Çözüm süreci ve koalisyon
Çözüm süreci diye adlandırılan, hem PKK’nın çok acılara neden olan gerilla savaşına son verecek hem de Kürt vatandaşlarımızın eşit vatandaşlar olma arzu ve taleplerine siyasi çözüm getirecek sürece karşı çıkmak imkânsız.
Biraz sakin bir mantıkla hayata yaklaşanların tümü çözüm sürecinden yanalar.
Tabii MHP gibi ortada bir sorunun var olduğunu tümden yok farz ederek çözüm sürecinin lafına bile karşı çıkanlar da var.
Onların bu yaklaşımının temelinde yatan ideolojik takıntıyı çok iyi anlamakla birlikte bunun temelinde ciddi bir mantıksızlık bulunduğunu da söylemek gerekiyor.
Mantık kuralları, bir sorunu gerçekçi olarak tüm yönleriyle tespit edip bunun çözümü için en gerçekçi, ülkeye en az zarar getirecek çözümü üretmeye çalışmayı gerektiriyor, ama siz bir defa sorunu yok farz edince hem mantıksızlık kısırdöngüsüne düşüyorsunuz, hem de aynı mantıksızlığın doğal sonucu olan silahlı veya güce dayalı çözümler aramaya başlıyorsunuz.
Güce dayalı tavırlar bir büyük kısırdöngü daha çağırır; güce güçle karşılık verirler, şiddet şiddeti doğurur ve sonuçta yine olan ülkenin gençlerine olur.
Aman dikkat, MHP bu yola giriyor.
Bu nedenle onların HDP’yi reddederek çözüm arayışlarının tamamen dışında durmaları belki de bir şanstır.
Bu parti, HDP’nin sadece varlığının bile ülkenin ne kadar büyük bir şansı olduğunu anlayamıyor. Bir zamanlar IRA gerilla savaşı ile sarsılan İngiltere, “Sinn Fein” gibi bir partinin varlığını şans olarak görüp onu süreçlere dahil ederek kalıcı barışı sağlamıştır.
Ben bir gün MHP’de bile mantığın hâkim kılınacağını umuyorum.
Ülkeye zarar vermiş olan birçok yanlışı bulunan AKP’nin doğrularından bir tanesi, çözüm sürecine girmesidir. Gayet tabii ki süreçte bazı vahim yanlışlar da yapılmıştır, ama önemli olan bir çözüme ihtiyaç olduğu ve bunun bir şekilde sağlanması gerektiği fikrinin hâkim kılınmasıydı.
AKP ülke yararına olan bu çok ender adımı atmıştır ama çözüm sürecini tek başına CHP’den destek ve onay almadan sonuna kadar götüremez.
Çözüm süreci ulusal bir soruna kalıcı ve sağlam bir çözüm getirme gayretidir.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olan CHP’nin ideolojik onayı alınmadan tek başına AKP tarafından sonuna kadar götürülebilecek bir iş değildir. Çözüm sürecinin aynı zamanda siyasi huzura yol açmasının önşartı CHP’nin aktif onayıdır.
Eğer AKP ve CHP cumhuriyetimizin temel prensiplerine sadık kalma temelinde bu büyük ulusal sorunumuza çözüm getirecek süreçte birlikte adım atabilirlerse Türkiye’ye yakışan ve onu 21’inci yüzyıla taşıyan sonuçlar alabileceklerdir.
Bu yüzden AKP ile CHP’nin koalisyon kurup bunu yaşatmaları için birçok rasyonel neden bulunmakla birlikte çözüm sürecini sağlam bir temelle sonuca ulaştırmak da bir diğer önemli nedendir.
Ortada bir sorunun varlığını bile yok farz etme eğiliminde olan MHP, 19’uncu yüzyıla ait olan ideolojisiyle 21’inci yüzyılda var olma savaşı veriyor. Onlara göre çözüm süreci ülkede bir bölünmeyi getirecek.
Görmedikleri ve anlamadıkları nokta ise asıl yok olduğunu sandıkları sorunun üzerine kendi yöntemleriyle gidilirse asıl o zaman ülkenin bir iç savaş ve bölünme yaşama ihtimalinin büyük olduğudur.
Türkiye’yi 21’inci yüzyıla yakışan modern bir yola sokacak AKP-CHP koalisyonuna bir de bu açıdan yaklaşmak ve desteklemek gerekiyor.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce