi. Halk onun için sokağa döküldü.

        12 Mart ve 12 Eylül’de hükümet meşruiyetini kaybetmiş, çözüm yolları tıkanmıştı. O dönem Facetime olmadığı için darbe başarılı oldu değil, darbenin altyapısı hazırdı. Nitekim bugün 12 Eylül’ün o dönemi yaşayanlar tarafından “Askerler geldi kurtardı, yoksa her gün biri ölüyordu,” diye anılması, 1982 Anayasası’nın kabul oranını yüksekliği halk desteğini gösteriyor.

        İşte Venezuela’da da Maduro’nun durumu aynı. Kendi kendisini devlet başkanı ilan etmiş ve Amerika’nın desteğini almış bir alternatif lidere karşı halkın bir kısmı hala Maduro’yu meşru görüyor. Aynı şekilde ülkenin elitleri de tam olarak Maduro’dan vazgeçmediği için Venezuela’da asker yönetime şimdilik el koyamıyor.

        Amerika şimdi zamanla Maduro’nun zayıflayacağını, darbenin uzun vadede başarılı olacağını düşünüyor.

        ABD BU DARBELERİN TARAFI

        REKLAM

        Amerikan basınında Venezuela-Türkiye kıyaslamaları yapılıyor, zira şartları birbirinden epey farklı iki ülkedeki darbe girişimlerinin başarısızlığı birbirine benzer. Amerika bu iki darbenin de tarafı; yapanı, organize edeni anlamına gelmesin tarafı demem. Ama iki ülkeyi de kendi çıkarları doğrultusunda yakından takip etmeye mecbur.

        İyi de koskoca Amerika bu yakın takip işini biraz yüzüne gözüne mü bulaştırıyor acaba?

        Amerikan hükümetinin daha darbe başarılı olmadan Maduro’nun gidişini kutlama aceleciliği dünya lideri ülkenin istihbaratının zayıflığını gösteriyor. Belli ki ülkelerde görev yapan istihbarat görevlileri ve başkente kriptolarla ülkeler hakkında bilgi aktaran diplomatlar ülkeleri pek iyi okuyamıyor.

        Wikileaks belgelerinde Ankara’da büyükelçi olarak görev yapan Eric Edelman’ın özellikle FETÖ tehlikesini ta kaç sene önce ne kadar net gördüğünü okumak mümkündü. Şaşırtıcı olmayan o zamanlar medyada ve devlette epey etkili FETÖ’nün Edelman’a karşı karalama kampanyası başlatmasıydı. Ankara’da devlet yetkilileriyle görüşemeyen bir büyükelçi konumuna düşünce mecburen görev yeri değiştirildi.

        Sonradan Türkiye’ye atanan görevliler Venezuela’dakilerden daha iyi iş yapmış olmalı zira 15 Temmuz’da darbecileri kutlayan açıklama gelmedi Washington’dan. Hatta darbedeki ABD izi iddialarına karşı da kendisini savunabildi.

        Venezuela’da ise ABD’yi gülünç duruma düşürecek bir acelecilikle Beyaz Saray ve Dışişleri yanıltılmışa benziyor. Galiba “bizim çocuklar” bu darbe işini eskisi gibi başaramıyor.

        Neden mi? Onu da anlatayım

        ***

        Darbe girişiminin gizli kahramanı: Darbematik Abrams

        Üniversiteyi Harvard’da okudu, ardından Harvard Hukuk’tan mezun oldu ama asıl şöhretini ve kariyerini devlette yapan bir isim Elliott Abrams. Herhangi bir Hollywood filminde üniversite hocasını oynayabilecek bir tipe sahip Abrams’ın en büyük özelliği Amerika’nın bulaştığı bütün kirli işlerde ucundan köşesinden, bazen de tam ortasından rol olması.

        Donald Trump’ın Venezuela özel temsilcisi olan bu neo-con darbe girişiminde yine sahneye çıktı. Aslında bu onun ülkedeki ilk darbe girişimi de değil, 2002’de Hugo Chavez’e karşı düzenlenen darbe girişimine de yeşil ışık yakmıştı.

        Nikaragua’daki darbede yine bütün yollar Abrams’a çıkıyordu.

        Oğul Bush’un ve dönemin başkan yardımcısı Dick Cheney’nin tamamen yalanlara dayanan Irak Savaşı’nın orkestra şefi olarak Abrams görev yaptı.

        Aynı Abrams tarihin en büyük skandallarından İran-Kontra olayında da başroldeydi, hatta bu yüzden ceza bile aldı. Sonradan Başkan tarafından affedildi ama bu elini kirli işlere bulaştırdığı gerçeğini değiştirmiyor.

        Tam bir darbematik. Ama yaşlandı mı nedir, eskisi kadar başarılı değil.

        NE YAPTI ETTİ İŞ BULDU

        Aslında Trump yönetimi onu sevmediği için bir görev vermeyecekti. Zaten o da Trump’ı desteklememişti. Ama Washington’ın kurdu neo-con’lar ne yapıp edip bir şekilde kendilerine bir yer açmayı beceriyor, Venezuela krizi patladığında da kendisine iş buldu Abrams.

        Hatta yakın zamanda Türkiye’yi de Venezuela’ya destek vermekle itham etmiş, eleştirmişti. Bir an önce Maduro’ya verilen desteği çekmemizi tavsiye etmişti.

        İlginç olan, aynı Abrams ülkemizdeki insan hakları ihlallerine, Uluslararası Af Örgütü’nün çağrılarına karşı da “Hadi oradan” diyecek kadar kaba ve ilgisizdi. “Bırakın bu sığ raporları, hiçbirinizin insan haklarıyla ilgilendiği yok, Türkiye büyük gelişim gösteriyor,” diye topa tutmuştu duyarlı insanları.

        Şimdi bu Abrams kalkıp Venezuela’ya demokrasi getirecek, öyle mi?

        Amerika’nın sosyalist dergisi Jacobin’in dediği gibi bir savaş suçlusu o.

        Diğer Yazılar