Modern çiftçi
İLK duyulduğunda çoğunuza bir “oksimoron”muş gibi, yani yan yana kullanıldığında bir anlamsızlığı ifade eden iki kelime olarak gelebilecek bu “modern çiftçi” kavramı, son zamanlarda isminden hayli bahsedilen bir derginin (Modern Farmer) adı.
Ben bu dergiyi, uzunca bir süredir bulunduğum New York’ta kitap dükkânlarının dergi reyonlarını gezerken görüyordum.
Kapakları dikkatimi çekmişti; çünkü modern dergicilikte kapakta güzel modellerin kullanılması neredeyse norm olmuşken bu dergi her sayısında kapakta bir hayvanın sevimli fotoğrafını kullanıyordu.
Bu aykırılık hoşuma gitmişti, ama modern çiftçi adındaki sadece modernlik bölümüyle alakalı olduğumdan, çiftçi bölümüyle hiç ilgilenmediğimden dergiyi hiç alıp okumamıştım.
Ancak New Yorker Dergisi’nin son sayısında bu dergi hakkında uzunca analiz yazısı yayınlanınca, doğal olarak dergiye ilgim tekrar canlandı. Bu defa kapağında inek fotoğrafı bulunan son sayısını alıp dikkatle okudum.
Çünkü New York şehrinin trenle iki saat uzağındaki Hudson Nehri’nin bir kasabasında merkezi bulunan bu dergi, yayın hayatına atılır atılmaz 3 ay gibi kısa sürede ilk sayısıyla ulusal dergicilik ödülünü kazanmış. Ben de bu nedenle, “Acaba neyi farklı yapmışlar?” diye merak ettim ve dikkatle inceledim dergiyi.
Başta global bir trendi tespit edip bunu iyi yakalamışlar. Global düzeyde, yerel ve sürdürülebilir tarımla üretilen taze ürünleri bulup yemek ve sadece bunlarla yemek hazırlamak gibi bir trend var.
Organik ürün merakı da bu üst trendin bir alt unsuru aslında. “Whole Foods” gibi sadece organik ürün satan süpermarket zincirleri, işte bu yüzden çok rağbette son zamanlarda.
Bunun dışında dergi yönetiminin bir başka trend tespiti daha var. Yine global düzeyde şehirli insanların, bir gün bu koşuşturmaların dışına çıkıp tabiatla daha uyumlu, daha sakin bir yaşama çekilme hayali de yükselen bir duygu.
Bizde şehirli orta sınıfların bir gün Bodrum, Çeşme veya bir başka Ege kasabasına çekilip hayat tarzını değiştirmek hayali gibi bir şey bu.
Ancak dünyada bu hayal, içinde sıkı bir kendi hayvanını kendin yetiştirme, ürününün tarımını kendin yapma eğilimlerini de barındırırken bizde tarım sektörü neredeyse unutulduğundan, orta sınıfımızda çiftçilik alay edilen, neredeyse horlanan bir konu olduğundan bu eğilim henüz pek yok. Ama taze yemek, organik olanı bulmak duygularının bu durumu da yakında değiştireceğini umuyorum.
“Modern Çiftçi”, bu iki trendin bir araya gelip güçlü bir duygu oluşturduğunu tespit etmiş ve dergiyi bu trende uygun hazırlamış. Okuyucu kitlesi de abone sayısı da bu nedenle hızla artıyor.
Gerçi Amerika’da oldukça yeni olan bu trendin sağlam kökenleri de var.
Örneğin, Henry David Thoreau’nun modern insanın kırsal alana tek başına çekilip tabiatla uyumlu bir yaşam sürdürmesinin güzelliğini anlattığı “Walden” adlı eseri çıktığında hayli ilgi görmüştü. Bu kitap hâlâ çok okunuyor. Bazı “Barnes and Noble” kitap dükkânlarında kitabın kapağının posteri, duvarları süslüyor.
Bunun dışında Alice Waters adlı şef, 30 yıl kadar önce California’da bir yemek devrimi yarattı. Alice Waters’ın, “yerel sürdürülebilir tarımdan elde edilen mevsimlik taze ürünlerle yemek pişirilmesi” gerektiğini söyleyen teorisi vardı ve bu teorisini açtığı “Chez Panisse” adlı restoranda pratiğe de döktü. Sonra kendisi de restoranı da tarihe geçti ve Amerikan lokanta kültüründe kalıcı bir değişime yol açtı. Yani bugün modern çiftçinin tespit edip üzerinde çalıştığı trendlerin Amerika’da sağlam temelleri var. Bu yüzden modern çiftçi dergisi ilgi görüyor ve ödüller kazanıyor.
Bizde ise koşullar farklı olmasına rağmen daha basit yaşam günlerinden kalan çiftlikten alıp yemek alışkanlıklarının, modern orta sınıflarda nostaljik duygularla canlandığı ve bir gün şehirden çekilme özleminin özellikle şehirlerdeki aşırı dinselleşme furyasıyla birlikte daha da artacağını söylemek mümkün.
Dergi piyasasının durumu pek parlak olmasa da “Modern Çiftçi” türü bir derginin Türkiye’de de tutması ihtimali var.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce