Makul şüphe
UZUNCA bir süredir makul davranmaktan uzak insanların ülkesi haline gelmiş ve makul olma kavramının neredeyse katledildiği, her şeye rağmen hayatında makul davranmaya çalışan insanların dışlandığı, hatta aforoz edildiği, nüfusunun çoğunluğunun “makul” olmanın kelime anlamını bile bilmediği bir ülkede, polise somut delile dayalı “kuvvetli şüphe” yerine “makul şüphe” üzerine davranma yetkisi tanınacağını ilk duyduğumda, “Herhalde bu bir şaka olmalı” diye düşünmüştüm.
Ne yazık ki şaka değilmiş; hayatlarından “makul” davranmayı çıkarmış toplumsal grupların herhalde başında gelmesi gereken polis gücünün bundan sonra makul davranmaya başlamasını bekleyecekmişiz.
Toplumun her düzeyine, siyasetine, en üst seviyedeki yöneticisine, ilişkilerimize, gündelik yaşamımıza, diyaloglarımıza, zevksizliğimize bir bakın bakalım, makul olmanın tek bir ipucunu görebilecek misiniz?
Türkiye’de demokrasi zaten yok, olması da beklenemez; çünkü demokrasi “makul olabilen insanlar arası bir toplumsal uzlaşma”dır. Demokrasi bir makuller sosyal kontratıdır. “Yeni demokrasi”, “yeni Türkiye” diye uydurulan son şey de bir türlü makul olamayan ve hiç de olamayacağı belli olan insanların kendilerine meşruiyet tanımak ve absürt bir ortamda gönül rahatlığıyla yaşayabilmek için uydurdukları bir kavramdır.
Usame bin Ladin öldürüldüğü gün üzülenlerin en fazla olduğu, IŞİD’e sempatinin çok hızlı tırmandığı, erkeklerinin sadece çok sevdiği için kadını ve çocuklarını öldürmeyi normal görebildiği bir ülkede polisten, toplumda ilk ve tek makul davranmaya başlayan grup olması gibi imkânsız bir şey talep ediyoruz.
Bir şeyi de anlamadım. “Bundan böyle”, “kuvvetli şüphe” yerine “makul şüphe” harekete geçmek için yetecekmiş. Bu yaklaşımdaki “bundan böyle” kavramının anlamı ne, bunu anlamak imkânsız.
Ben bugüne kadar özellikle de yakın geçmişte somut delile dayalı kuvvetli şüpheyle davranıldığını hiç görmemiştim. Ergenekon, Balyoz davalarında somut delil olmadığı gibi sadece makul olmayan şüphe bulunuyordu.
Evet şimdi yazarken buldum, Türkiye’nin İçişleri Bakanlığı’nın tarihini “makul olmayan şüphenin tarihi” olarak yazmak mümkündür.
Şu anda böylesine bir tarihe sahip olan bir kurumun -hem de Türkiye kendi makulsüzlük düzeyini bile aşmaya, tutturduğu yüksek makulsüzlük düzeyinde bile yeni rekorlar kırmaya doğru giderken- alışık olduğu makulsüzlükten birdenbire makul olma durumuna nasıl geçeceği de belli değildir.
Kelimenin sözlük anlamını bile bilmeyen ve hayatında bir kez bile makul davranmamış bir toplumda belinde silah taşıyan insanlara makul şüpheyle davranma yetkisinin verilmesi, Türkiye’de olağan, sıradan faşizmin bile kavram olarak katledilmesi anlamına gelecektir.
HSYK’da hükümet güçlenmiş, o güçlenmeseymiş bu defa da Cemaat güçlü kalacakmış... Böyle bir adalet sisteminin yerlerde sürünmeye başladığı bir ülkede şimdi de polise makul şüpheyle davranma yetkisi veriyorlar.
Bu duruma güleceğim, ama aptal yerine konulmayı ve suratıma baka baka yalan söylenmesini de kendime yediremiyorum.
Bütün bunlara rağmen hâlâ makul olabileceğime inanıyorum. Bir makul insanın şu anda gösterebileceği tek tepki olarak sizlere, “Yetti be artık. Oynamayın ülkeyle” demekten başka çarem de yok.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce