Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Öyle hiç tartışmaya filan gerek yok.

Erken seçime de gitmeyelim.

Bence direkt biçimde başkanlık sistemine geçelim ve doğal liderimizin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu da kabul edelim.

Ona başkanlık yakışır; bize de onun başkanlığı altında yaşamak uyar.

Gördüğüm kadarıyla bunun dışında bir alternatif bulunmuyor. Türkiye’nin şartları bunu gerektiriyor.

Günlerdir siyasi yorumlar yapılıyor. Nasıl koalisyonlar yapılır diye tartışılıyor. Hatta Saray’ın artık devreden çıkması gerektiğini söyleyenler bile var. Ülke, Saray’ın tam anlamıyla devreye girmesine hazırken, vatandaş başkanına bu kadar ihtiyaç duyarken insanlar temel gerçekleri görmeye neden bu kadar zorlanıyorlar bilemiyorum?

Halbuki gerçekleri görmek için koalisyon olasılıkları hakkında kesintisiz yarım saat durmadan konuşmak yeteneğine veya liderlere taşımadıkları meziyetler yakıştırarak hayaller kurma yeteneğine filan ihtiyaç yok.

Bunlar haber kanallarındaki sonsuz sıkıcı tartışma programlarından birisine konuk olabilmek için gereken karakter önşartı gibi bir şey.

Bilmem farkında mısınız, ben son bir buçuk yıldır hiçbir televizyon programına davet edilmiyorum. Çünkü bu karakter önşartlarına sahip değilim, analiz yapamıyorum.

Buna rağmen bu ülkenin güçlü bir başkana ihtiyacı olduğunu görüyorum ve bunu söylüyorum.

Bu sonuca sadece gündelik hayatta yapmış olduğum basit gözlemden sonra ulaştım.

Şunu bilin, bu ülkenin halkı Recep Tayyip Erdoğan ne derse onu tartışmasız dinliyor ve onun dediğini uyguluyor. Bizim de ihtiyacımız olan böyle bir liderdir.

CHP Lideri konuştuğunda onun dediğini pek fazla dinleyen yok, onun her dediği bir sempozyum, bir konferans fırsatı gibi değerlendiriliyor. HDP Lideri konuşunca dinleyenler var da, onlar da ya dağdalar ya da Nişantaşı’ndaki kafelerde yaşıyorlar. Onlar Hasan Cemal’i okumanın kendilerine entelektüel açıdan yettiğini düşünenler. MHP Lideri’nin dediklerinin ise artık önemi kalmadı, çünkü ne dediğini, neden dediğini anlayabilen pek bulunamıyor.

Dediği anlaşılan sadece Recep Tayyip Erdoğan. Bir tek onun dediklerine millet uyuyor, her dediğini emir telakki ediyor.

Ben bu sonuca, yapmış olduğum tek bir iç hat uçuşu sonucunda ulaştım.

İstanbul’dan Ankara’ya 50 dakika uçtum ve Türkiye hakkındaki tüm gerçekleri açıklıkla gördüm; belki bundan sonra ben de tartışma programlarına davet edilirim. Bunu umuyorum.

İç hatlar yolcu profili, Türkiye “yeni Türkiye” denilen şeye yatay geçiş yaptıktan sonra hayli değişti. Eskiden şehirler arası otobüs terminallerindeki gibi... İnsanlar son zamanlarda durmadan uçmaya başladılar. Ayrıca gördüğüm kadarıyla bu insanların hepsi de en az üç çocuk yapılacak emrine tamamen uymuşlar ve emrin gereğini hemen yerine getirmişler.

İlginç bir şey, bu çocukların hepsi de aileleriyle birlikte uçuyorlar.

Bana inanmıyorsanız bir iç hatta bavullar yüklenirken dikkatle bakın göreceksiniz ki bavullar dışında neredeyse ayrı bir kargo uçağı gerektirecek kadar fazla çocuk arabası da bulunabiliyor.

Bu çocuklar ise öyle sessiz sakin yetiştirilmemişler, ilerde geleceğin öfkeli gençleri olacakları belli.

Havalimanının kapısında beklerken hepsi aynı anda haykırmayı seviyorlar. Hiçbiri sakin duramıyor sanki “yeni Türkiye”nin o efsanevi parlak geleceğini bekleyemiyor gibiler. Enerjileri muazzam.

Türkçe’leri de tuhaf. Eminim ki bunların hepsi 15 yaşına geldiklerinde “değil mi” lafını “Di miii” diye söyleyeceklerdir.

Uçağa binince de susmuyorlar. Liderlerinin talimatı uyarınca en azından üç adet çocuk yapan insanlar bunları susturmak için tek bir gayret de göstermiyor. Yeni Türkiye’nin yeni demokrasisi bu.

Bir de önde oturmakta olan yazarlara tekme atmasalar ortada fazla sorun da kalmayacak.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar