Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE'DE dizi sektörü öyle bir kısırdöngü içerisinde ve öyle klişelere teslim ki, sonunda dönüp dolaşıp yine sektörü yaralayacak. Ekranın son beş yılına baktığımızda hep birbirini tekrar eden işler çıktı karşımıza... Tabii ki, istisnalar kaideyi bozmaz. Ezel, Leyla ile Mecnun, İşler Güçler ve Behzat Ç. gibi dizileri kastetmiyorum. Ama Yaprak Dökümü'yle başlayan iki kardeşin aynı kişiye aşkı, Ezel'in ardından intikam planı son beş yılın dizi konusu özetidir. Neredeyse her dizide bu konuların işlendiğini görürsünüz. Kimi mekânı, kimi dönemi, kimi kostümüyle farklılık yaratıyor ama konular değişmiyor. Ama bugün anlatmak istediğim sektördeki başka bir sorun.

        Şu anda Türkiye'de neredeyse her iki kişiden biri oyuncu olmak istiyor. Çünkü herkes ünlü olmak ve starların kazandığı büyük paralara sahip olmanın peşinde. Haksızlar mı? Bazen ekranda izlediğim ve oyuncu olabileceğine bile ihtimal vermediğim isimler görüyorum. Kazandıkları parayı duyunca bu nasıl bir adaletsizlik demekten kendimi alamıyorum. Neyse o başka bir konu, benim asıl anlatmak istediğim başka bir şey... Bugün Türkiye'de yapımcılar oyuncu bulamadıklarından yakınıyorlar. Çünkü çok oyuncu var gibi görünse de başrolü taşıyıp kitleleri peşinden sürükleyeceğine inandıkları oyuncu sayısı iki elin parmağını geçmiyor. O nedenle oyuncu olmak isteyen gençlere hep aynı şey söyleniyor.

        Kadınlar Beren Saat'e, erkekler Kıvanç Tatlıtuğ'a benzemiyorsa bir şey olmaz. Bunu sektörden o kadar çok duyuyorum ki, anlamakta zorlanıyorum. Acaba ben Türkiye'de değil başka bir ülkede mi yaşıyorum? Sokağa çıkıp baktığınızda kadınlar Beren Saat'e, erkekler Kıvanç Tatlıtuğ'a mı benziyor? Bu ne kolaycılık? Zaten bir tane Saat ve Tatlıtuğ var. Neden hep aynı klişenin peşinden koşuyorsunuz. Keşke bir oyuncunun tek başına reytinginin olmadığını anlasanız. Çünkü esas olan projedir. Umarım sektörün bunu anlaması için krize girmesi gerekmez. Çünkü Türkiye'de hep bir musibet, bin nasihattan iyidir!

        Aşkı değil derdi anlatan kadın

        PAZAR günü Tomris Giritlioğlu, Ayşe Arman'a verdiği röportajda hem yeni projelerini hem de kanserle mücadelesini anlatmıştı. Özellikle sektördeki kötü imajı hakkında kendisine yaptığı eleştirileri okurken onu bir kez daha takdir ettim. Sevin ya da sevmeyin bu ülkede izleyiciyi toplumun gerçekleriyle yüzleştirme projeleri hep Giritlioğlu'ndan geldi. Benim için Hatırla Sevgili, Kasaba ve Bu Kalp Seni Unutur mu dizileri hep ayrı bir yerdedir. Bu diziler hiçbir zaman reyting rekorları kırmadı ama derdi vardı. Şimdi romantik bir dizi çekeceğini söylemiş Giritlioğlu. Keşke yine derdi olan işlere imza atsa... Biliyorum artık tehlikeli sularda yüzmek istemiyor ama bu ülkede onun adına da sadece bir aşk hikâyesi çekmek yakışmıyor. Çünkü benim için Giritlioğlu, aşkı değil, derdi anlatan kadın...

        Diğer Yazılar