Cüneyt Özdemir hayal kırıklığı
ÇOK iddialı başladı.
Üzerinde çok düşünüp çok çalıştığını biliyorum.
Dünyadaki yenilikleri takip edip anlamak için hep uğraşıyor. Arkadaş olduğumuzdan arada bir sohbet etme imkânım oluyor ve her sohbetimizde benim ufkumu açan içerikli şeyler anlatır.
Bu yüzden haber sunumunda yenilikler yapmayı başaracağına inanıyorum. Haberciliğe yeni soluklar getirecek bunu da biliyorum.
Kanal D anchorman’liğine getirildiğini duyunca bu nedenle çok heyecanlandım.
Ve ilk sunacağı bülteni iple de çekmeye başladım.
Ancak...
***
Büyük bir hayal kırıklığı da yaşadım.
İlk gün “Her şeye baştan bakayım, neleri değiştirmiş göreyim” diye bayağı erken açtım kanalı.
Cüneyt Özdemir’in haber bülteni öncesinde yayınlanan “Koca Kafalar Baba Haber Bülteni” adlı çizgi tiplemesinin kesinlikle kaldırılmasını isteyeceğini umuyordum.
Bir de baktım, eski tas eski hamam aynen yayınlanıyor.
Bu şey komik olma iddiasıyla yayınlanıyor, ama her saniyesi bir mizah katliamı ve bir entelektüel soykırım aynı zamanda.
Buna her bakmak zorunda kaldığımda tiksiniyorum. Komik olacak diye yapılanlar tüylerimi diken diken ediyor.
Adı bile bana yeni Türkiye’yi çağrıştıran bir çizgi program. Ülkenin bugün geldiği düzeyi, vasatın da vasatı insanların hayata basıl baktıklarını ve nelere gülebildiklerini, nelerden memnun olduklarını hatırlatıyor bana.
Haberi izlemeye başlamadan önce insan böylesine yoğun bir entelektüel soykırıma maruz kalınca içinde tek bir pozitif duygu kalmayabiliyor ve olan bitene de lanet ederek izlemeye başlıyor haberi.
Gün içinde gerçek yeni Türkiye zaten yıpratıyor insanı ve içinizde olabilecek pozitif duyguları zaten emip tüketiyor, bir de bu “koca kafalar” sevimsizlikleriyle, kalitesizlikleriyle son darbeyi indiriyor.
***
Bu acuzenin hâlâ o saatte Cüneyt’i beklemekte olan insanları bir mizah katliamına uğratabilmesi doğrusu beni şaşırttı.
“Eğlencesini Yitiren Ülke” başlıklı bir kitap da yayınlamış olan Cüneyt Özdemir’in eğlencemizi neden yitirdiğimizi anlamış olması gerekiyor.
Koca kafalar tiplemelerinin gösterdiği gibi ülke toptan vasatlaştı, kalitesizleşti.
İçinde biraz kalite, fikir, soyut düşünce olan mizah, insanlar tarafından artık algılanmıyor bile.
Onlar vasat duygularını tatmin eden, hayata abuk bakışlarını teyit eden, davranış bozukluklarına onay veren bir mizah istiyorlar ve sizin iğrenebileceğiniz türde şeylere pek de gülüyorlar, pek de keyifleniyorlar.
Haber bülteni öncesinde yayınlanmasında ısrar edilen bu tuhaflığın kerameti de bu olmalı.
***
Günün anlam ve önemine uygunluk ve vasatı içselleştirmiş haliyle bu program, bugünkü yeni Türkiye’nin acıklı durumu ve vasatlıktan çürümekte olan yapısı hakkında bir deklarasyon gibi.
Cüneyt gibi vasatın çok üstünde olan ve bizlere de vasatın üstünü vereceğine inandığım bir insanın bu şeyi hâlâ o yerde tutmasına hiç anlam veremedim ve doğrusu hayli de hayal kırıklığına uğradım.
Yine bakıyorum bültene ama “Ne olur ne olmaz” diyerek yarım saat geç açıyorum.
Kazayla koca kafaların beynimi kirletmesine izin vermeyeceğim.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce